A password will be e-mailed to you.

“Biz İçerinin Çocuklarıyız”

Ortaçağda freskolar yapan boyayan sanatçılar vardı. Ama Massaccio‘dan sonra resim bir mantığa dönüştü. Renk artık zanaatkarın meşguliyetiydi. Yunancada resim, hayatı tasarlamak anlamını taşır. Dolayısıyla zanaatı kast etmez. Resim, bir mantık işidir.

Astığınız her şeyde bir mantık vardır. Örneğin bir palto hatta kasabın astığı et, hepsinde bir mantık vardır. Kasabın astığı et bir ağırlıktır. Sen asarsın o aşağıya düşer.

İlk sergimi 20 yaşında Roma’da yaptım. Bana sanat yaptıran nedir? Bilmiyorum. İnsanı merkezde görmek belki… Bana sürekli sanat yaptıran her gün bu. Gençliğimden beri insan benim ilgi odağım oldu. Bu açık bir insan. Hiçbir ülkeden değil. Merkezdeki insan.

Bende Amerikan epiği yok. Epik yok değil! Amerikalıları seviyorum. Franz Kline’ı ve diğerlerini… Onlarda perspektifsiz ve temsili olmayan bir mekan anlayışı var. Gösterme var ama temsil etme yok. Bu bakımdan Amerikalıların çok büyük katkısı var.

Tuval her zaman en idealistik yüzey olarak düşünülür. Oysa bizi saran şeylerin ağırlığı var. Bu bir maceradır ve mekanı belirler. Sadece mekanı belirlemekle kalmaz aynı zamanda kutuplaşma yaratır. Oysa bir resim, mekanla kutuplaşmaz. Oysa bir kömür yığını, metruk bir fabrikada olsun, bir kilisede olsun,  onunla kutuplaşır. Ve bu bir yeniliktir.

1930’lara ait bir tramvay biletine baktığınız zaman bu artık bozulmuştur. Bu bir skandal da değildir. Kübizm de öyledir. Bazı elemanları artık bozulmuştur. Ama bu gerçeğin bir parçası. Empresyonistlerinki gibi değil! Onlarda atmosfer vardı. Atmosfer benim için statik bir şeydir. Kübizm atmosferi alır. Ve neticede Klasssizmi kucaklar. Çünkü atmosferi yok eder. Herşey içeriye döner. Artık gri vardır. İçerinin rengi. Empresyonistlerin renkleri gitmiştir. İşte biz bu dönüşümün çocuklarıyız.

Ben atmosferle ilgilenmiyorum. İçeriyle bir tiyatronun içi gibi ilgileniyorum. Dolayısıyla çok farklı bir fikrimiz var. Benim kuşağım bu mantığı kucaklamıştır.

 

Daha fazla yazı yok
2024-04-24 07:18:29