The Walking Dead’in altıncı sezon kadrosuna dahil olan Jeffrey Dean Morgan dizinin ve Alexandria’nın dinamiklerini değiştirmeye geldi.
The Walking Dead‘in yeni sezonu oldukça heyecanlı başladı. Favori karakterlerimizden birisi muhtemelen öldü, büyük bir zombi sürüsü ile çarpışma yaşandı. Alexandria sakinleri gerçeklerle yüzleşti, ‘W’ sürüsü Carol’ın belki de "En karizmatik 50 yaş üzeri kadın" ödülüne aday olabilecek performansı ile püskürtüldü. Tamamen zaman geçirmek için yazılmış olan Morgan bölümü bile kendi başına çok iyi bölümdü. Dün de ‘W’ sürüsü liderini Jeffrey Dean Morgan’ın oynayacağı açıklandı. Bu açıklama ile TWD‘nin altıncı sezonunun, ikiinci sezondan bu yana en iyi sezon olacağına dair inancımız kuvvetlendi.
Watchmen‘in şakacısı Jeffrey Dean Morgan’ın bu rolü almasının önemi, ona ve temsil ettiği felsefeye sempati duyabilecek olmamız. Saldırı sırasında dikkat çeken detaylardan biri bu sürünün tamamen saf kötü gibi çizilmesine rağmen belli bir inançları olduğu idi. Bu kült kendilerini "Yeni dünyanın yeni insanları" olarak kodlayanların sığanağı gibi gözüküyor. Alexandria içinde umudunu kaybetmiş, tüm duygularını köreltmek ve hayvan içgüdülerine dönmek isteyen bir insan topluluğu olduğunu biliyoruz ve bu insanların da ‘W’lar arasına katılması sürpriz olmaz. Arada barikatların arkasına kaçan, Alexandria saldırıya uğradığında hiç şaşırmayan Enid, şimdiden bu grubun bir parçası olabilir. Onunla beraber ‘W’ sürüsüne katılacak birçok Alexandria sakini olması bizi şaşırtmayacak.
Bugüne kadar TWD’de böyle bir akış görmedik. Daha önce Vali’nin asıl karakterini bilmeden ona katılanlar oldu fakat herkesin kolaylıkla ‘kötü’ karakter olarak tanımlayacağı bir lideri kendi isteği ile takip edenlere daha önce rastlamamıştık. Bu akışın sonucunda seyirci olarak bizler de Negan’a sempati duymaya, özdeşleşlik kurmaya başlayabiliriz. Karakterin bu kadar karizmatik bir oyuncu tarafından oynanacak olmasının önemi de burada yatıyor. Rick’in dizide karakter olarak rakibi olabilecek belki de tek karakter Negan olacak. Bakalım bu dinamik, 6’ıncı sezonu gerçekten TWD‘nin en iyi sezonlarından biri olarak anmamızı sağlayabilecek mi?
