A password will be e-mailed to you.

Sanatatak yazarı Efe Beşler bu hafta ve her hafta yeni çıkan kitaplardan en önemlilerini seçiyor. Bu haftanın önerileri: Doğu Ekspresi, Mülteci ve Güvercine Ağıt

Bu hafta, yakıcı siyasi gündemimize rağmen biraz da edebiyat kitapları tanıtmak istiyorum. Biraz nefes alabilmek, hayatta siyasetten başka şeylerin olduğunu bilmek adına bu hafta üç roman kitabı tanıtmak istedim. 

Edebiyatın kalplere ve vicdanlara ulaştığını da bilerek…

 

Doğu Ekspresi

Bu haftanın yeni kitaplarından biri de Amerikalı yazar John Dos Passos‘un Doğu Ekspresi. İletişim Yayınları‘dan çıkan bu kitabın çevirisi Tomris Uyar ve Osman Yener’in. Önsözü de Barış Özkul’a ait. 

20.Yüzyıl Amerikan edebiyatının üretken isimlerinden biri olan Passos, roman yazmasının dışında resim yapmış, şiir ve oyun yazmış, kitap kapakları tasarlamış. Passos genç yaşlardan itibaren birçok ülkeyi gezmiş. Siyasetle ilgilenmiş, görüşleri önemli çevrelerce kayda değer bulunmuş. Çok farklı alanlara bulaşan Passos sosyalist kimliği ile de tanınmış. Gezmeye genç yaşlarda başlayarak, birçok ülkeye gitmiş şu an tanıtmakta olduğum kitap 1927’de yayımlanmış. 

Seyahatnameler her zaman ilgimizi çekmiştir. Merakla ziyaret edilen ülkeleri yazarın gözünden okuyarak güzel hayaller kurarız.  Hayallerimizi "Bir gün mutlaka dünyayı gezeceğim" ile somutlaştırırız. İşte John Dos Passos’un Doğu Ekspresi adlı kitabı 1921 ila 1922’de yaptığı yolculukların seyahatnamesi. Passos kitabında Anadolu’dan Doğu Avrupa’ya, Yakındoğu’dan Ortadoğu’ya kadar yaptığı seyehatleri edebi bir dil ile gözlemlerini aktarıyor. Tasvirler ve etkileyici gözlemlerle dolu kitabında İstanbul Pera’daki yaşamlardan da örnekler sunuyor. Ardından yolu Tiflis’e, Erivan’a uzanıyor, hatta daha ötesine. Bu yolculukta yaşadıklarını gözlemciliğiyle çok detaylı bir şekilde anlatıyor. Bu anlatılarını Suriye Çölü’ne doğru kaydırıyor, Britanya denetimindeki Irak’ın kuruluşuna tanıklık ediyor. Her anı çeşitli mesaj ve çözümlemelerle dolu olan bu kitabı dolu dolu bir seyahatname olarak okuyabilirsiniz. 

"Dos Passos’un dünyası, tıpkı Kafka’nın Faulkner’ın ve Stendhal’ınki gibi imkânsız bir dünya: çelişkilerle dolu. Ama güzellik, tam da çelişkide gizlidir; örtük bir çelişkidir. Dos Passos’un zamanımızın en büyük yazarlarından biri olduğunu düşünüyorum.”*

Jean Paul Sartre

*Kitabın arka kapak tanıtmından alıntıdır. 

 

Mülteci

İkinci kitabımız Sel Yayıncılık tarafından basılan yazar Kemal Siyahhan imzasını taşıyan Mülteci adlı roman. 

Mültecilik kavramı günümüzün en can alıcı konularından biri. Savaş veya siyasi nedenlerden dolayı ülkesini zorunlu olarak terkeden insanların, ailelerin dramı. Gerçi bu yüzyılda mültecilik kavramı giderek yaygınlaştı. Bölgesel savaşların şiddetlenmesi ve emperyal devletlerin de kendi çıkarları doğrultusunda yangına körükle gitmeleri neticesinde, milyonlarca insan kendilerini güvende hissedecekleri bir ülke bulmak için çeşitli tehlikeleri de aşmaya çalışıyorlar. En yakınımızda olan Suriyeli göçmenler gibi. Batı ülkelerine ulaşabilmek için her türlü yaşam riskini göze alıp, yeni bir hayat kurmak istiyorlar. Kafalarını sokacakları güvenli bir yer, onurlu çalışabilecek bir iş. Çağımızın en önemli problemlerinden biri mülteci, zorunlu göçmen olmak. Kitabımız da mülteci olma halini bir roman olarak bizlere ayna tutuyor. Her an hepimize göçmen, mülteci olabileceğimizi hissettiriyor bence. Mülteci, göçmen deyince sadece Suriyeli mülteciler yok ki?? Mesela Amerikan askerlerinin girdiği Afganistan en can alıcı örneklerden biri aslında. Afganistan’da Taliban ile yaşanan çatışmalardan dolayı kaçan mülteciler de çoğunlukta. 

Kemal Siyahhan da Afganistan’dan kaçan bir Afgan mültecinin hayatını ele alıyor romanında. Afgan mültecinin ağzından işsizliği, açlığı, kimliksizleştirmeyi, kayıpları, vedaları, yok sayılmayı, ötekleştirilmeyi, aşkı ve tutunma çabalarını bizlere etkileyici diliyle anlatıyor. Çarpıcı bir kesit sunuyor mületcinin hayatından. Afganistan’daki kadınların yaşadıklarını ve savaş ile muhalefet arasındaki çekişmeyi gözler önüne seriyor. İstanbul’da kesişmiş hayatını yaşama umuduyla kanıtlıyor. Siyahhan, her şeyin bitmediğini, çaresizlikleri dayanışmayla aştığını ustalıkla resmediyor. Siyasi bir sorunu hayatın içinden anlatıyla buluşturan bu romanı incelemenizi öneririm.

 

Güvercine Ağıt

Gürsel Konat‘ın 1999 yılında yazdığı Güvercine Ağıt adlı romanı Yapı Kredi Yayınları yeniden yayımladı. Haftanın yeni romanlarından biri.  

Türkiye Edebiyatının önemli yazarladan biri olan Gürsel Korat, Güvercine Ağıt adlı romanı ile tekrar okurseverin karşısına çıkıyor. Bu kitapta ikinci kez Kapadokya’ya odaklanıyor. 2000’li yılların en gözde konularından biri olan çok kültürlülük, çok dillilik bu romanın temelini oluşturuyor. Yazar, 13. yüzyılın sonlarındaki etnik zenginlik içinde dolaştırıyor bizleri. Korat, İç Anadolu coğrafyasında var olan dervişleri, keşişleri, Moğol askerlerini ve Venedikli tüccarları resmediyor çok kültürlülük, çok dillilik adına. Dönemin iktidar kavgasının panoraması gösteriyor. Aslında bu kitap bir "olumsuz kahraman" romanı. Stavro tüm kötülükleriyle yanımızdayken, aksine ruhsal açıklığı ile de gözümüzün önünde duruyor. Çeşitli ve zengin karakterlerin yer aldığı bu roman, aynı zamanda adanmış kişilikleri ve aşkları anlatıyor. Abdal ve Gülbeyaz pırıl pırıl parlıyor bir öyküyle. Ya da tutkuyu ve cömertliği buluyoruz romanda. Çeşitli hislerin, duyguların küme küme birbirine geçtiği veya uzaklaştığı bir roman. Farklı karakterleri farklı kişilikleriyle bir araya getiren bu tarihi romanı beğeneceğinizi umuyorum. 

Daha fazla yazı yok
2024-04-19 22:47:30