A password will be e-mailed to you.

Vivet Kanetti Uluç, T24 yazarı Mustafa Arslantunalı ile yaptığı söyleşisinde dijitale açılmasının yazarı nasıl hep oluşum içinde bıraktığını anlatıyor. Yazar olmasak dahi karantinada olduğumuz şu günlerde dijitale açılmanın gereğini hazır düşünüyorken Vivet Kanetti‘nin bir edebiyatçı olarak birer ders niteliğindeki söylediklerine kulak vermemiz şart… 

Kulisi izleyiciye açan tiyatro ekolleri gibi düşünün!

Dış gözü sadece kâğıt üzerinde hisseden biriyseniz, dış gözün hep tek olmasına alışmışsanız, bu tür yayımcılık sakıncalı… Oysa dijitalde metin neredeyse hep oluşum hâlindedir (“Bir Kadının Muhasebe Defteri” tefrikamdan söz ediyorum şimdi; diğerleri eski romanlarım.) Kulisi izleyiciye açan tiyatro ekolleri gibi düşünün. Tam öyle değil, ama biraz da öyle. Bu çok tanıklı oluşum sürecinde, editörleriniz de oluyor. Size isabetli, gayet yaratıcı fikirlerle gelen, kimi zaman sadece tashihleri işaret eden eski dostlar, yeni dostlar, çeşitli ve çoksesli bir yelpaze.

Elektrikli ütüye ve empresyonist resme karşı çıkanlar

“Ekran ışığında yazarak sosyalleşenlerden hiçbir zaman edebiyatçı çıkmayacak, çıkamaz” diye yırtınanları bir zamanlar elektrikli ütüye ve empresyonist resme karşı çıkmış olanlar kadar dramatikçe muhafazakâr buluyorum.

Hazır çorba gibi hazır formüller yok

Yeni teknolojiler bilinmezlik potansiyelleriyle gelirler ve bu bilinmezlikle oynamak, onunla flörttür heyecan verici olan, onlara taşlaşmış kanaatlerle karşı durmak değil. Ha, flört nerelere kadar yükselecek, kalıcı eserlere dönüşebilecek mi? O da bilinmezin parçası olsun. Hazır çorba gibi hazır formüller yok ki bu alanda… O formülleri hepimize dayatmaya çalışanlar, sosyal medyanın yeni argosuyla, büyük yanılıyor.

Amerikan dizilerindeki yeni kural

Romanda sırasıyla farklı kahramanların ağzından, zihninden, bilinç akışından anlatının ilerlemesi; bu dahi bugün kalıplaşıp, Amerikan dizilerinde kurallaştı, düşünün! Bu koşullarda edebiyatçılara formül mü dayatacaksınız?

15’er dakikalığına herkes yazar mı olacak?

Ayça Ören’le Fındıklı parkındaki söyleşimizde apartman pencerelerini gösterip “Geceleri ışıklar yandığında, bu pencerelerin ardında birer potansiyel yazar var artık” demiştim. Andy Warhol’un lafını az bükersek, pencerelerin ardındakiler on beşer dakikalık yazar mı olacak, daha uzun soluklu mu? Yanıtı elbette bugünden verilemez. Ve bu konularda bahse girmek, edebiyatçıyı hep 19. yüzyıl kalıplarında tutmaya çalışmak gülünç.

 

İLGİLİ HABERLER

Melis Alphan ve Vivet Kanetti arasında “Cemal Süreya” tartışması

Vivet Kanetti romanlarını internet kullanıcılarına açtı

Daha fazla yazı yok
2024-04-29 16:35:26