6 Mayıs 2006’da vefat eden Erdal Öz‘ü 82’inci doğum gününde Yaşamayı Nasıl Özledim Bilsen!* kitabından Türkan İldeniz‘e yazdığı bir mektupla anıyoruz.

Pazar Postası’na şöyle bir göz attım: Attila İlhan’ın bir yazısı var. Yine o eski mızıltısı. Yeter artık be ağabey. Anladık. Biz bıktık, o hâlâ bıkmadı. Anlamıyorum, ne diye bu konu üstünde bu kadar çok duruyor. Üstelik söylediği şeyler de hep aynı şeyler 10-15 cümleyle anlatılabilecek şeyler. Anlattıklarından kesinlikle emin olsa, bu kadar uzatmaya, dolambaçlı yollardan gitmeye gereksinme duymazdı diye düşünüyorum.

Bu sosyal realizm hikâyesi de Attila’nın bir saplantısı. Bir tek gözle, bir tek açının saplantısından bakmakla yetinmesi. Oysa sanatçı petek gözle bakmaya çalışan bir kişidir bence. Ataç’ı bu yüzden çok severim. O da bir ideoloji adamıydı. Bir tek büyük doğruya inananlardandı. Ama petek gözlüydü. Binlerce gözü vardı. Türlü açılardan, hem de saplantılardan sıyrılarak bakmayı bilenlerdendi.

Sana verdiğim ATAÇ adlı yazımı iyi oku. Ataç üstüne, genel bir düşünce verebilir o yazı. Neden mi? Çünkü sabırla yazıldı o yazı da ondan. Çünkü Ataç’ı yeni baştan inceliyerek yazıldı o yazı da ondan. Çünkü o yazıyı, bir yan tutmadan, nesnel bir yöntemle yazdım. Vardığım yargılar özneldi tabii. Çünkü kendi yargılarımdı. Başka türlü yazı yazılacağını sanmıyorum. Ama tuttuğum yol, yöntem nesneldi. Önemli olan da bu.

Ah ne kötü, daha tek mektubun bile geçmedi elime. Hep ben söylüyorum. Oysa benim için önemli olan, seni dinlemek. Yaz bana. Sık sık yaz. Sevinirim.

Pazar Postası’nda “SAGAN ile Konuşma” var. Hoş bir şey. Eleştirmecilerden, denemecilerden çok, sanatçıların sözlerini severim ben. Daha bir güvenim, daha bir inancım oluyor onlara. O sancıyı çeken kişiler olduklarını biliyorum da belki ondandır.

Bir yerde:
“Niçin yazıyorsunuz?” diye soruyorlar. İşte Sagan’ın cevabı:

“Bilmiyorum. Yazmasını seviyorum, her şeyden çok seviyorum. Yapmayı bildiğim tek şey bu. Yazmak; kış nezlesi gibi, arabalardan hoşlanışım gibi hayatıma karışmış bir kere. Bırakamıyorum.”
İnsan, Sagan’ın cevabını merak ediyor önce, büyük şeyler söyliyecek sanıyor. Ama yok. Daha büyük sözler etse, cevabını bu kadar sevmezdim sanıyorum. Sancısını biliyorum Sagan’ın ya, yeter bana.
Bu sancı sende de var. Ama seni yarınlarda alkışlıyacağım. Alkışlarsam şimdiden inanma. Ama içtenliğime inan benim.

Editörün notu:

* Türkiye’nin iki genç aydını, şair Türkân İldeniz’le yazar Erdal Öz, ülke ’60 İhtilali’ne yol alırken tanışır ve duygusal, coşkulu, aşkla ve edebiyatla dopdolu bir ilişki yaşarlar. Can Yayınları‘ndan çıkan Yaşamayı Nasıl Özledim Bilsen! Erdal Öz’den Türkân İldeniz’e gönderilmiş mektupları bugüne taşıyor.

Daha fazla yazı yok
2024-03-29 14:38:40