A password will be e-mailed to you.

Christopher Nolan’ın kara deliği

Uyarı: Spoiler içerir.

 

Neredeyse her filmi fenomen olan, artık içeriğine ve filme bakılmadan kült ilan edilen filmlerin yönetmeni Christopher Nolan’ın son filmi Yıldızlararası, tüm dünyada ilgiyle karşılandı. 

Fragmanından uzay bölümüne geçene kadar sıkıcı olacağını tahmin ettiren film, oldukça başarılı bir başlangıçla beklentilerin üzerine çıkıyor. Nolan’ın gerçekçi distopyası, tozların içinde bir dünyanın, yitip gitmekte olan hayallerin ortasında geçiyor. Filmin başında izlediğimiz röportaj gibi çekilmiş kısımlar bu senaryonun gerçekliğine seyirciyi ikna etmeyi başarıyor.

Filmin sıkıntısı ise hayal gücünden çıkıp gerçeklik simülasyonuna dönüştüğünde başlıyor. Murphy kanunu, kara delik yakınlarında zamanın yavaşlaması, solucan delikleri gibi eski teorilerin uzun uzun açıklanması ve bu teoriler üzerinden ilerleyen senaryo özellikle filmin ikinci yarısında, filmi ağırlaştırıyor. Christopher Nolan’ın ilk gezegeni Tarkovsky’nin Solaris’ine bir gönderme niteliğinde, filmin en ilginç yanı da bu gezegen oluyor.

İkinci yarıda ise senaryo tahmin edilebilir bir şekilde ilerlerken, kendi hayal gücünde kaybolan ve fikirlerine aşık olan Nolan, konunun içinden nasıl çıkacağını unutuyor ve tüm Hollywood’un en klişe fikrine sığınıp, ‘aşk bize yol gösterir’ fikriyle ilerlemeyi tercih ediyor. Filmin sonunda da Anne Hathaway ve Matthew McConaughey arasında kurulamayan bağ, hatta kurulmaya çalışılmayan bağ üzerinden filmin son sahnesinin tasarlanması plansızlığa ve kaybolmuşluğa işaret ediyor. Nolan’ın aslında belgesel niteliğinde 2-3 saat daha uzatabileceği uzay simülasyonuna bir son getirmek için yarattığı bu çözüm oldukça zayıf kalıyor.

Filmin bir diğer zayıf kaldığı yön ise 3 boyut teknolojisini kullanmaması oluyor. Bundan önceki filmlerinde Nolan’ın 2d kullanmasında hiç bir sıkıntı yoktu fakat bu filminde bize 3 boyutlu bir dünyayı, 2 boyut üzerinden anlatmaya çalışması kaçırılmış bir fırsat. Özellikle 3 boyutlu solucan deliği teorisini 2 boyut üzerinden anlatmaya çalışmak, kendi kendine çelme takmaktan farksız diyebiliriz.

Yıldızlararası’nın akılları kurcalayan bir diğer tarafı ise filmin amacı. Bu film bir gişe filmi ise eğlenceli bir yanı yok, iyi zaman geçirmenizi sağlamıyor, aksiyon kısmı oldukça az ve sadece Solaris’de geçirdiğimiz bölümde yükseliyor, komedi kısmı hiç yok, aşk-sevgi kısmı baba-kız arasında kuruluyor ve bu oldukça iyi çalışıyor fakat ondan da son anda vazgeçiliyor. Kısaca film hiç bir duygu notasına basmayı beceremiyor. Sinema dünyasına katkı olarak çekilmiş bir film olarak düşünmeye çalışsak, filmin başı dışında yaratıcı bir fikir pek yok, yani Nolan’ın etkilendiği Kubrick’in 2001: A Space Odyssey’i ya da Tarkovsky’nin Solaris’i gibi bir film olmaktan oldukça uzak. Kısaca filmin, Nolan’ın iç yolcuğu olmaktan başka pek bir özelliği yok.

Bütün bu eleştirilere rağmen, filmin çekimleri ve kostüm tasarımı üzerine çok düşünülmüş, özellikle robot tasarımı daha önce gördüğümüz robot tasarımlarından oldukça farklı. Tars’ın (tüm ‘Bu Tars Nolan’ın’, ‘Nolan, Tars’sın’ şakalarını yaptıysak konumuza devam edelim) espirileri filmdeki tek espirilerin robottan gelmesi anlamında da ilgi çekici. Oyunculuklar anlamında da sinemanın başına gelmiş en kötü şeylerden biri olan Matthew McConaughey dışında oyunculuklar olarak oldukça başarılı. Filmin genel notunun bu detaylar ve ilk yarısının hatrına 10 üzerinden 7 olduğuna birçok matematiksel deney ve kara deliğin içinden aldığım datalardan sonra karar verdim.

 

Benim bu filmden çıkardığım sonuç Christopher Nolan’ın kendi dilini tekrar kurmaya çalıştığı yönünde. Son çektiği ve filmografisinin açık ara en kötü filmi The Dark Knight Rises her ne kadar gişede başarılı olmuş olsa da Nolan, o filmin senaryo boşluklarından oluştuğunun farkında. O senaryo boşlukları Nolan’ın içinde de bir boşluğa yol açmış olsa gerek ki kendi kara deliğine bakıp, The Dark Knight Rises hatasını nasıl değiştirebileceğini arıyor ve hala bulabilmiş değil. (Tüm filmi böyle okursanız aslında eğlenceli film, Nolan, kardeşine ‘yazmayalım’ diye mors alfabesi ile not bırakıyor gibi..)

Daha fazla yazı yok
2024-05-04 00:00:52