A password will be e-mailed to you.

 

Rusya Federasyonu’nun, Ukrayna sınırına yüz bin asker yığdığı bir dönemde 72. Berlin Film Festivali Panorama bölümünde Ukraynalı yönetmen Maryna Er Gorbach’ın Klondike adlı filmini izledik. Klondike hümanist içeriğiyle kazandığı Ekümenik Jüri Ödülü’nü de hak etti.

Türkiyeli eşi Mehmet Bahadır Er’in yapımcılarından biri olduğu, Ukrayna ve Türkiye kültür bakanlıklarının destekleriyle, TRT ortaklığıyla çekilen bu film geçen ay Sundance Film Festivali’nde Gorbach’a En İyi Yönetmen ödülünü kazandırdı. Dünya prömiyeri olmadığı için Altın Ayı için yarışamayan (ama bu teklifi alan) Klondike’ı kurgusu bitmek üzereyken izlemiş ve bir A sınıfı festivale seçileceğini rahatlıkla öngörmüştüm. Tamamen bitmiş filmi Berlin’in ünlü Zoo Palast’ında izleyince aslında ne kadar iyi olduğunu ancak idrak ettim. Sesi, renkleri, özel efektleri oturunca zaten çarpıcı olan içeriği bir kez daha tüylerimi diken diken etti. Geniş ekran çekilmiş bir filmi sinemada izlemek şart!

Klondike, izleyiciyi 17 Temmuz 2014 tarihine, Rus askerleri ve Rusya yanlısı Ukraynalıların hava sahasından geçmekte olan bir Malezya uçağını Donbass bölgesindeki Donetsk kenti yakınlarında düşürdüğü güne götürüyor. Malezya Havayollarına ait bir uçak Amsterdam’dan Kuala Lumpur’a giderken bir Rus yapımı Buk füzesi tarafından vuruldu ve 298 kişi hayatını kaybetti. Hollanda’da süregiden davada savcılık, 21 Aralık 2021 tarihinde bu faciadan sorumlu olan üçü Rus, biri Ukraynalı dört kişinin cinayetten mahkum edilmesini talep etti. Ukrayna’dan ayırılıp Donetsk Halk Cumhuriyeti’ni kurduklarını iddia eden ve Rusya Federasyonu tarafından desteklenen ayrılıkçıların kontrolündeki bölgede, Hrabove köyünün yakınlarında sıkışıp kalan bir çiftin öyküsünü anlatıyor Klondike. Uçağı düşüren Rus yapımı füze rampasının bölgeye getirilişini de gösteriyor, arka planda.

Klondike, memleket, yuva, aile ve bağlılık kavramlarına sinemada göremeye alışık olmadığımız bir kadın bakış açısı getiriyor. Yedi aylık hamile Irka, ailesine ait olan evden ayrılmayı reddediyor, hem çok riskli bir bölgede bulunmasına hem bir duvarı tamamen yıkılmasına rağmen! Kanapenin arkasındaki tropik manzaralı duvar kağıdını düzeltmeye bile çalışıyor… Tıpkı uçağın düşürülmesi gibi bir kaza sonucu havan topuyla vuruluyor evlerinin cephesi. Üstelik arkadaşları olduğunu, onları koruduğunu iddia eden Sanya tarafından. Bir yandan sürekli içen bir yandan askercilik oynayan maçolar, sivil giysili bir Rus komutanın deyişiyle “Amatörler!” kıydıkları canlara merhamet dahi etmiyor…

Yönetmen Er Gorbach ve filmin oyuncuları

İrka, ayrılıkçılara karşı koyamayan, arkadaşı Sanya’nın ayrılıkçı militanların hizmetine koymak için otomobiline el koymasına bile ses çıkaramayan eşi Tolik’e öfke duyuyor. Siyasi bir taraf bile seçmemiş olan Tolik ise bir eş olarak çaresiz, İkra’yı Sanya’nın ayarladığı hastaneye götürmeye ikna edemiyor… Ukrayna ordusunda asker olan erkek kardeşi Yarik de İrka’yı götürmeye geliyor. Ayrılıkçı olmakla suçladığı Tolik ile kavga ederken, İrka için biraz olsun iş yapabiliyorlar. Bu arada İrka, sıkışıp kaldığı bu coğrafyaya tutunuyor, ineği Maya ve tavuklarıyla güzel bir kır manzarasına karşı sevimli evlerinde yaşamayı sürdürmek istiyor. Patlamanın ezdiği domateslerini toplayıp kış için salça yapıyor. Çalışıyor, üretiyor, yaşıyor, yaşatıyor!

Klondike, 360 derece kamera hareketiyle evin harap olduğu, İrka ve Tolik’in kılpayı kurtulduğu kabusu anlatan açılış sekansından başlayarak ustalıklı mizanseni sivil – asker ayırt etmeyen, paralı askerlerin de işin içinde olduğu bu kirli savaşın aslında acımasız ve açgözlü erkeklerin işlediği suçlar dizisinden ibaret olduğunu gözler önüne seriyor. Dişil gücün üretkenliği, cesareti ve direnci karşısında eril gücün yıkıcılığı filmin her anında vurgulanıyor. Yıkıcı ve tüketici erkek şiddetinin uygulayıcıları bir ailenin yuvasını yıkıyor, yüzlerce kişinin ölümüne yol açıyor, süt veren ineğin, yumurta veren tavukların bir an önce kesilmesini istiyor çünkü aç… Onların cesetleriyle beslenmek istiyor bir an önce. Hiçbir canlıya, hayata, toprağa, yuvaya ya da herhangi bir değere saygısı, sevgisi olmayan sadece elde edecekleri kazançla ilgilenenlerin savaşı bu…

Er Gorbach, bir yandan ülkesini harap eden savaşa karşı bir manifesto yaratırken bir yandan da özenli çerçeveleri ve kompozisyonları, günbatımlarında iyice ortaya çıkan pastel tonları, yavaş, uzun ve zarif panlarıyla, o panların çerçeveye aldığı ayrıntılarla Sundance’ten aldığı En İyi Yönetmen Ödülü’nü hak ettiğini kanıtlıyor.

Oyuncu yönetimindeki başarısını da unutmamalı. Oksana Çerkaşina’nın İrka rolünde verdiği mükemmel performans filmin şiddet kadar umut da dolu olan finalinde doruğa çıkıyor. Eşeysiz üreme anlamına gelen Klondike, altına hücum döneminin bu adı taşıyan Kanada bölgesi üzerinden, zengin kömür yataklarına sahip olan Donbass bölgesine gönderme yapıyor. Erkeklerin paylaşamadığı servet ve iktidarın karşısına kadının temsil ettiği hayatı ve özgürlüğü bu kadar net biçimde koyan bir savaş karşıtı filme az rastlanır. Hele bu kadar sağlam bir sinema anlayışıyla çekilene…

Daha fazla yazı yok
2024-04-20 11:17:40