A password will be e-mailed to you.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gezi Direnişi‘nin ana vatanı Taksim Meydanı’nın yeni halini nasıl yapacağını bu kez halka soruyor. Mimar Korhan Gümüş’ün tarihi boyunca bir iz kazıma projesi olmuş mekana dair değerlendirmesinin ardından bu kez mimar Cem Sorguç, Taksim Meydanı projesi üzerine Sanatatak’a görüş verdi.

Nereden bakarsak bakalım Taksim İstanbul’un merkezidir. Dolaylı olarak Türkiye’nin merkez
meydanıdır. Böyle olduğu için de tarihsel ve siyasi olarak mekânsal bir çatışma alanıdır. İstanbul
sevincini de kederini de öfkesini de buraya taşır. Bir performans alanıdır. Konu her ne kadar Taksim
Kentsel Tasarım Yarışması da olsa bahsedeceklerim benzeri yarışmaları içeren genel bir bakış
olabilir.

Yorumu bir sacayağına bağlayacağım: Bağlam. Temsil. Katılım.

Taksim’in aleni tasarım kodları yok

Bağlam çetrefilli mesele. Mevcut bir örüntü düzenini tamamlayarak yeni bir öneri getirmek Taksim için mümkün değil. Burada konu, alanın mevcut fiziki düzeni üzerinden yani yapı blokları ve kentsel
boşluklar ilişkisiyle bir tür zemin bağlamına indirgemek ve buradan bir deneyimin peydahlanmasını
öngörmek olsa gerek.

Taksim’in aleni tasarım kodları yok. Dolayısıyla olmayan bir şeyle bütünleşecek, ara bulucu olacak bir
tasarım devamlılığı, sürdürülebilirliği de epey güç. Tschumi’nin bahsettiği “taktiksel kayıtsızlık” da,
bilinçli ya da bilinçsiz, bazı projelerde gördüğümüz gibi karşı kodları kullanamadığı için “yersizleşiyor”.

Taksim’in bağlamı eskiden bugüne manevi olmuştur. Soyut bağlam düzeni mimarinin baş etmekte
güçlük çektiği, üzerine gitmekten çekindiği şayet giderse de sembollere, metaforlara başvurmak
zorunda kaldığı ve biçimsel angajmanla sonuçlanma ihtimali yüksek olan bir alan. Dolayısıyla Taksim
Meydanı için etkili olabilecek bağlamsal bir mekanizmadan bahsedemiyoruz. Olsa olsa bağlam bu
yarışma vesilesiyle çoğaltılabilir. Dolayısıyla kentsel etkileşimlerin, akışkanlığın, mülkiyet özellikle
kamusal mülkiyet meselelerinin bu kadar ayak bağı olmadığı, salt çizili bir alandan mülhem,
etkileşimini de bu alan içerisinde neticelendirmiş bir yola çıkış tarifi maalesef eksik kalıyor.

Oylama yeterince katılımcı mı?

Kodlar konusunu bırakmadan temsil meselesine gelecek olursak her tür planlama, tasarlama süreci
niceliksel kodlara ihtiyaç duyar. Burada “temsil”i benzer ama farklı karşılıklar olarak bir arada
kullanmaya çalışacağım. Vektörel dilin kendisi veya imajinasyonu bir tasarlama, çözme, indirgeme
ve/veya fiiliyat aracıdır. Gerçek ile ilişkisi birinin var diğerinin yok olması ile tariflidir. Bu araçlar kullanıcı, deneyimleyen, gören için başka bir evrenin ifadeleridir. İçinde bulunulan, yaşanan dünyanın gözleri ile tasarlayanın gözleri aynı yere bakmayabilir. Tasarım kendi temsil araçları ile kullanıcıyı, yaşayanı yanıltma, eksik bırakma ihtimallerini de taşıyabilir. Dolayısıyla profesyonel bir dünyanın temsil araçları, kendi ifade yöntemleri, ortak dili ile kullanıcı temsilinin karşılığı zayıftır. Kullanıcı tercihine dayalı, katılımı öne koyan mekanizmaların yani icracılar ve katılımcıların temsil ve idrak ortak dilinde buluşması gerekir.

Taksim gibi bir alanın katılımcılık esasında ortaya çıkacak olması memnuniyet verici. Lakin katılım
konusunda bir aksaklık yok mu? Bu son etap katılımcılığın gereklerini karşılamış oluyor mu? Belli bir
sayıya indirilen projelerin seçeneklenmesi yeterince katılımcılık demek olmuyor, maalesef. Katılımcı bir
program, katılımcı bir mekânsal projeksiyon ve tahayyül içermeyen süreç, neticede çoktan seçmeli bir
katılımcı kisvesine bürünmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla katılımın nüfus etmediği neticenin zaafları
burada da karşımıza çıkıyor. Zaaflarını ustalıkla gizleyebilen projeler katılımcılık üzerindeneksik,
göründüğü gibi gerçekleşme ihtimali taşıyamama ihtimalini de barındırıyor. Katılımcılık bir tasarım
aracıdır, bağlamdır, neticeyi, kararı belirleme aracı değil.

 

İLGİLİ HABERLER

Taksim Yarışması: Asıl mesele eleştirinin bir nimet olduğunu anlamak

Modernin Muhteşem Yıkılışı

Daha fazla yazı yok
2024-04-19 15:49:09