A password will be e-mailed to you.

Bütün diğerleri gibi kendi kendimi taklit etmek istemiyorum. Aynı şeyi elli defa veya yüz defa boyamaktan hoşlandıklarını mı sanıyorsunuz? Hiç değil; artık resim yapmıyorlar; çek yapıyorlar.                                                                                  

Marcel Duchamp

Christie’s Müzayede Evi, 11 Kasım günü yaptığı 852.9 milyon dolarlık satışla kendi rekorunu kırdı. Bu rakam aynı zamanda şu ana kadar bir çağdaş sanat müzayedesinde elde edilen en yüksek rakam.

Aralarında Cy Twombly, Martin Kippenberger ve Ed Ruscha gibi sanatçıların yer aldığı açık arttırmada 15 sanatçının eserleri yer aldı. Sanat gündemi bir kaç gün boyunca bu satışlarla çalkalandı. Andy Warhol’un Elvis ve Marlon Brando serigrafi baskıları toplamda 151 milyon dolara satıldı.

Fakat bu satışların arasında bir tanesi garip bir şekilde şimdiye kadar raporlanmamış olmasına rağmen, bir pisuar için ödenmiş en yüksek fiyat oldu. Robert Gober’ın 1988 tarihli üçlü pisuar enstalasyonu 3.53 milyon dolara satıldı. Yani her bir pisuarın değeri ortalama 1 milyon doların üzerinde. Bu pisuarlar tahmin edileceği üzere çalışmıyorlar. Zaten bu da daha önce uygulanmış olan bir metafor.

Estetik beğeni nasıl örgütlenir?

Sanat tarihinde adı az bilinen bir sanatçının pisuar eserinin, tarihte çok bilinen başyapıtların bir çoğundan çok daha pahalı olmasını çağdaş sanatın eşsiz işleyişine bağlayabiliriz. Örnek vermek gerekirse Gober’in pisuarı iyi bir Rubens tablosu almanızı sağlayabilir. Zaten Gober’in pisuarı gibi işlerin değerleri geleneksel ve objektif bir sanat bakış açısıyla değil, sadece fiyatıyla ölçülebilecek işler. Çağdaş sanat piyasasının uzmanlarına göre ne kadar pahalıysa o kadar değerli anlamına geliyor.

Sonuç olarak bu üç pisuarı gerçek pisuarlardan ayırabilecek tek şey astronomik fiyatı ve bir katalogta yer alan anlaşılması neredeyse imkansız söylemler.

Başka bir deyişle, bizler kolektif olarak sanatı değerlendirme yeteneğimizi kaybetmiş olabiliriz. Günümüzde sanat eserini değerlendirirken baz alınan değerler moda, fiyat ve Gober örneğinde olduğu gibi aykırılık trendleri (uç nokta, aşırılık, marjinallik vb.). Belki bu hep böyleydi diyebilirsiniz. Ama bugün çağdaş sanatta göze çarpan tüketim biçimi, sürekli daha da zenginleşen sanat tüketme hastalığına sahip elit kesimin müttefikliği sonucuyla oluşan sanat patlaması.

Bunun bir sonu olacak mı?

Normalde böyle spekülatif şişkinlikler kaçınılmaz finansal gerçeklerle yüzleşince patlarlar. Belki buna verilebilecek en güzel örnek, ev sahiplerinin geri ödemeleri yapamadığı zaman patlak gösteren Mortgage krizidir. Ama sanat piyasasında bu tarz kısıtlayıcı ekonomik kural çok az var. Belki hiç yok. Sanatta aranan tek şey gitgide artan uçuk değerlere sahip olması. 

Peki ya fiyatlar yükselmezse ne olur?

Hiç merak etmeyin çünkü sanat pazarı fiyatlar sürekli yukarı çıkması -ya da çıkmış gibi gözükmesi- için bir kaç yol çoktan üretti bile. Şimdi size bu yöntemlerin iki tanesinden bahsedeceğim.

Birinci hile sabit meblağı koruyarak gizli geri satın alma işlemi. Bir eser için belirlenen açılış fiyatını kimse arttırmazsa, müzayede evinin bir çalışanı hemen devreye girerek mezata katılır ve fiyatı arttırır. Daha sonra müzayede evi malı gizlice seçilen tacire ya da  koleksiyoncuya satana kadar elinde tutar. Bu sayede esere yeni maddi değerler kazandırılır. Tek şart komisyon masraflarını eser sahibinin ödemesidir. Müzayede evinin ciro hesaplarında bu sahte satış normal bir mali işlem olarak görülür ama bu riskli işlemin kesinlikle gizli kalması gerekir. Aksi halde eserin piyasadan çekilmesi anlamına gelir.

İkinci hile, müzayede öncesi bir garantörle anlaşma yapmak.  Garantörle satıştan önce tamamen gizli bir fiyat üzerinden anlaşma yapılarak satış gerçekleştirilir. Garantör satın aldığı fiyatın üstüne biraz daha ekleyerek eseri daha yüksek fiyata satmaya çalışır. Christies’in 852.9 milyon dolarlık satışının yarısı aynen bu şekilde yapılan garantili satışlardandı.

Bu hileleri başka bir pazarda denemeye çalışsanız regülasyonlar buna müdahale ederdi ama sanat piyasasında böyle bir hukuksal düzenleme yok. İşte bu yüzden sanat piyasasının patlaması yakın gelecekte mümkün değil gibi gözüküyor. Rakamlar üzerinde yapılan arttırma hileleri gelecekteki müşteriyi çekmek için yeterli.  Amaç sadece Gober’ın x milyon değerindeki eseri üzerinden daha sonra olacak satışlar için yüksek bir fiyat belirlemek. Yani gelecekteki olası sanat üretimlerinin estetik değerini fiyat üzerinden çok önceden belirlemek.

Moda değişiyor, marjinallikler zamanla normalleşiyor ve yüz yıl sonra üç pisuar gibi işler daha objektif olarak değerlendirilmeye başlanıyor. Yüz sene sonra insanlar 2014 yılında üç pisuarın 3.53 milyon dolara satıldığını umursamayacaklar bile. Yüz sene sonra insanlar sadece bu pisuarı, Duchamp’ın 1917’de yaptığı pisuarın çakması olarak görecekler.

Tarih bize şunu gösteriyor; zamanın en büyük sanatçılarının bir çoğu, kimsenin yaşarken adını bile duymadığı kişilerdi. Unutmamak lazım, Van Gogh hayattayken sadece bir resim satabilmişti.

 

Kaynak: http://www.ft.com/intl/cms/s/0/ce063c76-6f32-11e4-8d86-00144feabdc0.html#axzz3KubEl0Yg

Görsellerin Kaynakları:

http://www.christies.com/media-library/images/features/articles/2014/11/07/gober_three_urinal/mainimagegoberthreeurinal.jpg

http://www.heelsandwheelsonline.com/wp-content/uploads/2013/05/6.-Visitor-looks-at-the-work-Fountain-1950-replica-of-1917-original-by-Marcel-Duchamp.-Photo-Felix-Clay-2013.jpg

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-05-06 10:23:55