Ayın yarısı: NiweMang
54. Festival de San Sebastian’da; Golden Shell ödülünü paylaşan, 2007 Tribeca Film Festivali’nde; senaryo mansiyonu alan, 26. İstanbul Film Festivali’nde; Radikal halk ödülünü alan NiweMang’a Dair…
için arama sonuçları
54. Festival de San Sebastian’da; Golden Shell ödülünü paylaşan, 2007 Tribeca Film Festivali’nde; senaryo mansiyonu alan, 26. İstanbul Film Festivali’nde; Radikal halk ödülünü alan NiweMang’a Dair…
Kentin yaşadığı bu büyük kriz yeni bir kentlilik bilincinin oluşumuna yol açabilir mi? Yoksa, hep yapıldığı gibi, zahiri nedenlerle sorunları perdeleyerek krizi daha da görülmez hale mi getirir? Bu konuda yönetimlerin dışında başka bir alana bakmak gerekir diye düşünüyorum.
2012'de Taksim Meydanı'ndaki Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) güçlendirilmesi için açılan ihaleyi kazanan Taca İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Tayyar Akkurt, “AKM projesini aldık ve söküm işlerine başladık. Fakat ortaya güçlendirme yapılamayacak kadar çürük bir bina çıktı. Bir baktık kolonlar bitmiş, temelin altından su bile geçiyor. Kirişler, demirler çıkmış. Bazı yerlerde kolonlar bağlanmamış. Bazı yerlerde kolon bağlantıları dahi yok" diye konuştu.
Akşam gazetesinden Mehmet Ali Ergün'e konuşan Tayyar Akkurt, "Biz bu bina yeniden güçlendirilemez dediğimiz noktadan bu yana üç yıl geçti. Bakanlıktan bize 'Bekleyin karar çıkacak' dendi, biz de bekliyoruz. Biz ihaleyi aldığımız dönemde bize 'Tavandaki ahşapları muhafaza edin' dediler. Yahu yenisini sıfırdan yapalım. Bir sanat eseri olsa tutarsınız, yenisinde de aynısını kullanırsınız. Tavanda ahşap denilen bizim normal 10’a 10’luk çıtalar. Tarihi eser olmayıp da tarihi eser mantığı güdülen bir bina” dedi.
Mimar ve aktivist Korhan Gümüş, Akkurt'a yanıt vermekte gecikmedi. Gümüş soruyor:
"Neden araştırma yapılmadan yıkalım sonra ne isterseniz yapalım dendi?"
"AKM için (benim yönettiğim projede) konuyu iyi bilen uzmanlar çalıştı ve her açıdan incelenerek statik projesi de hazırlandı. Güçlendirme yapmak demek yalnızca mevcut kolonları sağlamlaştırmak değil. Örneğin statik projesinde bazı duvarların yerine betonarme perdeler konuldu. Bugünkü durumda yıkıp yeniden de yapılabilir elbette. Ancak Sütlüce'ye falan bakınca yapılamayacağını düşünüyor insan. Çünkü kamu mantığı başka türlü işliyor. Müellif hizmeti (proje-denetim) almayı beceremiyor kamu, örneğin.
Ayrıca neden bu yıkma sevdası asıl ona bakmalı. O zaman daha araştırma yapılmadan neden "yıkalım sonra ne isterseniz yaparız" dendi? Nereden biliyorlardı, çürük olduğunu?
Neden sürekli bana "kutu gibi bir bina, bunun nesini seviyorsunuz" dendi, sanki ben illa da korumak gerekir diyormuşum gibi?
Neden Kültür Başkenti programına koymamıza itiraz edildi? Neden konudan haberi bile olmayan bilirkişi raporu ile AKM onarımı durdurulunca Erdoğan rahatladı ve "istemiyorlarsa, yapmayın" talimatını verdi?
AKM için özgür bir profesyonel ortamın sağlanması gerekir, daha önce yaptığımız gibi. Bina sonuçta yıkılabilir de, yıkılmayabilir de. Ben de onu söylemiştim zamanında. Sonuçta dünyanın en iyi uzmanları hazırladığı o projeyi ve Erdoğan da yıkmak istediği binaya 80 milyon bütçe ayırmak zorunda kaldı. Asıl mesele düşünmeyi yasaklamak. Sanki yıkmak isteyen de, tozuna dokunamazsın diyen de AKM'yi Anıtkabir gibi kutsal bir mekan olarak görüyor. Daha ne kadar bu şapşallığa seyirci kalacağız?"
...Ermeni toplumu Soykırım’dan dolayı aileye ve çocuğa çok önem veriyor ve üreyerek çoğalmak istiyor. 1915 öncesine dönmek istiyorlar belki de. LGBTİ bireylerini de, bu çoğalmanın engeli olarak görüyor ve dışlıyorlar, “Siz nasıl Ermenisiniz?”, “Dedelerinize ayıp” diye toplumda ötekileştiriliyorlar...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Palas'ta düzenlenen tanıtım toplantısı ile "64. Hükümet Sürdürülebilir Kültürel Kalkınma Eylem Programı"nı açıkladı.
Ai Weiwei, ilk kez Yunanistan'da bir sergi açtı. Basın toplantısına katılan Ai, mülteci kriziyle ilgili başta Avrupa ve Türkiye'nin tavrını sorguladı. Basın toplantısını sanatatak.com için Paul Makridis izledi ve yazdı.
Övül Durmuşoğlu küratörlüğünde The Marmara Pera otelinin terasında yer alan Işıl Eğrikavuk'a ait kamuya açık video projesi, Beyoğlu belediyesi yetkilileri tarafından kentsel tasarım yönetmeliği altında “görüntü kirliliği” sebebi ile kapatıldı. Sanatçının, olayla ilgili yazdığı metni yayınlıyoruz.
Arzu Yayıntaş, Canan, Evrim Kavcar, Fulya Çetin, Nalan Yırtmaç ve Neriman Polat’ın katıldığı Kayıpta Saklı başlıklı sergi, 17 Nisan tarihine kadar Karşı Sanat’ta görülebilir.
Herhalde AKM'nin ve Taksim'in önemli bir hafıza mekanı olması. Yıkma girişimleri de bunu ispatlıyor. O zaman neden mimarlık böyle bir girişime alet ediliyor? Bunu sormamız lazım. Eğer AKM'yi bu nedenle ortadan kaldırmak istiyorlarsa, yıkmak yerine neden gelin bu meseleyi bir tartışalım diyemiyorlar?
Gezi parkındaki ağaçların kuruduğuna dikkat çeken Cumhuriyet'in internet sitesindeki haber üzerine Korhan Gümüş ve Cem Tüzün olay yerinde inceleme yaparak görüş bildirdi.
Gezi Parkı'ndaki ağaçlar neden kuruyordu?
Mimar ve aktivist Korhan Gümüş'e göre bunun nedeni tuz.
Evet, bir zamanlar otopark için dökülen tuzun hala temizlenmemiş olması:
"Taksim Gezisi'nin Trafik Vakfı tarafından otopark olarak kullanılmasını biz engellemeden önce (2000), her gün binlerce araç park ediyordu. yaya köprüsü dahi araçlarla doluyordu. Bu nedenle her kış zemine en az 60 ton tuz seriliyordu. Bu tuz temizlenmedi. Bu yüzden gönüllüler olarak hazırladığımız yönetim planının bir ögesi de "ekolojik onarım"dı. Hyatt Regency mücadelesinde kesilen ağaçları tek tek fotoğraflayıp, yerine tekrar diktirmiştik. Park ve Bahçeler Daire Başkanı İhsan Şimşek ağaç nasıl kurutulur, bunun ihtisasını yapmış bir kişidir. Dolayısı ile Gezi'ye yeniden sahip çıkmaktan başka çare yok.Kamuoyuna gönüllüler tarafından hazırlanan yönetim planını tekrar tekrar sunmak lazım."
Gezi Parkı'nda özel olarak bir inceleme yapan Cem Tüzün'e göre, İBB bir süre önce Gezi Parkı'nda kuruyan ağaçları kesmek için Koruma kuruluna başvurmuş. Ya da Gezi Parkı'nda kuruyan ağaçlar konusu bir şekilde kurul gündemine gelmiş. Koruma Kurulu İBB'ye bir yazı yazarak, kuruyan ağaçların yerlerini gösteren bir röleve hazırlanmasını, ağaçların neden kuruduğunun belirlenmesini, kuruyan ağaçların yerine ne yapılacağının belirtilmesini istemiş. Bunlar yapılana kadar kuruyan dal/ağaçlarla ilgili güvenlik önlemlerinin alınmasını istemiş. Geçtiğimiz günlerde yağan yoğun kar kuru dalların kırılmasına neden olmuş. Dün ve bugün İBB'nin yolladığı ekipler kırılan dallardan başlayarak kuruyan ağaçlarla ilgili derin budama çalışması yapmış.
Tüzün, görebildiği kadarıyla 15 kadar ağacın yalnızca ana gövdeleri kaldığını, belki 1-2 tanesinin yeniden canlanabilir olduğunu ifade ediyor, üzülürek ve üzerek ekliyor:
"Çoğunluğu tamamen kurumuş. Ağaçların altına yararlı olacağını düşündüğüm volkan köpüğü (tüf) serilmiş. Ancak asıl sorun, Gezi Parkı'ndaki ağaçların neden kurumakta olduğudur. 2,5 yıl önce Park'a yurttaşlar olarak sahip çıkabildiğimiz dönemde bu ağaçların hepsi yemyeşildi."