A password will be e-mailed to you.

Kurucu editörümüz Ayşegül Sönmez, Netflix‘in Jane Fonda‘nın da söyleşisiyle katkıda bulunduğu belgeseli “Feministler: Onlar Ne Düşünüyordu?”da anlattıklarını derledi:

 

Metanetliydim doğuştan. Çoğu zaman tek başınaydım. Ama hiçbir zaman yalnız değildim.

Hayal dünyam vardı.

Evimizin bahçesinde çok çok fazla meşe ağacı vardı.

Ben de onların tepesine tırmanıp kendimi bir orduyu yönetirken düşünüyordum Jeanne D’arc gibi.

Bu benim kendimle ilgili imgelerimden biriydi.

Ya da Maskeli Süvari’ydim. İnsanları haydutlarından kurtaran bir maskeli kahraman.

Bazen de Tonto olmak isterdim ama her zaman aktif ve maskülendim.

Benim için bir kız olmak, kadın olmak dünyanın sonuydu.

Eğer yaşamak, güçlü olmak istiyorsan başarmak istiyorsan erkek olmalıydım.

“Annem 5 hafta sonra kendisini öldürdü”

Bir hafta sonu o bizi aile gibi gösterecek pikniklerden birinde oturuyorum.

Bazı fotoğraflar çekilecekti.

Bütün dinamikler orada.

Babamın en yakınında. İşte o babam bizi kurtaracak yıldız.

Kimseye bakmıyor ilgilenmiyor.

Annem ümitsiz görünüyor.

5 hafta sonra kendisini öldürdü.

“Hayır demeyi bilmiyordum”

Göğüslerimi ve amımı kaplayan başlık karakterleri dışında çırılçıplaktım.

Çıplak olmaktan nefret ettiğimi düşünürsek çok ilginç bir deneyimdi.

Ama Vadim inanılmaz bir hayal gücüne sahipti.

Ve ben de şöyle düşündüm, bir filmi açmak için ilginç bir sahne olabilir bu.

Ama bu yapmayı istemeyip de yaptığım ufak şeylerden biriydi.

Çünkü hayır demeyi bilmiyordum.

Hayır kelimesinin tam bin cümle olduğunu öğreneli daha 10 sene oldu.

“Yeraltına giren küçük kızın arzusu”

Yaşlandıkça başladığım yere dönüyorum.

Meyve ağaçlarının tepesine tırmanan, orduları yöneten kim olduğunu bilen ve her şeye karşı çıkabilen

ve asla yalan söylemeyen o kıza.

Çoğu kızın bu parçası toprak altına girer.

Kaybolmaz ama.

Yok olmaz.

Sadece yeraltına girer.

Ve hayatımızın amacı onu oradan çıkarmaktır.

 

Daha fazla yazı yok
2024-06-03 18:00:27