A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

kızıl ordu

Torun Miro’dan Mülteciler’e Dev Destek

Joan Punyet Miro dedesi Joan Miro'nun 28 eserini mülteciler için açık arttırmaya çıkardı. Katalan ressam Joan Miro'nun torunu Joan Punyet Miro 19 mayıs günü Londra'da dedesi Miro'nun 28 eserinin gelirini mültecilere bağışlamak üzere harekete geçti. Toplamda 69.122 dolar gelir elde edilen açık arttırmada, bu gelir mülteciler için harcanmak üzere Kızıl Haç'a aktarılacak.

Eğer Miro yaşasaydı onun da böyle bir şey gerçekleştireceğini düşünen torun Joan Punyet Miro şöyle dedi:

“Kendime onun arzularını yerine getirme görevini veriyorum ve yaşasaydı onun yapmak isteyeceği şeyleri yapıyorum. Joan Miro, hayatı boyunca birçok zorlukların üstesinden geldi. Açlığı tanıdı, İspanya iç savaşı boyunca sürgündü ve mülteci kamplarındaki perişanlığı yaşadı.”

İspanya iç savaşı yıllarında, Miro, Paris'te sürgündeydi, o sırada İspanya iç savaşından kaçan binlerce mülteci Fransa'nın güneyinde mülteci kamplarında yaşıyordu. Daima mültecilerin yanında olan Miro 1940 yılında Nazilerin Fransa'ya istilasıyla İspanya'ya geri döndü.

“O daima mağdur durumda olan insanlara, mültecilere, sürgünde olanlara yardım etmek isterdi. Yaşasaydı bugün Suriye'de yaşananların yarın İspanya'da da yaşanabileceğini düşünürdü” diyen Joan Punyet Miro'nun bu yardımı ulaştırmak üzere Kızıl Haç'ı seçmiş olması raslantı değil. 1965 yılında Miro'nun tek kızı Puyet Miro'nun annesi Maria Dolors Miro bir trafik kazası geçirip bacağından ciddi şekilde yaralandığında hayatını bir Kızıl Haç doktoru kurtarmış çünkü...

Melike Kurtiç’e Bilge Friedlaender sorar

Melike Kurtiç'in Dirimart'taki solosunun son günlerinde çağdaşı, sanatçı Bilge Friedlaender'ın da Arter'de bir solosu açıldı. Bilge Friedlaender'in sergisi, ölümünden sonra yapılan ilk kapsamlı sergi olma özelliğini taşıyor. Kurtiç'in 18 Haziran 1997 tarihli konuşmasında Bilge Friedlander'ın izine rastladık. Karşılıklı söyleştikleri bu konuşmayı yayınlamaya karar verdik.

Kuzgun Acar’ı Anımsamak

Kuzgun Acar’ın 1949’da Akademi’ye girmesiyle başlayan ve 1968’e kadar yoğun, 1976’daki ölümüne kadar ise ara ara devam ettiği heykel sanatına kazandırdığı çoğu yapıtı yok oldu. Hatta her zaman çok sevdiği sinema sanatına verdiği ürünlerin -Doğu’da çektiği belgesel filmler- ve sokak tiyatroları için yaptığı maskların bir kısmı da kayboldu. O nedenle en bilinen heykellerinden birinin korunduğunu, sahiplenildiğini bilmek iyi geliyor insana.

2024-06-16 10:01:19