A password will be e-mailed to you.

…karakterlerin ve çizgilerin sevimliliği sizi aldatmasın. Cat Soup çocuklara göre bir film değil. Bunun nedenini, sevimlilikle birleştirilen şiddet ögelerinin kendi anlamlarını bozarmışçasına olağan sergilenişi ve kavramsal çarpıklık olabilir…

Bir filmi izlerken ana karakteri sergileyenin, o rolün adamı olup olmadığına ister istemez bakarız. Rol ile bütünleşiyor mu? Sergilediği karakterin ve kendi oyunculuğunun değerini arttırıyor mu? Karakter ve oyuncu birlikte anılarak bir kült haline dönüşebilir mi? Yıllar sonra gelen bir yeniden çevrimde yaşlılığını oynayan oyuncu, kurgu zamanın gerçekliğini kendi gerçekliğiyle mi birleştirecek? Yok belki kendine has bir dağarcıkla biraz vakur biraz underground mı kalacak? Özellikle söz konusu film serileri olduğunda ve bu seriler uzun yıllara yayıldığında bu tip sorular kesinlikle daha revaçta. Ancak aynısını animasyon ve anime serileri için söyleyemiyoruz.

Halihazırda nasıl olması gerekiyorsa o şekilde kurgulanan animasyon karakterleri, o seriye has bir hava taşır. Dolayısıyla aynı karakter başka bir seriye sokulmadıkça kendi evreninin anlam dizgelerini aktarır. (Karakterin yüzünü başka animasyonda veya magazin haberlerinde görmeyiz) Dolayısıyla karakter hikaye ile fazlaca özdeşleşir. Hal böyle olunca o karakteri senaryodan ayrı, tek başına düşünemeyiz. Zaman zaman, karakterlerin hikayeyi oluşturduğuna yönelik baskın kabulün aksine, bazı hikayelerin kendi karakterlerini kurguladığını veya seçtiğini görürüz. Böylesi biraz ‘’başkaca olamaz olanlar’’ gibidir ve karakterle hikayenin iç içeliğinden doğar. Birbirinin ögelerini kullanarak gelişen hikaye ve kahramanı bir evren oluşturduğunda; bize o serüveni anlamlandıran lügatı çözmek kalır. Yani, hikayesini ve kahramanını kendinden taşıran kurgular, sembolik düşüncenin doğasını ve gerçeklikle ilişkisini okumamızda bize rehberlik edebilir. Başlı başına bir gerçeklik sunan kurgu, içinde yaşadığımız gerçekliği açıklamak için referans aldığımız donelerle hayatımıza siner ve yaşantımız bir anlam deneyimine dönüşür. Tıpkı serüveniyle karakteri ayrı düşünülemeyen hikayeler gibi.

Bir önceki yazıda 1973 yapımı La Planète Sauvage’ı incelerken, Laloux’nun alternatif Avrupa animasyon dilini sürreal biçimle nasıl harmanladığına değinmiştik. Sürreal sevenlere müjde! Bu haftanın animasyonu da sürreallikte tek sınır olarak kendi zihnini izleyen bir çocuğun hayal aleminden oluşuyor. Cat Soup yahut orijinal adıyla Nekojiru-sou; bilincin, bilinçaltının ve süper egonun tek koltuğa sığma uğraşı gibi biraz. Filmdeki betimlemelerin gerçekliğini, karakterin zihnini süsleyen anıların posterleri olarak düşünürsek; biçimlerin değişken ve serüvenin alışagelmedik yapısı Cat Soup’un ‘araf’a, ‘öte tarafa’ veya ‘bilinçaltına’ yapılan bir macera sunmasındadır.

KONUSU

Nyatta, hasta ablası Nyako’nun ruhunu götürmeye gelen cini hissetmiştir. Cinin peşine düşen Nyatta, ablasının ruhunun yarısını geri almayı başarır. Ölümden döndürülen abla ise bölünmüşlüğün ve yarımlığın verdiği arada kalma hissiyatıyla yarı ölü yarı diri bir haleti ruhiyeye bürünür. Bunun üzerine ablasıyla zaman geçirmeye başlayan Nyatta, Nyako’un ruhunu tamamlayacak arayışa çıkar ve ikisi arketipsel bir serüvene atılır. Cin’in kehaneti bir çiçeği söylemektedir ve ona ulaştıklarında ruhun tamamlanacağını anlarız. Diğer yandan söz konusu çiçeği ablanın rahatsızlığından haberdar olacağımız ilk sahnelerde bahçenin girişinde de görürüz ki, hikayenin kahramanla birlikte örülmesinden kasıt budur. Filmin geneline yayılmış çiçek benzeri birkaç diğer öge de kelebek, sirk, tanrı-büyücü, fil, deniz dalgası, makine çarkları ve balık olabilir. Böylelikle tüm bileşenlerini kendinde barındıran sevimli, kaotik, delişmen ve ‘öylece’ bir kurgu ile karşı karşıyayızdır. Tatsuo Sato, kitlesel travmaları bireysel düzlemde öyle güzel hikayeleştirmiş ki, söz konusu sürrealite bile bizim köyün sürrealitesi, psikedeliği bahçemizin psikedeliği sanki.

Nyatta ve ablası Nyako’nun serüveni, orman içindeki Büyük Balina Sirki ile başlar. Vücudu bir makine yardımıyla parçalara ayrılan yardımcının, tanrı-büyücü arası biri tarafından sihirli sözlerle birleştirilmesi yahut yoktan var edilen şeylerin hayreti sirk izleyicisine yayılır… Ne var ki bir sonraki gösteride kullanılan sihirli canlının gördüğü şiddet sonucu bacağının kopmasıyla tüm sirk ve dünya sular altında kalır. Bundan sonrası, iki kardeşin serüvenlerinde kim ve nelerle kesiştiği; Tatsuo Sato’nun zaman – mekan mefhumlarını iç içe sokarak ne de güzel bir kurgu oluşturduğudur. Kritik yapacağım diye spoiler vermemek adına konuyu burada bitiriyorum. Ne de olsa kendimiz veya bir yakınımız illa ki arafta kalmıştır; dolayısıyla ‘‘Çekilin ben doktorum!’’ diye kalabalığı yarabilir yahut sembolik yorumlamayı şahsına ait görebilir. Ne olursa olsun, film kendini şiddetle tavsiye ettiriyor.

Çocuklara göre değil!

Nekojiru-sou yahut Türkçe adıyla Kedi Çorbası, Japon yönetmen Tatsuo Sato’nun ilk bağımsız kısa film denemesi olmasına rağmen festivallerde gösterildiği andan itibaren yoğun ilgi gördü. 6. Fantasia Film Festivali’nde En İyi Kısa Film ve Film Eleştirmeni Dernek Ödülü alan film; Japon Media Arts Festival’da ise Mükemmellik Ödülü kazandı. 34 dakika olan Cat Soup, klasik animelerden farklı çizilmiş olduğundan ve film boyunca hepi topu 5-6 konuşma gerçekleştiğinden anime alerjisi olanlara da pek dokunmayacaktır. Konuşma yerine elastik sesler çıkaran karakterleri bir kenara koyarsak, hikaye görsel anlatımla öyle ilerliyor ki konuşmalara gerek olmadığına hemfikir oluyoruz. Ancak, karakterlerin ve çizgilerin sevimliliği sizi aldatmasın. Cat Soup çocuklara göre bir film değil. Bunun nedenini, sevimlilikle birleştirilen şiddet ögelerinin kendi anlamlarını bozarmışçasına olağan sergilenişi ve kavramsal çarpıklık olabilir.

Cat Soup; ‘‘memento mori’’ havasıyla hayatın geçiciliğine değinirken, dualitenin çarklarını; örgüye, döngüye, bölünmeye ve tamamlanmaya dair donelerle işleyerek anlamın yeniden üretilebilirliğine de vurgu yapıyor. Filmdeki biçim-içerik tezatlığı ise bütünü bir arada okumaya yönelten holistik bir ifade olarak düşünülebilir. Cat Soup’un hikayesini David Lynch filmlerine yakın bulanlar “Psychotic Lynchian Hello Kitty” (Psikotik Lynch’vari Hello Kitty) tabirini kullanmış film için; evet, komik ve oldukça makul. Bahsini açmadığım onca detay ve serbest sürüş için aşağıdaki fragmana göz atabilirsiniz. Keyifli seyirler!

 

İLGİLİ HABERLER

Haftanın Animasyonu: La Planète Sauvage

Haftanın Animasyonu: KIZUMONOGATARI

Daha fazla yazı yok
2024-05-03 20:23:34