A password will be e-mailed to you.

Senkron “Eş Zamanlı Video Sergileri” kapsamında NOKS Art Space’te açılan Geçiş / Transition sergisinde Ayça Telgeren, Çağrı Saray, Özlem Şimşek ve Volkan Kızıltunç’un geçiş kavramı etrafındaki video işleri 30 Nisan 2021 tarihine kadar görülebilir.

Geçiş; zamanın, hareketin doğasının ve yaşamının kırılganlığının “öz”ünün ortaya çıktığı bulanık bir alandır. Hareketli görüntü ise durağan kareler ile ”mumyalanan” geçmişi, şimdiki zaman haline gelen sayısız “gelecek zaman kipine” taşıyarak varlığını devam ettirir. Geçmiş ile gelecek arasında kalan Geçiş / Transition anı, zamanın aynı anda hem yokluğunun hem de varlığının bir kaydıdır. Akhilleus kaplumbağayı yakalayıp geçtiğinde değişen şey, kaplumbağa, Akhilleus ve ikisi arasındaki mesafeyi kapsayan geçiş zamanının durumudur. Akhilleus ne zaman kaplumbağanın geçmiş olduğu bir noktaya varsa, önünde hâlâ aşması gereken bir mesafe kalmış olacaktır. Bu nedenle Zenon paradoksu ortaya çıkar, Akhilleus kaplumbağayı hiçbir zaman geçemez ve Geçiş / Transition anı, zamanın ne A ne de B olduğu o aşılamaz paradoksun ta kendisi olur.

Ayça Telgeren

Ayça Telgeren, “Bayram var!”, 2021

“Bayram var!”, Ayça Telgeren‘in 2013 yazında Gezi direnişinin hemen ardından çektiği su altı görüntüsünü logaritmik artışla çoğaltarak oluşturduğu 1.15’lik tek kanallı loop bir video.  Su altından satıha çıkan bir kadın bedeninin birden sonsuza kadar artışına, kraliçe arı ve kovanın sesi eşlik etmekte. 210 x 325 cm boyutunda bir gösteri flamasının üzerine yansıtılan video; bedenin özgürleşmesine, kutuplaşmaya dayalı güncel siyasi iklimin içinde büyüyen kadın hareketinin birleştiricilik potansiyeline güzelleme mahiyetinde.

Çağrı Saray

Çağrı Saray, “Sonsuz Mesafe”, 2018

4. Mardin Bienali için gerçekleştirilmiş “Sonsuz Mesafe” isimli enstalasyon; loop olarak montajlanmış 2×5 m ölçüsünde projekte edilen bir video işinden ve 1×3 m ölçülerinde ahşap bir standın üzerinde yeralan dev bir harita çiziminden oluşmakta. Proje; daha önceki üretimlerimde de odaklandığı mahrem alan ve kamusal alan arasındaki ilişki üzerine konumlanıyor. Mardin’in temel mimari yapılarından olan Abbara’lar, hem kentin nefes almasını sağlayan hem de kent içindeki gündelik hayatın geçişini olanaklı kılan özgün bir tasarım olarak; kamusal alanla mahrem alan arasındaki ince ayrımı tamamen ortadan kaldıran nadir yapılardan.

Enstelasyonda yer alan video işi; Çağrı Saray‘ın daha önce kendini bizatihi işin öznesi olarak bir “yabancı” kimliğiyle konumlandırdığı, yurtdışında ve şehir dışında gerçekleştirdiği video ve fotoğraf işlerime de gönderme yapan pardesülü ve kentsoylu bir figürün şehirdeki tüm Abbara’ların içine girdiği ve çıktığı sonsuz bir döngüyü gösteriyor. Sergi mekanında zemine yerleştirilen olan ahşap yükseltinin/standın üzerinde ise, tüm Abbara’ların desenlerinin ve konumlarının yer aldığı büyük bir harita yer almakta. Situasyonistlerin de kullandığı psikocoğrafya kavramından yola çıkarak kentin deneyimlenmesi ve bu deneyimin sonucu olarak ortaya çıkmış olan Mardin-Abbara haritası bir kılavuz olarak değerlendirilebilir.

İşin Noks Art Space’de gösterilen bu versiyonunda; üstünde ailelerin yaşadığı Abbara’lara karşılık, sergileme alanının aynı anda hem bir sergi mekanı hem de sanatçının belli bir dönem ikame ettiği mekan olması da kamusal alan-özel alan ayrımının ortadan kalktığı istisnai bir duruma işaret etmekte.

Özlem Şimşek

Özlem Şimşek, Neriman Hanım “Bunda beraberiz”, 1933-2019

Neriman Hanım” serisi, Osmanlı-Türkiye modernleşme-Batılılaşma sürecinin yarattığı kimlik ve hafıza krizine odaklanan bir performans projesi. Sanatçının alter egosu olan Neriman Hanım, 1920-1970 yılları arasında İstanbul’da yaşayan bir kadın karakter olarak kurgulanıyor. Özlem Şimşek, Neriman Hanım karakterini Peyami Safa’nın dönemin Doğu-Batı gerilimini genç bir kadın üzerinden anlattığı “Fatih-Harbiye” romanından alarak kendine mal eder ve modernleşme-Batılılaşmanın doğurduğu kültür ve kimlik geriliminin derinden hissedildiği bir ülkede, dönemde ve şehirde, gençliğini ve yetişkinliğini geçiren bir kadının yaşamının film, fotoğraf, gazete ve mektuplar gibi kurgusal belgelerini üretiyor.

Özlem Şimşek, “Merhametsiz Kadın”, 1942-2019

Noks Art Space’de Neriman Hanım’ın 1933 tarihinde hem yönettiği hem de cross-dressing içinde rol aldığı “Bunda Beraberiz/ We are in this together” isimli deneysel kısa filmi ve kendisinin oynadığı ancak Lale Film deposunda çıkan yangın sonucunda kül olan 1942 tarihli “Woman Without Mercy/Merhametsiz Kadın” filminden bugüne ulaşabilen sekanslar gösterilmekte. Biri Neriman Hanım’ın kendi çektiği ve oynadığı diğeri ise sadece oynadığı bu iki filmden biri Türkiye sinemasında genel geçer anlatılardan olan ağlayan bedbaht bir kadın temsili sunarken yönetmenliğini yaptığı film, Batılılaşmanın Türkiye entelektüel çevresinde yarattığı iktidar ve kimlik kaybı endişesini mizahi dille ele alıyor.

Volkan Kızıltunç

Volkan Kızıltunç, Hafıza Boşlukları- İstanbul, 2015

Fotoğraf ve videolarında sıklıkla kentlere odaklanan Volkan Kızıltunç, içinden geçtiği alanlar, anlar ve orada bulunanların etkileşimine bakıyor. Kişi ve mekanların mevcudiyetine o an içinde fotoğraflayarak dondurmaktansa, zamana yayılan, görünmez bir düzlem üzerinde konumlandırıyor. Akışkan bir zamanın, ritmi hiç tükenmeyen kentlerin geçmiş ve geleceği arasında yakaladığı duraklamaları takip ederken, belleğin zaman ve mekanla ilişkisini ve aktarım aşamasındaki dinamiklerine yoğunlaşıyor. Gündelik yaşamın katmanlarını arkeolojik bir yaklaşımla sürekli kazıyarak, kayıt altına alarak keşfe çıkıyor. Fotoğraf çalışmaları dışında fotoğrafın iki boyutlu sınırlı yapısını hareketli görüntü kullanarak yeniden kuran Kızıltunç, “Hafıza Boşlukları” başlıklı video üçlemesinde bireysel ve toplumsal belleği bağlantıya sokuyor.

Üçlemedeki videolardan “Hafıza Boşlukları-İstanbul”, 1965 ile 1985 yılları arasında İstanbul Boğazı ve etrafında kent halkı ya da ziyaretçileri tarafından çekilen kısa sahnelerden oluşuyor. Kızıltunç, gerek sahaflardan, gerek tanıdıklarından topladığı 250 civarı 8mm ve süper 8 mm filmi birleştirerek orjinalinde 4 kanallı olan bir video yerleştirmeye dönüştürüyor. Tarihsel bir belge olarak da görülebilecek, kent belleğindeki anıları şiirsel bir akışla günümüze davet ederken, izleyiciye de o döneme kendi belleğinden bakmaya davet ediyor. Toplumsal, ekonomik ve politik olarak İstanbul’un gündelik yaşamını yansıtan, zamanında her hangi bir kriter güdülmeksizin çekilmiş Boğaz kıyılarına ve farklı mahallelerine ait görüntüler, yıllar içinde kazandıkları tarihsellikle bir araya gelerek bütüncül bir anlatı oluşturuyor. Böylece kişisel bellek ile toplumsal bellek arasındaki ilişki, üzerinden geçen zamanla berraklık kazanıyor.

Yeldeğirmeni’ndeki Noks Art Space’deki sergi 30 Nisan 2021’e kadar her hafta çarşamba, perşembe ve cuma günleri saat 14:00-19:00 arasında açık…

 

İLGİLİ HABERLER

 

Daha fazla yazı yok
2024-04-27 18:30:26