Bu yıl 13-26 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek  21. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı dün akşam Zorlu PSM’de düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Bu yıl Festival’de yurtdışından 6 Türkiye’den 13 yapım yer alacak. 18 farklı mekanda izleyicilerle buluşacak olan Festival’in yan etkinlikler programı da göz dolduruyor.

İstanbul Tiyatro Festivali’ni her yıl düzenlemeye karar verdik

İlk kez 1989 yılında düzenlenen ve 2002 yılından beri iki yılda bir düzenlenmekte olan Tiyatro Festivali bu sene itibariyle her yıl ve Kasım ayında düzenlenecek. Bir diğer sevindirici gelişme de öğrenci biletlerinin bu yıldan itibaren 10 TL’den satışa çıkarılacak olması.

Bülent Eczacıbaşı ve Duygu Sağıroğlu

Festival direktörü Leman Yılmaz basın toplantısında yaptığı konuşmada gerçekleşen format değişikliğine değindi. “Seyircimizin yabancı yapımları iki yılda bir ancak festival programında izleyebildiğinin farkındaydık. Yerli ve yabancı yapımların her geçen gün gelişen bir üretim ağı içinde olduğunun ve bu sürece festivalin ayak uydurması gerektiğinin bilincindeydik. Çalışmalarımızı hızlandırdık ve 2017 yılından başlayarak İstanbul Tiyatro Festivali’ni her yıl düzenlemeye karar verdik. Festivalimizin dönemi Mayıs ayı idi. Ancak kentin yapısal faktörleri, ilk gösterimlerini festivalde yapan yapımların yurtdışı festivallerinde yer alabilmesi için yeterli zamana sahip olabilmeleri, sezona hazır olmaları, yurt dışındaki festivallerin ve tiyatroların sezon programlarıyla eş zamanlı olabilmek adına festivalimizi kasım ayına aldık.”

Onur ödülleri Duygu Sağıroğlu ve Zeynep Oral’a

Bu yılın Tiyatro Festivali onur ödülleri de dün akşam düzenlenen gecede sahiplerini buldu. Festivalin ilk Onur Ödülü, yönetmen, senarist, dekoratör ve akademisyen Duygu Sağıroğlu’na takdim edildi. 50’li yılların sonundaki ilk çalışmalarından itibaren sahne ve dekor tasarımcılığına yepyeni, çağdaş bir boyut katan Sağıroğlu’na ödülünü İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı sundu.

Festivalin bir diğer Onur Ödülü yarım asırdır gazeteci, yazar, insan hakları savunucusu, feminist ve gönülden bir tiyatrosever olarak Türkiye’nin kültür-sanat yaşamının öncülerinden Zeynep Oral’a takdim edildi. Yazılarında toplumsal olaylarla kültür sanat olayları arasında köprü kuran, başta tiyatro olmak üzere sanatın toplumun bütün kesimlerine yayılması için özel bir çaba gösteren, gerçek bir kültür elçisi olan Zeynep Oral konuşmasıyla geceyedamgasını vurdu. ” Tiyatroya gidenler aldatılamaz! Ha bire aldatıldım demez. Yine yanılmışım diyemez…” sözleri salondan alkış aldı. Oral konuşmasını şöyle noktaladı: ” Benim güzel ülkem, kurulduğu günden beri çağdaş ve evrensel uygarlık, “muassır medeniyet” düzeyini yakalamaya çalışıyor. Bu güzelim ülkeden asla umut kesmeyeceğime; bu ülkenin karanlığa gömülmesini önlemek için sahne ışığından hep güç alacağıma söz vererek… Bu çok değerli ödülü bugün haksız yere hapsedilmiş meslektaşlarım, akademisyenler ve öğretim üyeleri adına alıyorum.”

Festivalin son Onur Ödülü, kural tanımayan koreografileriyle dünya çapında ses getiren, günümüzün en önemli koreograflarından Angelin Preljocaj’a veriliyor. Angelin Preljocaj’a ödülü, 18 Kasım Cumartesi akşamı Zorlu PSM Ana Tiyatro’da sahnelenecek son eseri Fresk’in gösteriminin ardından sunulacak.

 Bu Yapımlara Dikkat

-Bir Daha – Encore

Festival izleyicisinin aşina olduğu Atina – Attis Tiyatrosu’nun kurucusu Theodoros Terzopoulos‘un yönettiği “Bir Daha – Encore” bir üçlemenin son halkası. Üçlemenin ilk yapımı olan Alarme ve Amor da yan etkinler programında beyazperdede izlenebilecek. Festivalin ilk yıllarında Kenter Tiyatrosu‘nda Heiner Müller’in Quartet’ini izlemiş olanlar Terzopoulos’un sahne üzerinde nasıl nefes kesen bir erotizm yakalayabildiğini hatırlayacaktır. Attis Tiyatrosu’nun bu yıl Atina’da gerçekleşen Documenta 14’ün de parçası olduğunun altını çizelim.

 

-Fresk – La Fresque

Dünya dans sahnesinin en sıradışı yaratıcılarından Angelin Preljocaj’ı İstanbul’a getirmenin Festival yöneticilerin uzun yıllardan hayalini kurdukları ve uğraştıkları bir emel olduğunu biliyoruz. Klasik bale ve modern dans eğitimi de almış Preljocaj bu eserinde resme göz kırpıyor ve iki boyutu 3 boyuta; sahneye taşıyor. ‘Pina Bausch Dior ise, Preljocaj Jean-Paul Gaultier’dir’ diyebileceğimiz bu büyük yaratıcının yaramaz yanını sakladığı bir yapımla karşı karşıyayız. İstanbul’da görmeyi umduğumuz Preljocaj yaratıları arasında kıyaslayacak olursak daha sakin, daha sade bir yapıt Fresk. Bu hızlı çağda durağan olana bakmak üzerine meditatif bir deneme. Müzikler elektronik müzik grubu Air‘den Nicolas Godin‘e ait.

 

 

-III. Richard – Richard III

Shakespeare‘in erken dönem yapıtlarından biri olan III. Richard‘ı, I. Elisabeth adına katoliklere yaptığı işkenceler ve idamlarla meşhur olmuş Richard Topcliffe üzerine kurduğu düşünülür. Tiyatro tarihinin belki de en cani karakterlerinden biri olan III. Richard’ın şakalarına gülüp, bedensel engellerine acıyıp neredeyse seyircinin hoşuna gitmeye cüret eden bir total kötülük tasvir eder Shakespeare. Seyirciyi kötücül bir karakterle bu denli özdeşleştirmesinin Topcliffe‘in üzerine dikkat çekmek amacı taşıdığı düşünülür. Bu bakımdan da yaşadığı döneme direkt referanslar taşıyan bu oyuna politik tiyatronun ilk örneği olarak bakmak mümkün. Schaubühne‘nin star yönetmeni Ostermeier‘in seyirciyi de katil zanlısı yerine koyduğu bu çağdaş uyarlamanın yaşadığımız günlerde değeri tartışılmaz.

 

 

-Yuva

Türkiye’de takip edilmesi gereken genç tiyatro yazar ve yönetmenlerinin başını çeken Sami Berat Marçalı‘nın göçmenlik, aidiyet, iletişim gibi konular etrafında şekillenen yeni oyunu Yuva, sanki İstanbul Bienali’ne de göz kırpıyor gibi.

 

-İhanet

Festival programının en ilgi çekici yapımlarından biri Özen Yula‘nın yönetmeliğini yaptığı bugüne kadar hiç sahnelenmemiş olan Nahid Sırrı Örik‘in “İhanet”i. 1930lar, Ankara, radyo yılları, Müzeyyen Senar, aşk, kıskançlık ve ihtiras… Her şey var bu oyunda!

Fresk

-When In Rome

GalataPerform, Platform0090 ve Theater Onderhetvel’in ortak yapımcı olduğu “When In Rome”, Belçika’da çalışan Mesut Arslan‘ın heyecanla beklenen yeni yapımı. Kişisel alan, cinsellik ve riyâ gibi konular etrafında şekillenen “When In Rome”un, özellikle sahne tasarımı ve reji dili açısından dikkate alınmaya değer bir yapım olacağı kesin.

 

Daha fazla yazı yok
2024-03-28 09:31:46