A password will be e-mailed to you.

 

Berlin Film Festivali’nin görece yavaş ve sakin ilk günlerinin bir kazancı oldu, en az bir ödül cepte! Giorgio Diritti’nin Volevo Nascondermi (Saklanmak İstiyordum) adlı filminde zihinsel ve bedensel sorunları nedeniyle çok zor bir hayat geçiren, naif ressam Antonio Ligabue’yi (1899-1965) canlandıran Elio Germano kendini tanınmayacak hale dönüştürdüğü performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Gümüş Ayı için şimdiden favori gösterilebilir. İtalyan sinemasının pek öne çıkmayan ama kaydadeğer işlerle tanınan yönetmeni Giorgio Diritti, sanatçıların trajik yaşamöykülerini konu alan konvansiyonel filmlerden fazla sapmadan, ama çok özenli ve kahramanına duyarlılıkla yaklaşan bir filme imza attı.

Henüz 40 yaşında olan Elio Germano’nun ödül listesi hayli kabarık. 2001 yılında sinema tarihinin en büyük ustalarından Ettore Scola’nın Concorrenza Sleale adlı filminde rol verdiği Germano, hep günümüz İtalyan sinemasının seçkin yönetmenleriyle çalıştı. 2007 yılında Daniele Luchetti’nin Mio fratello è figlio unico adlı filmi Abim evin tek çocuğu adıyla Türkiye’de de gösterime girdi. Luchetti, 2010’da Germano’ya bir oyuncu için en prestijli ödüllerden birini kazandırdı. La Nostra Vita / Hayatımız adlı filmindeki performansıyla Cannes Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu ödülünü Javier Bardem (Beatiful) ile paylaştı. 2012’de Elio Germano’yu Ferzan Özpetek’in Muhteşem Misafir / Magnifica Presenza adlı filminin başrolünde izledik.

Bu filmlerde sevimli ve enerjik haliyle öne çıkan Germano’nun nasıl o handikaplı yaşlı adama dönüşebildiğine inanamayacaksınız. Üstelik marifet sadece prostetikte değil oyuncunun kendisinde! Makyaj ve kostümün ötesinde Antonio Ligabue’yi beden dilini mükemmel kullanarak canlandırıyor. Bakışları ise son derece etkileyici, sanki ressamın acılarını çekmiş gibi! Sefalet içindeki Ligabue’ye başını sokacak bir yer vermek isteyen, dönemin saygın sanatçılarından Renato Mazzacurati, ondaki yeteneği keşfedince Ligabue’nin hayatı değişiyor…

Zihinsel ve bedensel sorunları, İtalyan annesi tarafından çocuğu olmayan İsviçreli bir aileye terk edilip yaşıtlarından sürekli şiddet görmesi nedeniyle travma geçirince katbekat artan Ligabue, 2. Dünya Savaşı öncesinde sınır dışı edilip İtalya’da yıkıntılara sığınarak hayatını yarı aç yarı tok geçirirken el üstünde tutulan bir sanatçıya dönüşüyor. Ligabue’nin sürekli dışlanıp alay edildiği için saklanmak istemesinden gururla büyük bir sanatçı olduğunu söylediği bir kişilik haline gelmesi süreci filmin ahlaki temasını oluşturuyor. Yaşadığı Po Ovası’nın güzelliğini izleyen, hayvanları çok seven ve onları güçlü ve görkemli varlıklar olarak tablolarına yansıtıyor, Ligabue. Kilden yaptığı heykeller de yine hayvanları konu alıyor.

Antonio Ligabue

Hepsi ödüllü Il Vento Fa İl Suo Giro, L’uomo Che Verrà ve Un Giorno Devi Andare adlı filmlere imza atan Diritto, bu filminde mizansenini Ligabue’nin sanatını hangi etkiler altında yarattığını aktarmaya odaklamış. Görüntü yönetmeni Matteo Cocco, dünyayı Ligabue’nin gözleriyle göstermek için anamorfik lens kullanmayı tercih etmiş. Ligabue’nin tabloları da filmde cömertçe kullanılmış. Son jenerikte, bazen parmaklarını da kullanan Ligabue’nin fırça darbelerini ayırt edebilmemiz için tablolarından çok yakın planlarda ayrıntı çekimleri akıyor.

Daha fazla yazı yok
2024-05-05 11:09:52