A password will be e-mailed to you.

 

Zülfü Livaneli’nin 50 yılına sığdırdığı besteleri, Kenan Doğulu’dan Göksel ve Sezen Aksu’ya çeşitli sanatçılar tarafından Çaba derneği yararına bir konserde Zorlu PSM’de yorumlandı.

Turhan Yükseler’in şefliğini yaptığı çoksesli konser, çocuk korosunun Sevdalım Hayat şarkısı ile başladı. Bir kuşaktan bir kuşağa isimli konserde Yonca Lodi, Zülfü Livaneli’nin sürrealist şair Aragon‘un Mutlu Aşk Yoktur şiirinden yola çıkarak bestelediği şarkısı, “Sus Söyleme”yi seslendirdi.

Lodi’nin ardından sıra,  Türk Sanat müziğinin yükselen tenörü Bekir Ünlüataer’deydi. Ünlüataer’in Sevdiceğim yorumuna kattığı ilahiyat, sesindeki kusursuz yükseliş ve Türk Musikişinaslığı büyük beğeni topladı.

Genç tenörün peşinden sırayı alan Linet’in Sevda Değil yorumundan sonra sahneye Feridun Düzağaç geldi. Düzağaç, Kardeşim Duymaz El Oğlu Duyar şarkısında kendine mahsusluğunu baştan sona elden bırakmadığı gibi Livaneli şarkısına taze bir yorum katmayı, ondan önce sahne alan ne Yonca Lodi ne de Linet’in yapamadığını yaparak, başardı. Tane tane ve isyankar yorumuyla FD, her zamanki gibi kendi olabilmenin sırrını bize vermedi elbette ama bunun önemini bir kez daha gösterdi.

 

Kubat’tan bir Ülkü Tamer şiiri Memik Oğlan

Düzağaç, Adana’da genç bir lise öğrencisiyken sınava hazırlandığı sırada duymuş Livaneli’nin sesini ilk kez… Stadyumdan gelen sesi tercih etmiş ders çalışmak yerine. FD, “küçük hareketlerle sahnede dev ambiyans yaratmanın benim için ilk öncüsüdür. Fikir babamdır. Cumhuriyet kadar güzel adamdır” diyerek Livaneli’ye saygısını sunmayı ihmal etmedi.

Kubat, bir Ülkü Tamer şiiri olan Memik Oğlan‘ı okurken akla konserdeki bütün şarkılar çoksesli mi icra edilmeliydi, bazıları tek bir sazla da yorumlanamaz mıydı sorularını düşürdü. Kardeş Türküler’in Sabahattin Ali’nin Leylim Ley’i, izleyicinin en çok eşlik ettiği yorumu oldu gecenin… İzleyici, Yaşar’ın son derece rahat, güvenli  Orhan Veli’nin Gün olur alır başımı giderim yorumuna da hayli sahip çıktı.

Göksel, Karlı Kayın Ormanı’nı son derece ilginç bir biçimde yorumlayacak adeta şarkıya mahrem bir dokunuş getirecekti. Nazım Hikmet‘in şiirinde sorduğu memleket mi yıldızlar mı sorusuna, kesinlikle Göksel’in yanıtı, nefes alışlarını kattığı, mahremiyet dolu söyleyişiyle, “Memleket” değil, “Yıldızlar”dı.Gecenin en ilginç röprodüksiyonlarından biriydi Göksel’inki… Ama acele etmemeliydik.

Yeni Türkü‘den Derya Köroğlu’nun Gözlerin’i seslendirmesinden sonra Funda Arar, iki Livaneli şarkısı Zor Yıllar ve Sevdalı’yı söyledi.

Ve sıra Sıla‘ya geldi. Sıla da tıpkı Göksel gibi konserin en unutulmaz kadın yorumcuların başında gelecekti Belalım yorumuyla… İşi zordu çünkü Belalım‘i iyi ve Sezen Aksu’dan bilirdik. Sıla ise korkusuzdu. Sezen Aksu ve Zülfü Livaneli ortak yapımı şarkıyı, ortak hafızada yer almadığı kadar vahşi ve efe’ce söyledi. Sadece kendisinin uygun bularak uyguladığı vurgularında yeni bir Belalım yaratabildi.

 

Özgürlük şarkısı yeni anlamlara yelken açıyor

Ama gecenin en büyük yorumcusu şüphesiz Kenan Doğulu’ydu. Doğulu, Livaneli’nin sevdiği bir başka sürrealist şair Paul Eluard’ın Özgürlük’üne yeni bir esin getirmekle kalmadı, şarkıyı yeniden üretti. Şarkıya getirdiği “havai” hava, bu şarkının ifade ettiği ve bir türlü kavuşamadığımız Özgürlük‘ün aslında bize hiç de uzak değilmiş, sanki yanıbaşımızdaymış gibi bir his yaydı. Bu ilüzyonu çok sevdik. Bir Coca Cola reklamı jingle’ı söylercesine hafif ve Batı’lı okuduğu Özgürlük şarkısı, onun sayesinde, bu gece yeni anlamlara yelken açtı. Belki Kenan Doğulu‘nun bir festivaline katılamamıştık ama bu Özgürlük’üne katılmamak elde değildi doğrusu.

Ve Sezen Aksu, beyaz puantiye eteğiyle sahneyi alıp Yağmur Atsız’ın Günlerimiz’ini söyleyip bitirdiğinde izleyici ona doyamamıştı.  Aksu, Livaneli için bu konserde yer alışını ‘hem canım arkadaşım için hem de bu ülkenin bir insanı olarak ona minnetimi, saygımı sunmak için’ diyerek açıkladı.

Konserin finalinde Livaneli sahneye çıkarak Çaba derneğine teşekkür etti. Bu ülkede başına bir iş gelirse eşine Çaba derneğini aramasını tembihlediğini de anlattı ve ironi yaparak ekledi: “Bu ülkede insanın başına ne gelebilir ki? Lastik patlar, rüzgar çıkar…” Livaneli hiçbir zaman bir yorumcu olmadığını Aşık Veysel, Neşet Ertaş gibi kendi bestelerini söylemek için şarkı söylediğini belirtti.

Köleler değil köle sahipleri intihar ediyordu 

Okuduğu bir kitaptan bahsederek Amerika’da vahşi kölelik döneminde köle sahiplerinin kölelere oranla daha çok intihar etmesinin nedeninin akşam sığınacakları bir limanları olmayışını, “zenci kölelerin” barakalarına döndüklerinde söyledikleri blues’larla o günlere dayandıklarını anlattı. Tıpkı onun da sivil ve askeri darbelere 50 yıldır bu türkülerle dayandığını belirterek genç kuşağın da öyle dayanacağını sözlerine ekledi.

Bu gece önemli olan bize kalırsa yorumdu. Livaneli’nin ortak hafızaya kazınmış şarkılarına yeni anlamlar katabilmekti. Bu şarkılardaki ortak ülküselliğin altını çizmek yerine sahnede bir birey olarak varolabilmekti. Ve sahnede bunu başarabilmişleri görmek, Livaneli’nin müzik üretiminin kalıcılığı açısından önemli olduğu kadar, karanlık sandığımız günlerimizin sonunun aydınlığa çıkacağına dair de birer umuttu. Çaba Derneği ve sanatçılar ve müzisyenleri bu ülkenin çabalamaya devam…

 

Daha fazla yazı yok
2024-04-27 14:16:20