Müzikte her sese ve sessizliğe eşit ağırlık verilmesini ve gerçeklikle yüzleşmenin gereğini savunan John Cage, bu düşünceden hareketle bestelemiş olduğu “Dört Otuz Üç” isimli parçasını 29 Ağustos 1952 yılında bir konserde piyanoda David Tudor ile birlikte dinleyiciye sunar.

Piyanist David Tudor piyanoya oturur, notasını açAr, açık olan piyano klavyesinin kapağını sessizce kapatırken elinde tuttuğu kronometreye basar ve yeri geldiğinde sayfayı çevirerek, önündeki boş ölçülerden oluşan notayı ve kronometreyi izlemeye başlar. Otuz saniye sonra kronometreyi durdurup kapağı açar. Kısa bir süre sonra kapağı yine kapatırken kronometreye basıp bu kez 2 dakika 23 saniye bekler ve süre dolduğunda yine kronometreyi durdurup kapağı açar. Sonra yine kapağı kapatıp kronometreyi çalıştırır ve bu üçüncü bölüm de 1 dakika 40 saniye sürer, kapağı açıp piyanodan hiçbir ses çıkartmadan kalkar. “Parçanın” bölümleri toplamda 4 dakika 33 saniye sürer ve adı da budur: Dört Dakika Otuz Üç Saniye.

4’33”, tarihte ikinci bir örneğine rastlanmamış ve alımlayıcıyı eserin içine doğrudan dahil eden ve onunla şekillenen bir eserdir. Bu durumda insan ve doğa sesin üreticisidir. İnsan sesin ve enstrümanın kendisiyken aynı anda da dinleyici konumundadır. Yani hem malzeme, hem üreten hem de tüketen pozisyonundadır. Böylelikle eser, bireysel üretim ürünü olmaktan çıkıp toplumsallaşmakta, hayatın akışı içinde yer almaktadır. Ayrıca Cage, bu eserinde dinleyiciyi, sessizlik kavramının hali hazırda sahip olduğu anlamını da sorgulamaya davet ediyor.

 

İLGİLİ HABERLER

Haftanın Şarkısı No 8: WILLIAM DOYLE – MILLERSDALE

HAFTANIN ŞARKISI NO 9: OPPENHEIMER ANALYSIS – RADIANCE

Daha fazla yazı yok
2024-03-29 13:46:07