Dünyada hızla yayılan Maker Hareketi’nin bir ayağı da Türkiye’de son bir kaç yıldır aktif olarak çalışmakta.

Temmuz ayının başından bu yana amberPlatform’un teşviği ve organizasyonuyla iki ilginç buluşma gerçekleşti. Maker ve sanatçıların bir araya getirilmesini ve karşılıklı açık bir fikir zemini yaratılmasını amaçlayan buluşmalarda, amberPlatform makerları ve sanatçıları bu sene gerçekleşecek amberFestival teması altında kolektif bir üretim deneyimine davet etti. Bilmeyenler için hemen notumuzu düşelim, aslında kökenini DIY(Kendin Yap) Kültürü’ne bağlayabileceğimiz Maker tanımı ve hareketi, internetin sağladığı olanaklarla akan bilgiye kolay ulaşımın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Yani özetle hey sen, bir şey yapmak istiyorsan gerekli bilgi ve donanıma internetten ulaşabilir ve yapmaya hemen başlayabilirsin diyor.

Dünyada hızla yayılan Maker Hareketi’nin bir ayağı da Türkiye’de son bir kaç yıldır aktif olarak çalışmakta. Türkiye’de sanatçılardan, kod yazarlarına, mühendislerden, öğrencilere kadar geniş bir profile sahip olan Maker Hareketi, oldukça disiplinli ve sürdürülebilir bir üretim ortamı yaratmış gibi görünüyor. Türkiye’deki Maker Hareketi hakkında daha fazla bilgi için http://www.makersturkiye.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

“Sanatçıdan maker, makerdan sanatçı olur mu?” paradoksu içine girmemize neden olan ilk buluşmanın ardından yaklaşık iki hafta sonra gerçekleşen ikinci buluşmanın amacına ulaşan oldukça zengin bir açık fikir platformuna dönüştüğünü söyleyebilirim.

İkinci buluşmada amberFestival’in bu yılki teması olan Laboro Ergo Sum yani Çalışıyorum Öyleyse Varım’ın (Tema için: http://bit.ly/1M1E54b) çerçevesinde dijital devrimin dinamikleri içinde emek ve değer ilişkisi tartışıldı ve zihinler açıldı. Tabii karşıt görüşler sanatçı ve maker üretiminin olası engelleriyle potansiyelleri içinde gelgitler de bu açık deneyin olumlu çıktılarıydı. Özellikle dijital sanat üzerine çalışan ve okumalar yapan biri olarak interaktif işler üreten sanatçıların, mühendisler ve teknisyenlerle birlikte gerçekleştirdikleri üretimlerinde sanatsal nüve ve uygulama pratiği eşiğinde, aslında yaratıcı fikrin kime ait olduğu tartışmalarının dünya sanat endüstrisinde yıllar öncesinden bugüne geldiğini söyleyebilirim.

Maker ve Sanatçı üretimleri sürecinde benzeşik ve hatta aynı tartışmaların Türkiye yansımalarını da görmemiz mümkün olacaktır. Zira konvansiyonel sanat üretiminde bulunan sanatçıların üretimlerine kattıkları kavramsal değer ile Türkiye’de son on yıldır filizlenmiş dijital sanat ortamının sanatçılarının üretim pratikleri arasındaki fark değerlendirilmeye değer yeni bir tema olarak not edilebilir.

Aynı şekilde Maker – Sanatçı Buluşmaları’nda da bu tip bir kolektif sürecin nasıl ilerleyeceği ve nasıl çıktılara dönüşeceği konusunda kafalar biraz karışıktı. Bir maker ve bir sanatçı biraraya geldiğinde hem teorik hem de pratik üretimin süreci nasıl işleyecek hep birlikte izleyeceğiz. amberPlatform’un organizasyonuyla gündeme gelen Maker- Sanatçı Buluşmaları’nın sonuçlarını en azından farklı disiplinlerin birbirlerini anlaması ve kavraması açısından önemli buluyorum. Son toplantının akşam sekiz civarı başlayıp onikiye doğru bittiğini ve bu açık fikir platformuna her bireyin elinden geldiği kadar katkıda bulunmaya çabaladığını düşündüğümde potansiyel kolektif üretimlerden umutlu olabiliriz. Maker Hareketi’nin öncülerinden Dale Dougherty’nin de söylediği gibi her alanda “rekabet yerine paylaşım, para yerine yetenek, yoğun ezber bilgi yerine deneyim”in ortaya konduğu ve yaratılan her şeyin keyif, mutluluk ve heyecanla üretildiği bir dünya ve sanat ortamı dileğiyle…

İlk görsel: mentalKLINIK

Daha fazla yazı yok
2024-03-28 20:55:50