A password will be e-mailed to you.

Yeni iletişim yolları kurmak ve bunları kalıcı kılmak olasılıklarını farklı mekanlarda araştırmak arzusu ile yola çıkan Rê Kolektif, Merkezkaç ve 13 Metrekare kolektiflerinin sinyalleri 26 Kasım’da Ankara Tosca Art & Design’da “Synapse_00” sergisinde buluştu. Goethe-Institut Ankara’da, sanatçıların videolarından oluşan gösterim sonrasında, Rê kolektif üyesi Erhan Muratoğlu moderatörlüğünde sanatçıların sunumları ve izleyicilerin katılımıyla bir etkinlik gerçekleştirildi. Video gösterimleri 11 Aralık tarihine kadar Tosca Art & Design’da izlenilebilir.

Bu 3 sanat kolektifinin arasında kurulan bağın, birlikte üretmenin ve çoğalmanın başlangıcı; kucaklaşma ve bir araya gelmenin ise beraberinde getireceği değişimin tetikleyicisi olacağını söylemek yanlış olmaz. En azından Ankara için! Sanatçıların Ankara ile yeni iletişim yolları aramasının yanısıra, üretimlerinin ve sanatsal yaklaşımlarındaki paralelliklerin sinapsları nasıl çoğaltacağını, etki güçlerini nasıl artıracağını ve en önemlisi Ankara’da mevcut sanat ortamına eleştirel bir tavır olarak Rê kolektifin varlığı ve Synapse_00 sergisine katkıda bulunan Merkezkaç ve 13 Metrekare’yi konuştuk.

 

Sinem Pehlivan: Merhaba öncelikle böyle bir serginin Ankara’da izlenilecek olması mutluluk verici. Ben ‘Synapse’ kavramından başlamak istiyorum. Nedir Synapse? Bu kavram üzerinden 3 kolektif olarak birbirinizle kurduğunuz ilişki sizin açınızdan bir ‘değişim’ öngörüyor mu?

Rê Kolektif: İletişimin olduğu yerde topluluk olur. Latince’deki “communitas” tan türeyen “community” (topluluk) ve “communication” (iletişim) kelimelerinin ortak paydaya sahip olmaları birbirlerinin varlığına gereksinim duyduklarına işaret eder. Yakınsadıkları ya da aynı mekânı paylaştıkları için değil aralarında iletişim olduğu için insanlar topluluklar oluşturur. Tıpkı nöronların da birbirlerine fiziksel yakınlıklarının değil aralarındaki sinaps bağlarının sağlam olması gerektiği gibi. Sinaps terimi, Sir Charles Scott Sherrington ve meslektaşları tarafından Antik Yunanca “syn” (beraber, birlikte) ve “haptein” (kucaklaşma) kelimeleri birleştirilerek türetilmiş.

Sinapslar (synapse) nöronların (sinir hücrelerinin) diğer nöronlara ya da kas veya salgı bezleri gibi nöron olmayan hücrelere mesaj iletmesine olanak tanıyan özelleşmiş bağlantı noktalarıdır. Sinapslar ne kadar çok sinyal iletirse o kadar güçlü ve kalıcı olur. Elektrik ya da kimyasal sinyaller azaldıkça sinaps zayıflar, durduğunda da kesilir. Nöronların aralarındaki bağ yok olduğunda artık zihin de olmaz. Biyoloji biliminden ödünç alınan sinaps kavramı çalışmanın yöntemine dair ipuçları veriyor. Elbette bu bir araya gelme, sinaps kıvılcımlarının oluşmasını sağlayacak.

Diyarbakır’dan Merkezkaç Sanat ve Mardin’den 13 metrekare sanat kolektifleri ile kurulan bağın birlikte, beraber üretmenin ve çoğalmanın başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz. Elbette bu bir araya gelme ve kucaklaşma beraberinde değişimi tetikleyecektir. Bu üç kolektifin sanatçılarının (Remzi Sever, Uğur Orhan, Barış Seyitvan, Canan Budak, Rezzan Gümgüm) yanı sıra Aylin Kuryel, Berat Işık, Murat Gök, Delal Eken, Delal Şeker Synapse_00 etkinliğinde yer alan sanatçılar.  Sanatçıların üretimleri ve sanatsal yaklaşımlarındaki paralelliklerin sinapsları çoğaltacağı ve etki güçlerini arttıracağı düşüncesi ile sergiye davet edildiler.

Dünyada süregiden çatışmaların, savaşların hazırlanmasına, desteklenmesine önayak olan kültürel faşizmin giderek artış gösterdiği bir süreçte Ankara’da mevcut sanat alanına eleştirel bir tavır olarak da okunabilir Rê kolektifin varlığı ve Synapse_00 sergisi.

 

13metrekare: Bana göre Synapse, merkezi sanat ortamına bağlı kalmadan, inisiyatif alıp bir araya gelebilmek birlikte üretebilmek aynı zamanda sürekli tüketim halinde olan dikey bir yapılanmaya karşı yatay bir yapılanma oluşturmak olarak tanımlanabilir. Bu bir çeşit kendine yetebilme eylemidir. Bağımlı bir şekilde merkeze bağlı olarak üretilen ve çok çabuk tüketilebilen bir sanat ortamına hepimiz şahitlik ediyoruz. Kolektiflerin bağımsız olarak oluşturacağı bir aradalığın lokal, fakat etkili ortaklıklar yaratacağına inanıyorum.

 

Merkezkaç: Ankara’da bu sergi ile bir araya gelmek Merkezkaç olarak da bizi memnun etti. Merkezkaç ailesi olarak gittikçe çoğalıyor, paylaşıyor ve birbirimize dokunuyoruz. Dokundukça öğreniyor ve yeni işbirlikleri ile kalıcı rotalar geliştiriyoruz. Tıpkı Synapse kavramı gibi. Beyinde nöronların birbirleriyle olan temasıdır Synapse, akılcı, cesur ve gittikleri yolu emin adımlar ile kavrar, algılar. Beynin ya da yaşadığı coğrafyanın her bir zerresine ulaşıp etkiler, sesler ve hislere yol açarlar. Bu anlamda Rê kolektif’in böyle bir kavram altında bizlere ulaşması, bizim ulaşmamız ve beraber bir şeylere başlamamız bu açıdan çok önemli. Bir araya gelen kolektiflerin, birbiri ile olan birlikteliği bir çarpışmanın dışında bir tamamlanma ve Synapse ağının daha genişlemesi ve yayılması anlamını taşıyor.

Kolektifleri birer nörona benzetirsek birbiriyle temas ettikleri bölge olarak tanımlayabileceğimiz ‘Synapse’ kavramını bu anlamda elbette ki önemli ve değerli bir işbirliğinin başlangıcı olduğunu düşünüyoruz. Son yıllarda çok da görülmek istenmese de çağdaş sanat alanında İstanbul’u merkez alan sanat dünyasının dışında çok önemli gelişmeler var. Merkezkaç Sanat Kolektifi olarak 2015’ te Diyarbakır, Mardin, Batman ekseninde başladığımız bu yolculuğun bu anlamda Türkiye’deki farklı şehirlerle de iletişim kuruyor olması bizim açımızdan çok değerli ve önemli bir değişimin başladığının göstergesidir.

 

Barış Seyitvan, “Korku”

S.P.: Bu sergi aracılığıyla sizler, izleyici ile nasıl bir iletişim kurabiliyorsunuz ya da kurabildiniz mi? Yeni iletişim yolları arama sürecinde neler dikkatinizde kalıyor?

Rê kolektif: Rê kolektif’in etkinliklerine başlamış olmasının ilgi çektiğini görüyoruz. Öte yandan, serginin etkisini ölçmek için henüz çok erken. Uzun soluklu bir hareketin başında olduğumuzu biliyoruz ve çalışmalarımızı ona göre planlıyoruz. İzleyicinin salt izleyen olarak kaldığını, kalacağını düşünmüyoruz. Eğer zaten şimdiye kadar üretmediyse bile, sanat üreticisi olma potansiyelini içerdiğini biliyoruz. Oluşturduğumuzu umduğumuz o soru işaretlerinin yanıtlarını ileride alacağımızı biliyoruz. Bunun gibi zamana yayılan diyalogların çok sağlam iletişimler kuracağına inanıyoruz.

 

Merkezkaç: Bu sergi ile izleyicilerle kurulan iletişim yollarından biri Goethe Institut Ankara’da yapılan konuşmalar ve sunumlardı. Oluşan diyalog ortamları ve soru cevaplar samimi bir ortamın oluşmasına zemin hazırladı. İzleyicilerin dönütleri ile de yeni iletişim yolu olarak zihinlerimize kazınan etki kavramı oldu. Bir diğer iletişim yolu ise Tosca’da açılan Synapse sergisi, sergi sırasında sanat izleyicisinin ilgisi ile kolektif çalışmalarda yer alan sanatçıların video eserlerinde gösterilen ve anlatılan imgeler.

Sergi öncesi yapılan konuşmalar ve sergi sürecinde kurulan ilişkiler bizim için çok samimi ve değerli diyalogların kurulmasına vesile oldu. Daha öncede Ankara’daki bazı kolektiflerle ilişkilerimiz oldu elbette ama ilk defa bu vesileyle Ankara sanat ortamını daha yakından tanımak, anlamak önümüzdeki süreçlerde başka ne tür yeni işbirlikleri veya projeler oluşturulabileceğimizi görmek açısından da çok değerli bilgiler edindiğimiz bir buluşma oldu.

 

13metrekare: Sergi öncesinde Goethe Enstitüsü’nde gerçekleşen sunumun ardından katılımcılar arasından gelen bir soru beni oldukça etkiledi: “Yaptığınız bu çalışmalar insanlar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor” cümlesi sanatla ilgisinin olmadığını belirten orta yaşlı bir kent sakini tarafından soruldu.  Çok kalabalık bir katılımın olamadığı bir salonda gelen bu soru, salonu tıka basa doldurdu.

 

Sanatçı Konuşmaları / Goethe İnstitut. Fotoğraf: Erhan Muratoğlu.

S.P.: 3 kolektif olarak birbirinizle bu denli temas halindeyken üretimlerinizle kentsel mekanların soruşturulmasına yönelik kesişimsel bir bakış açısı geliştirme hedefleriniz veya kavramlarınız oldu mu? Başka kolektiflere veya üretimlere açık bir yapınız var mı?

13metrekare: Çok güzel soru. Etkinlik dışında yaptığımız uzun yürüyüşlerde net bir kavram olmasa da hepimizin kesiştiği, ortak nokta kentsel sorunlardı.  Özellikle yakın zamanda Mardin’de gerçekleştirdiğim ‘Kadın Eli’ projesinden sonra gittiğim yerlerdeki kentsel arızalar dikkatimi çekmeye başladı. Rezzan ve Erhan’la yürüdüğümüz yollarda birçok fiziksel arızayı konuştuk fakat ileriye yönelik bir hedef koymadan gündelik yaşam pratiklerindeki aksaklılar üzerinden paylaşımlar yaptık.

 Başka kolektiflere veya üretimlere çok açık bir yapıya sahip 13 metrekare sanat kolektifi “kayıtdışı” adlı projesinde Mardin’de farklı sanat disiplinlerinden gelen dört inisiyatifi bir araya getirerek gerçekleştirdi. 13 metrekare sanat kolektifi, kentler arası üretimlere de açık yapıya sahiptir.

 

Merkezkaç: Kentsel mekanlar, gösterilmesi istenilen herhangi bir çalışma ya da faaliyet olsun, mekânın bulunduğu yere, konuma ve sanat izleyicisinin alımlamasına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Biz kolektifler olarak mekâna özgü çalışmaların dışında mekânın belleğinden tutun mekâna müdahalelere kadar, çok sayıda özgün fikir ve duruşları da beraberinde getirdiğini gözlemledik. Bu yeni mekân anlayışları, kurum ve tekelleşen politikaların karşısında örnek teşkil etmektedir.

Kentsel mekanlar sorunsalı, bizim şehir olarak uzun süredir muhatap olduğumuz bir sürecin parçası aslında. Halen Diyarbakır’da bağımsız bir galeri olarak yürütücülüğünü yaptığımız Kolektif Mekan’ın kendisi de “kent hafızası”, “kent belleği” açısından sorguladığımız bir alan. Elbette ki Ankara ve Mardin’de de benzer durumların olduğunu ve temelde bu durumun Türkiye’nin sorunsallarından biri olduğunu düşünüyoruz.

Merkezkaç Sanat Kolektifi olarak ulusal ve uluslararası tüm kolektiflere açık bir yapımız var. Örneğin son zamanlarda Mersin’deki kolektiflerle çok samimi ve önemli bir ilişki kurduk ve birlikte çeşitli planlar, projeler geliştiriyoruz. Çağdaş sanat alanında çalışan bir yapı olarak elbette ki disiplinler arası tüm üretim biçimlerine açık bir yapı olarak faaliyet gösteriyoruz.

 

Rê Kolektif: Synapse_00 sergisinde yer alan üç kolektif farklı kentlerde çalışmalarını yürütmekte ve yaşadığı kenti ve mekanlarını sürekli olarak sanat pratiklerinin bir parçası haline getirirken, çoğu zaman da merkezine yerleştirmektedir. Dolayısıyla kentsel mekanların hafızası, yeniden üretimi ve dönüşümüyle ile ilgili benzer yaklaşımlara sahip olduğumuz söylenebilir.

Kolektif üretimlere alan açmak, özneler arası karşılaşmaları çoğaltmak, tartışmaların yapıldığı farklı mekanlarda buluşmak, bulaşmak. Başka kolektiflerle iş birliğine ve bireysel çalışıp kolektif üretime ortak olmak isteyen herkese açığız. Farklı kişi ve kolektiflerle ortak çalışmaya davet eden çağrımızı bir de sizin aracılığınızla iletelim.

 

S.P.: Farklı bilgi üretimleri ve deneylerini bir araya getiren bir yaklaşımla yola çıktığınız görünüyor. Bu süreçte öncelikleriniz neler oldu? Bu sürece dahil olan kişi ya da kolektifler sizi nasıl etkiliyor?

 Rê Kolektif: Verili olan bilginin ötesinde, kendi bilgisini öznenin kendisinden üretebilen ve bunları paylaşmayı öncelleyen bir yaklaşımı benimsiyoruz. Bilinen estetik kaygılardan uzak sorunların kendisini öne çıkararak ve farklı deneysel pratikleri paylaşarak yoluna devam edecek Rê kolektif.

Rê kolektif çatışmalar yerine uzlaşmayı, ilişkileri, ortak var olmaları (coexistence) önemsiyor. Adil toplumsal ilişkileri, çoğulcu ve paylaşımcı zeminleri yaratarak somut alanlar inşa edebilmenin olanaklarını araştırıyor. Dünya ile kurulan farklı ilişkileri bazen kurgu bazen de saf gerçekle bizi yüzleştirmenin yollarını araştırıyor.

Sanat piyasası içinde metalaştırılmış sanatçı imgesi dışında kalan, pazar ürünü eserler meydana getirmeyen sanat inisiyatifleri farklı stratejileriyle alternatif çözümler üretebilir ve sınırları zorlayabilir.

Gayrımerkezi olan bir iletişim ağı oluşturmak gerekiyor mutlaka. Kentler arası, topluluklar arası diyalog kurmak bunun için çok önemli. Merkezileşmenin, bilginin ve iletişimin üzerinde otorite kurmanın yıkıcı etkilerini hepimiz deneyimliyoruz.

 

Rezzan Gümgüm, “Dağdaki Keçi”

S.P.: Kolektifler olarak bir araya gelme fikri, belirli bir şekilde çalışmak için bir motivasyon oluşturduğu veya yerleşik olarak benimsenmiş kolektif çalışma modellerinin genellikle geride kaldığı, farklı disiplinlerden oluşan uygulamaların arasında gezinmenin bir sonucu mudur? Ya da aslında bu yeni bir yaklaşım sayılır mı?

 

Rê Kolektif: Kolektiflerin bir araya gelmesi yeni değil elbette. Sanat tarihinde pek çok sanat kolektifi iş birliğine gitmiş ve ortak çalışmalar yürütmüş. Synapse_00 ile bir araya gelmek şimdiki bağlam içinde bir başlangıç. Ankara’da sanat alanına farklı çevreleri dahil etmek ilk önce gerçekleştirmeyi istediklerimizin başında geliyor.

 

Merkezkaç: “Neden kolektivite?” sorusunun cevabı tabii ki bireysel tutumların ötesini görebilmek ortak anlatılar etrafında toplanmaya çalışmak, büyümek ve gelişmektir. Her türlü farklı disiplinlerle hareket etmek ve düşünce çeperini yaymaktır. Tüm çağdaş ya da modern anlatılarda görüldüğü gibi birçok disipline yayılan Kadın hareketleri, Dada, Fluxus gibi avangardlardan tutun birçok hareketler ile eylemler, köklerden yayılır. Hiçbir kuruma ya da kültür sanat otoritesine bağlı olmayan her minik kıvılcım, kolektifler açısından çok değerlidir.

Mutlaka daha önce de benzer işbirlikleri olmuştur, ki bizim de farklı dönemlerde başka yapılarla kurduğumuz işbirlikleri oldu. Bunun bizce en önemli sonuçlarından biri yürütülen projenin kapsama alanının genişlemesi ve olası yeni pratiklere, ilişkilere zemin oluşturmasıdır. Ulusal düzeyde kolektifler arası oluşturulacak bir ağın (kapsamı henüz yeterli düzeyde olmasa da bu türden girişimler var), yapılan sanatsal üretimlerin ve pratiklerin niteliğinin artırılmasının yanı sıra sanatın belli bir alanda sıkıştırılmasındansa periferiye yayılmasına ciddi katkısı olacağını düşünüyoruz. Ancak, kolektifler olarak bir araya gelme fikrinin daha da ötesinde, uluslararası düzeyde bir noktada bunun gerçekleştirilmesi yeni bir yaklaşım sayılabilir.

 

13metrekare: Kolektifler arası etkileşim yeni bir yaklaşım değil bence şu an aklıma gelen, bir merkeze bağlı olmadan özgür sanatsal düşüncelerin, her taraftan bir ses dalgası olarak yayılan Dada akımını hatırlattı. Bağımsız olarak yapılanan kolektif dayanışmalar, süregelen bireyselliğe ve merkeziyetçiliğe karşı lokal de olsa kalıcı ve etkili bir yaklaşım modelidir.

 

Berat Işık, “Adalet”

S.P.: Ve son olarak bu yol boyunca bir sanat ağını harekete geçirmek, özellikle Ankara’da yeni iletişim yolları bulmak ve sergilemek açısından motivasyonlarınızı merak ediyorum.

 Rê Kolektif: Ankara’da şimdiye kadar var olamayan o hareketi Synapse_00 ile gerçekleştirme arayışındayız. Topluluk olabilmenin, bir araya gelebilmenin ve sözlerimizi birbirimizin yüzüne söyleyebilmenin, birbirimizin hikayelerini dinlemeyi ve imgelerine bakabilmeyi samimi bir yerden paylaşma isteği en güçlü motivasyonlarımız. Pek çok soruna gözünü, kulağını kapatmış Ankara’ya daha önce duymadığı bir netlikte seslenip, içinde bulunduğu o “büyük uyku” halinden çıkmasını sağlamak istiyoruz.

Gözünü İstanbul’a dikmiş ve başka bir şeyi göremeyen, görmek istemeyen, kendi sanat anlayışlarının dışındakileri görmezden gelen yaklaşımlar Rê kolektifin kurulmasına ve Ankara’da, farklı kentlerde yeni iletişim yolları bulmayı deneyimlemesine sebep oldu diyebiliriz. Bunu yaparken de mevcut sanat alanın dışında, kolektif üretim anlayışını benimseyen sanatçılar ve sanatçı kolektifleriyle bir arada olmayı sürdüreceğiz.

 

13metrekare: Rê kolektifinden gelen gösterim, sunum, konuşma teklifini takvime bakmaksızın kabul ettiğimi belirtmek isterim. Yakın zamanda tanıdığım, kısacık görüştüğüm Rezzan ve Erhan, Rê kolektifini kurmadan  önce yaptıkları bölge gezisinde kurdukları iletişimle Mardin ve Diyarbakır’ı Ankara’ya taşıdılar. Bu kadar kısa sürede, etkinliği planlamaları katılan sanatçı ve çalışmaların küratörlüğü ve programın genel akışındaki disiplinli çalışmaları için çok teşekkürler.

 

Merkezkaç: Daha önce de belirttiğimiz üzere kolektif yapılara ve bunun geliştirilmesi, çoğalması noktasında açık bir yapıdayız. Ankara’da yeni kurulan ve ilk etkinliğinde Rê kolektif’le bir arada olmak bizim için önemli bir motivasyon. Yolu açık olsun.

Rê kolektifin instagram sayfası: instagram.com/re_kolektif

Goethe Institut Ankara’nın etkinlik sayfası: https://www.goethe.de/ins/tr/tr/ver.cfm?event_id=24349057

Tosca Art Design’da video art gösterimleri 11 Aralık‘a kadar devam edecek.

Daha fazla yazı yok
2024-04-28 05:29:05