A password will be e-mailed to you.

İyi veya kötü, Mor ve Ötesi’nin bu bağı kurmaya çabalaması bana yeter de artar bile. Müzik, anlamdır neticede. Anlamı oluşturabilmektir. En azından anlamı oluşturabilmek için hırpalanmaktır.

 

Beklemek. Ama sadece beklemek. Koşanların arasında, koşturmacının ortasında beklemek. Durmak. Yola devam etmemek. Olduğun yerde kalmak. Zamanın ilerlemesine boyun eğmemek. Dondurmak. Hep aynı zamanı yaşamak. Hep aynı zamanda yaşamak. Gelmeyecek birini, olmayacak şeyi zamandan ve mekândan bağımsız beklemek. Zamandan ve mekândan bağımsız kimse yok ama. "Yok"u beklemek. Yokluğu. Var olan beklemez. İlerler. Bazen geriye, bazen de ileriye doğru. Bekleyen yok olur. Yok olmak için beklemek. Ne kötü.

"Beklerken kaybettik hayatı" mealinde cümleler kuruyor ya Mor ve Ötesi yeni albümünde, işte oraya takıldım. Orada takıldım günlerdir. Kazanılacak bir mesele değil ki hayat. Zaten ta en başından beri kaybedilmiş değil midir o? Doğası gereği.

Belki de bu yüzden memleket müziği için ehemmiyetli bir konumda duruyor Mor ve Ötesi. İyice silikleşen, sönükleşen yaşamımıza çarpan bazı sözleri hâlâ yazabiliyorlar. Bu kadar kirli sularda yüzerken "anlamlı" birkaç iş yapabiliyorlar. Hem galiba anlam, tek taraflı bir kavram değildi. Karşıdakinin zihin dünyasına göre de şekillenen, onun deneyimlerine/algısına bağlı olarak biçimlenen kara bir delikti anlam. Birilerini birilerine yaklaştıran bağdı. Bir şeyleri başka şeylere eklemleyen köprüydü. İyi veya kötü, Mor ve Ötesi’nin bu bağı kurmaya çabalaması bana yeter de artar bile. Müzik, anlamdır neticede. Anlamı oluşturabilmektir. En azından anlamı oluşturabilmek için hırpalanmaktır.

Fakat anlam da kimi zaman, anlamsızlıklar üzerinden inşa edilir. 90’lardan bu yana takip ettiğimiz grubun yaptıkları, söyledikleri, çizdikleri belli bir çerçevenin içine sığmıyor. Tutarsızlıkları bir bir yazıp eleştirileri cümle cümle sıralayabiliriz. Kabuğundan çıkan tekrar oraya dönemez. Kabuğundan çıkan bekleyemez. Bekleyemenler savrulur kâh oraya kâh buraya. Savrulanlar çelişir yaşamda. Hareket eden değişir. "Hep aynı kalanı anlayamayız". Aynı kalmadığı için, Mor ve Ötesi bir anlam ifade ediyor. “Ne habersin ne Türk’sün” dizesi ile “Habertürk”teki programın yan yana gelmesi o yüzden değerlidir. Zihnin karıncalanmasına vesile olur.

Güneşi Beklerken, Mor ve Ötesi’nin yeni çalışması. Belki de "yeni" Mor ve Ötesi çalışması. "Gerilen, ama hiç kopmayan"bir nitelikte. Gerginliğini bile sakinlikte yakalıyor. Ağırlıkla ikili ilişkilerin (hadi "aşk" diyelim biz ona) yarattığı tahribatın, hüznün, karamsarlığın yansımaları. Sanki biraz kalbi kırık -o ne demekse! Yarasını, yardan daha dertli bir mertebede tutuyor.

Bu tarafta, beri yakada ve şu günde böyle bir düşünce oluştu kafamda. Eminim yarın farklı şeyler yazarım. Eminim dün de farklı şeyler yazardım. "Mermiler" hususunda dil dökebilirdim kesinlikle. Ama bu saatte ve bu ahvalde albüm, böyle aydınlanıyor. Karanlıkta bile aydınlanıyorsa bir albümü sarmak, sarmalamak gerek. Yanında kıvrılmak ve öylece beklemek gerek. Durup düşünmek gerek. Gerdiğimiz bu ipi, koparmak mı, koparmamak mı gerek? 

kozcemil@gmail.com

Daha fazla yazı yok
2024-11-01 00:36:58