Hasan Deniz’in sergisi Alte Liebe, Milli Reassürans sanat galerisinde 26 Nisan’a kadar görülebilir.

Fotoğraf sergilerine hiç olmadığımız kadar çok ihtiyacımız var şu günlerde. Sadece çok fotoğraf çektiğimiz için. Bazen fotoğraf çekmekten bakmayı bile ihmal ettiğimiz için. Hiç görünmediğimiz kadar çok göründüğümüz için. Fotoğraf çekmek gündelik jestimiz olurken fotoğraf sergileri bu jestlerimize bir mola, bir durak, bir aralık, bir çıkmaz sokak yaratmalı. Bu gündelik jesti aralayan…

İşte onlardan biri Hasan Deniz’in Alte Liebe’si… Borgesvari bir maceraperestlikle edebi olanın peşine düşüp o gemiyi, o eski sevgiliyi, her neyse Zahir’ini bulup Tezer Özlü ve Tomris Uyar’ı buluşturup kendisiyle kesiştirmek üzere gerçekleştirdiği sergisi. Sergi, eski sevgi gemisini metruk ve paslı, zamana teslim mi olmuş yoksa onu aşmış mı, bize gösterirken kendimizi gösterme tutkunu bizleri başka bir yere, mükemmel olmayan sulara çekmeyi daha girişinde başarıyor.

Sanırım yine şu günlerde en zoru da bu… Anları mükemmellikten arındırmak. Mükemmel anın değil. Kendine ait an’ı, anı’yı bize gösterebilmek… Böylelikle bizim de kendi belleğimizi, hatıratımızı göstermemizi değil bilakis kendimize saklamamıza imkan tanımak.

Hasan Deniz’in anıları mükemmel anlardan oluşmuyor. Ama onların mükemmel anılar olmadığını iddia etmek ise mümkün görünmüyor. Mükemmel anıların, mükemmel olmayan an’ların fotoğrafları bunlar. Gece gündüz demeden genellikle dışarıda, açık havada çekilmiş an’lar…

Hasan Deniz’in belleği…

Onun hatıratına dair… O yüzden hepsi çok kişisel kareler. Ketumlar. Sessizler. Ne bilgi veriyor ne bilgi vermek istiyor ne bir olayı ne de bir kişiyi bize işaret etmek istiyorlar. Bütün bu karelerin, ne nerede çekildiklerinin, o şehrin, o şehirdeki o bahçenin, o heykelin bir önemi yok. Ama onun için önemli olabilir. Bizim için hiçbir önemi olmayabilir.

Bizim için fakat şu önemli olabilir: O anların öncesini ve sonrasını tahmin etmek. İzleyici olarak yapabileceğimiz bu başkasına ait anıların karşısında alabildiğince geniş ve endişesiz tahminlerde bulunmak.

Bir tür edebiyata başvurmak. Hatta edebiyat yapmak.

Tıpkı o anıların sahibi, serginin sanatçısının okuduğu bir hikayeye dair bir iz’den yola çıktığı gibi.

Eski Sevgi Gemisi’nin kendisi değil, Eski Sevgi Gemisi fotoğrafı bir iz. Bütün bu serginin fotoğrafları her biri birer iz… Temsil etmedikleri kadarlarıyla. Temsilden arda kalan olmalarıyla… Yaşanmışı özgürleştirmeleriyle.

Her biri birer iz. Sanatçının ancak hatırlamak istediği kadarını başta kendisi için koruduğu o an’ın izleri. Bize gösterirken de hala koruduğu, bizi de o yüzden bir bakıma kolladığı anların izi.

Hasan Deniz’in kumaşlara sarılı AKM’si başta olmak üzere bu sergi her an kendimizi görüntülemekle meşgul olduğumuz gündelik hayatlarımızda fotoğraf adına ve kendimiz adına ve mahremiyetimiz adına son derece faydalı estetik bir sapma. Bir çıkmaz sokak. Son derece iyi saklanabileceğimiz. Sığınmak isteyeceğimiz.

Daha fazla yazı yok
2024-03-29 04:47:29