A password will be e-mailed to you.

Sanat ile Parada Spekülasyon ve İdealizm

Uzun Pozisyonu Kısamak, Goldin+Senneby’nin 2010’dan beri sürdürdüğü Nordenskiöld Modeli projesinin İstanbul Bienali’nde gerçekleşmiş ayağı. Nordenskiöld Projesi, August Nordenskiöld adlı bir mineroloğun hikâyesinden yola çıkıyor. Nordenskiöld, 1780’lerde İsveç Kralı III.Gustav’ın emrinde, gizli simya araştırmaları sürdürür. Kralın amacı, üretilecek altınla İsveç’in Rusya’yla savaşında avantajlı bir konuma gelmesiyken, Nordenskiöld’ün kendi gündemi vardır: Üreteceği altının miktarı sayesinde, altını değersiz kılıp, kendi deyimiyle “paranın tiranlığı”na son vermek.

Uzun Pozisyonu Kısamak, adını iki finans teriminin kesişiminden alıyor: “Uzun pozisyon” çoğumuzun bildiği, klasik yatırım şekli: Uzun vadeli kazanım beklentisiyle bir finansal varlık satın almak, gelecekte onu satıp, alım-satım arasındaki değer farkından kar etmek. “Kısa pozisyon” ise, değer kaybedeceği beklentisiyle, bir finansal varlığın, genellikle bir aracı kurumdan, satılmak üzere ödünç alınmasına verilen isim. Bu kâğıt daha sonra tekrar satın alınır ve yerine konur; bu süreçte değer kaybettiğinden, satım ile alım arasındaki farktan kar edilir. Bu iki terim işin ismindeki şekilde kesişince, yatırımcının uzun pozisyon aldığı halde, bunu değer kaybeden bir pozisyona çevirmesi ve avantajını tam bu değer kaybından elde etmesi anlamı okunuyor.

Nordenskiöld Modeli’ni sanatçılar şöyle tanımlıyor: Birbirinden bağımsız kamusal provalar olarak ifade bulan teatral finans deneyleri serisi. Serinin Antrepo No.3’teki ifadesi üç öğeden oluşuyor. İlki, oyuncusu, oyunu ve sahnesiyle birlikte canlı deneyimlediğimiz prova. Provanın yapıldığı odanın ortasında siyah bir sandık ve odanın duvarlarında anlaşılmaz işaretler var. Provanın kendisi ise oyuncunun sözlerini takip etmemizi zorlaştıracak serilikte ve sessizlikte yapılıyor: Oyuncu, gündelik hayatta konuştuğu gibi konuşuyor, tiyatro salonuna hazırlanır gibi değil. Belli ki derdi sunum, gösteri değil; daha hayata dair bir şey.

Oyuncunun tavrında bir sarhoşluk, monoloğunda da bir çiftkutupluluk var: Elindeki metinden okuduğunda, sanatın gücüne methiyeler ve katılımcı pratikle sanatın dünyayı değiştirebileceğini dinliyoruz. Ancak metni indirdiğinde, oyuncu, sanatın para kazanmak için olduğunu ve katılımcı pratiğin sonuç vermeyeceğini anlatıyor. Provadaki sözleri takip etmek zorken, oyuncunun arada bir aniden yaptığı sert el-kol hareketlerini fark etmemek imkansız. Takip edilebilen net bir diğer an ise, oyuncunun yerdeki “genel [finansal] durum”a işaret edip, çevredekilere onun hakkında güncelleme almak için provayı böldüğü anlar. Karşımızdaki oyuncunun, bildiğimiz türden kendini sanatına adamış bir sanatçı olmadığı aşikar.

Uzun Pozisyonu Kısamak’ın ikinci öğesi oyunun yazılı hali. Prova alanı içinde, kenardaki bir masanın üstünde yığılı halde duruyorlar; isteyen alıp yanında götürebiliyor. Jo Randerson’ın kaleme aldığı sahneyi okuyunca iki önemli bilgiye ulaşılıyor: İlki, karşımızdakinin aslında bir oyuncu değil, oyuncu kılığında bir bankacı olduğu. İkincisi, tepki vermenin ve verilen tepkilerin niteliğinin Uzun Pozisyonu Kısamak’ta merkezi bir rolü olduğu. Örneğin duvarları kaplayan işaretler, o sıradaki provanın nasıl geçtiğine dair oyuncunun anlık imgesel tepkileri. Ancak, bedensel tepkilerin oyundaki yeri daha büyük. Oyuncunun aşırılığıyla itici gelebilen kol-bacak hareketleri ve çıkardığı yüksek sesler metnin bir parçası. Randerson’ın kurduğu bir tepki verme formülüne göre şekilleniyorlar: Oyuncu “genel durum” hakkında her güncelleme aldığında (ki her istediği her an alabilir), hareket ve sesle bir tepki veriyor. Tepkinin formülü ise şöyle:


Tepki  = (Rp – Rpf) / δp

Rp  =  Oyuncunun para alma isteği
Rpf
 = İzleyicinin keyifli bir sanat deneyimi yaşama isteği
δp
 =  Statükoda radikal değişim olasılığı


Metinde bu tepkinin ikinci bir şekilde daha hesaplanabileceği belirtiliyor:


Rp
 =  İnsanlığın tarihsel sosyodavranışsal kalıpları
Rpf
 =  Kişinin ömründe kalan ortalama yıl sayısı (fiili iş birimleri olarak ölçülmüş)
δp
 = Gelecek için duyulan iyimserlik seviyesi


Sahnenin sonunda, izleyicilerden de bir tepki vermeleri isteniyor: İster yazılı ve/veya sözlü yorum olarak, ister vücut dilini kullanarak. Her türlü, seyircinin tepkisi aşağıdaki prensibe göre gerçekleştirilmeli:


Tepki = (Her bireyin kişisel tarihi) / (Sanatın herhangi bir şeyi değiştirebilme olasılığı)


Oyun metninde, hem oyuncunun hem izleyicilerin bedensel tepkileri için özellikle bacak hareketinin önemi üzerinde duruluyor. Doktorun dize vurarak refleksi ölçmesi gibi.

Uzun Pozisyonu Kısamak’ın üçüncü öğesinde bir diğer formülle karşılaşıyoruz. Bu formül, işin kilit noktalarından biri olduğu halde en gizli kısmı. Kültür ekonomisti İsmail Ertürk, Bienal’deki bu iş için finansal bir algoritma üretmiş. Ancak bu formülün içeriğine dair bir bilgi yok elimizde. Varlığına dair kanıtlarımız, duvara yapıştırılmış bir çıkartma, yerdeki “genel durum” işaretleriyle oluşturulmuş grafik ve prova alanının dışındaki bir camekânda sergilenen, içinde algoritmanın yazılı olduğu belirtilmiş mühürlü kitap. Çıktıdaki metne göre, algoritma, “merkez bankalarının kriz sonrası kapitalizmi kurtarma çabalarında başarısız olacakları” düşünsel stratejisiyle yazılmış ve İKSV’nin Uzun Pozisyonu Kısamak için ayırdığı prodüksiyon bütçesi de bu karar mekanizması aracılığıyla piyasada algoritmik işlemlerde (algoritmik trading) kullanılmak üzere yatırılmış. Algoritma provaları finanse ediyor, yani provalar o başarılı oldukça sürecek. Aynı süreçte algoritmanın işlerliği test edilmiş olacak.

Uzun Pozisyonu Kısamak ilk bakışta uyumsuzluklar ve gizlerle dolu. Sahnenin yazılı haliyle, provadaki hali farklı; bir prova diğerinden farklı. Bir yandan provada kişinin sanatla ilişkisinin ne kadarının para kazanma motivasyonlu olduğu sorgulanırken, öte yandan projenin perde arkasındaki algoritmanın varlığı bir bilinmez. Duvardaki işaretlerin aşırı öznelliği ilk andan belli; öyle ki, biz izleyicilerin onlardan bir şey anlamaması bir yana, oyuncunun kendisinin de iki gün önce yaptığı bir işaretin ne anlama geldiğini çıkartamayacağı kesin. İşin adı bile, ki varsayalım bu iki terimi bilecek kadar ekonomiden anlıyoruz, kendini topuğundan vurmayı ifade ediyor. Uzun Pozisyonu Kısamak’’ın bunlar gibi tutarsızlık izlenimi veren yönleri, yine de projenin saçma olduğunu düşündürtmüyor. Tersine, Jean-Luc Nancy’nin şiiri gibi anlam vadediyor, ancak anlık ve eksik erişimlerle, vadeliden anlam hep erişimimizin az ötesinde kalıyor. Bir garip büyülemeyle iş sizi içine çekse de ve daha fazlasını anlamak için uğraşsanız da Goldin+Senneby kesin bir cevabın kolaylığını sağlamıyor.

Görünürdeki çelişkiler, oyun metnindeki kişisel tepki formülleri ile ilişkilendirilince bir nebze anlam kazanıyor. Formüllerin “istek”, “inanç”, “tarih” gibi değişkenleri, sayılamazdan öte, ölçülemez değişkenler. Buna rağmen nesnelmiş gibi davranan bu formüllere, izleyici ve sanatçılardan kendi öznel verileri ve öznel süreçlerini uygulamaları, temelinde rastgele hissi bir çözüme ulaşmaları isteniyor. Randerson’ın bu formülleri “prensip” olarak tanımlaması da, aynı anda hem kesinliği hem duruma özel olmayı öne çıkarttığı için kayda değer. Uydurmasyon süreçler, bir fiziksellik, elle tutulur bir gerçeklik yaratıyor.

Sahnenin başlarında, oyuncu, metninden okuyarak tiyatro sanatının derinliği ve öneminden bahsediyor ve hemen akabinde kağıdını indirip, metninden bağımsız bir şekilde “sanat bir işletme gibi görülmelidir” diyor. Bu anın da örneklediği üzere, Uzun Pozisyonu Kısamak’ın iki ana teması var: Sanat ve para. Bu ikisinin birçok ortak noktası var: Öncelikle, gerek para gerekse sanatın gerçekliği, inananları sayesinde süregidiyor. İkinci olarak, bu inancın getirdiği ön-kabulden itibaren, ikisi de kendi kendini sürdürüyor, kendini gerçekleştiriyor, bağımsızlaşıp varlığını tartışılmaz hale getiriyor. Sanat ve para piyasalarının süreçlerinin opak olması da bu ikisinin yine bir diğer ortak noktası.

Uzun Pozisyonu Kısamak’taki iki grup formül, canlı provada fark edilen sanat-para ilişkisini güçlendiren bir yansıma kuruyor. Aynanın bir tarafında parayı temsil eden ekonomist İsmail Ertürk’ün, diğer tarafında ise sanatı temsilen yazar Jo Randerson’ın kurduğu iki grup “karar mekanizması” (nam-ı diğer “algoritma”) var. Finansal piyasanın spekülatif algoritmaları ile Randerson’ın kişisel tepki formülleri arasındaki kilit benzerlik, ikisinin de ölçülemez saydığımız bir durumu sayısal bir hale sokup, verilecek tepkiyi hesaplamasında yatıyor. Oyuncunun, prova boyunca sanattan bahsederken, oyuncu-karakter ilişkisi gibi beklenebilecek sanat tarihsel konularla değil, kendi para kazanmasıyla meşgul olması da sanatla paranın iç içeliğinin altını çiziyor.

August Nordenskiöld’ün el altından paranın iktidarını çökertme stratejisini Uzun Pozisyonu Kısamak’taki algoritmada görüyoruz. Eğer ki bu, sürekli doğru tahminler yürütebilir bir başarıya ulaşırsa, Bienal’deki provaların parasını karşılamaktan öte bir şey olur mu? Sonuçta Bienal süreli bir etkinlik. İlk adımda, Goldin+Senneby’nin sırtı bir daha yere gelmez, orası kesin. Varsayalım, Nordenskiöld’ün planladığı gibi bu bilgi herkese yayıldı ve algoritma da bu değişkeni kaldırabildi: İKSV’nin proje bütçesindeki para, yani sanat endüstrisine bir zenginlik sağlamak amacıyla yapılmış bir ödenek, parasal sistemin altını oymaya yaramış olur. G+S de Nordenskiöld’ün idealist projesini gerçekleştirmiş, Nordenskiöld Modeli’ni başarıyla uygulamış olurlar.

Bu modelin oluşturduğu bağlamdan G+S’nin paraya dair amaçları açıkça anlaşılıyor. Nordenskiöld’ün idealizmi sanatla para arasında kurulmuş paralelliğin sanat tarafında da karşımıza çıkıyor. Oyun metnine hızlıca göz atanın bile görebileceği bir not düşmüş Randerson: Oyuncu tepkilerini koyarken, öncelik oyuncunun “kendisi için” “en zengin deneyimi” yaşamasında olmalı. Metnin gidişatına bakınca, oyuncu için zengin deneyimin tek yolunun izleyiciyle denk bir şekilde, işbirliği içerisinde provayı geliştirip gerçekleştirmeleri olduğunu görülüyor.

Sanat-seyirci bariyerini aşmak ise imkansıza yakın (alımlayıcı-katılımcı rolü, geleneksel seyircinin bir tür davetli olması üzerinden işlediği için, bu bariyeri aşmak demek değil). Bu nedenle olsa ki, oyuncunun deneyiminin tatmin edici olmadığı zamanlar için, Randerson idareten çözüm önerileri getiriyor: prova alanındaki ampulleri satmak, torba-kukla-şaheseri satışa çıkartmak, Bienal’deki diğer işlerden izleyici çalmak gibi. Oyuncudan “bugün canım hiç prova yapmak istemiyor” gibi cümleler duyabiliyoruz ve prova yapmak yerine izleyicilere kukla satmaya çalışıyor. Ancak, karşısındaki grup onu keyiflendirdiğinde de fikrini değiştirip prova yapıyor, hatta Bienal’de maddi karşılığıni aldığı prova saatlerinin de dışına taşıyor. Uzun Pozisyonu Kısamak’taki provanın kendisi ideal bir sanatı hedefleyen bir algoritma çalışması ve Nordenskiöld Modeli’nin bir parçası olarak, başarılı bir algoritmanın oluşturulması sanatın çöküşü demek. Algoritma başarıya ulaşırsa, sanatçı ve seyircisi denk olacak, herkes (hiç kimse) sanatçı olacak (olmayacak).

Daha fazla yazı yok
2024-04-25 13:24:44