10 Eylül Pazar akşamı ilk kez gerçekleşen Gezgin Salon müzik festivali Büber, Men With a Plan, Mind Shifter gibi son dönemin yükselen yerli isimleriyle, Pional, Kiasmos ve Pantha Du Prince gibi dünya çapında hatırı sayılır üne sahip isimleri bir araya getirdi. Gezgin Salon’un, Soundgarden’ın kalabalığından çekinen ama yaza mutlu bir veda etmek isteyenleri kaliteli performanslar kadar etkinlik kalitesiyle de tatmin ettiğini düşünüyorum.

 

İKSV’nin ilk kez gerçekleşen projesi Gezgin Salon Müzik Festivali’nin reklamı oldukça uzun bir süredir yapılıyordu. İKSV, Salon sayesinde 2010 yılından beri edindiği geniş sanatçı portföyünden maksimum fayda çıkarmak istiyor ve gezgin Salon projesiyle de çeşitli iş birlikleriyle -ana sponsor Limits Off- Salon’da kalabalık toplayan isimleri alternatif mekanlarda hayranlarıyla buluşturmayı amaçlıyor. Bu anlamda ilki düzenlenen festivalin hem mekan ve tarih, hem de line-up’ıyla isabetli tercihler yaptığını söyleyebiliriz.

İstanbul Caz Festivali kapsamında Bill Laurance ve Bokante için Temmuz ayında ilk kez yolumuzun düştüğü Beykoz Kundura, boğaz manzarası ve otantik atmosferiyle bir çokları gibi benim de beğenimi kazanmıştı. Nitekim Hangar ismi verilen ve akustik performanslarda yetersiz kalan iç mekan ise keşke bu konserleri dışarıda dinleyebilseydik dedirtmişti. Etkinlik başladığında Hangar’ın fuayesi sayılabilecek geniş bir mekana kurulan sahneyi görmek bu sebeple oldukça sevindiriciydi. Özellikle Men with a Plan’in canlı performansını açık havada dinlemek istiyordum. Pantha Du Prince’e kadar konserler açık havada gerçekleşti.

Festivalin sahne alan ilk ismi Büber, ortamı ısıtan adam olma işini yine hakkıyla ve özenle yerine getirdi. Yine harika bir set dinletti bize ve ondan sonra çıkacak isimler için sıcak bir atmosfer yakalamayı başardı. Soundcloud sayfasındaki setlerine ve içlerindeki müzikal çeşitliliğe bir kulak vermenizi isterim.

Büber’den sonra sahne alan Mind Shifter ve Men with a Plan, şirketten daha fazlası müzikal bir oluşum olarak anılması gereken Partapart Records’tan doğan iki grup. Men with a Plan  aynı zamanda Partapart’ın kurucuları; Can ve İlker’in gurubu. Krautrock tutkunu olan bu ikiliyi elektronica tarzının Türkiye şubesi olarak özetleyebiliriz. 2011 yılında çıkardıkları Batteries Not Included, bu tarzda Türkiye’de yapılan sayılı albümlerden. Mind Shifter ise yola çıktığı  2012’den beri son dönemde oldukça popüler olan synth-wave tarzında başarılı işler çıkarıyor. Grup, Men with the Plan’den önce sahne alarak gecenin canlı performanslarının açılışını üstlendi ve iki grup da Partapart Records’un Mart ayında beşincisini düzenlediği InideCity Festivali’nde onları kaçıranlara kendilerini şanslı hissettirecek birer saatlik performanslar hediye etti.

Pional’dan sonra Pantha du Prince’in sonic tınıları

Havanın kararmasıyla sahneye çıkan Pional’ı şahsen çok takip etmesem de hemşerisi John Talabot’un Fin isimli efsane albümüne olan katkısıyla kendisini merak ettirmişti. Performansı boyunca house etkileri taşıyan tarzına akılda kalıcı güftelerle eklemeyi başardığını düşündüm. Fin’de aklımıza dolanan So Will Be Now ve Destiny gibi şarkıların tadını Pional’ın solo şarkılarında da bulmak mümkün.

Pional’dan sonra Pantha du Prince’in sonic tınılarını Hangar isimli mekanın içinde duymaya başladık.  Pantha du Prince house ve minimal techno tarzlarını özgün bir potada eritebilen usta bir isim. 2004 yılından beri çıkardığı her albümüyle hem kendi tarzına hem de dolaylı olarak techno müziğe çok şey kattığına inanıyorum. Bir saat süren rerformansında 2010 yılında çıkardığı Black Noise isimli albümüne daha çok yer verdi ki Berlin’li müzisyenin sonic-house olarak isimlendirdiği tarzda yarattığı Sattelite Snyper ve Bohemian Forest  gibi usta işi hit şarkıların ortama çok yakıştığı konusunda herkes dans ederek ‘’hem fikiriz’’ der gibiydi

Bu noktada caz festivalindeki akustik performanslarda yetersiz kaldığını  düşündüğüm Hangar’ın gözüme farklı gözüktüğünü belirtmek isterim. Hem Pantha du Prince hem de Kiasmos performanslarının Berlin tarzı bu yüksek tavanlı hangara çok yakıştığını düşünüyorum. Gecenin headliner’ı Kiasmos, Pantha du Prince’in zirveye koyduğu bayrağı devraldı ve dans etmeye devam etmek isteyen talepkar kalabalığa son motor kalkana kadar istediğini vermeye devam etti. Neyse ki Kiasmos’un bir albümünü baştan sona dinlediğimde yaşadığım bıkkınlık hissini canlı performanslarında hissetmem imkansız gibi.

Gecenin sonunda biletleri yetmiş liraya satılan Gezgin Salon, Beykoz Kundura’da boğaz havası ve house müzik ile birlikte kaliteli bir festival olarak akılda kaldı.

Daha fazla yazı yok
2024-03-29 14:56:59