A password will be e-mailed to you.

COVID-19 nasıl karnaval olur?

Sıtkı Kösemen, @Home #1, 2020Seydi Murat Koç, İsimsiz 1, 2020Onur Mansız, Verdurous, 2020Gülin Hayat Topdemir, Outsider, 2020Genco Gülan, Nanik, 2020

Akbank Sanat’ın bugün başlayan Contemporary Istanbul‘daki sergisi “Korona Günlükleri Karnavalı” ilk günden tartışma yarattı. Tam da Covid-19’un mutasyona uğradığı anda salgını bir karnaval gibi görmeye çalışmak mümkün mü ve doğru mu?

Küratörlüğünü Hasan Bülent Kahraman‘ın yaptığı; Suat Akdemir, Deniz Aktaş, Ansen, Sırma Doruk, Genco Gülan, Seydi Murat Koç, Sıtkı Kösemen, Sinan Logie, Onur Mansız, Seçkin Pirim, Gülin Hayat Topdemir ve Hande Varsat‘ın işlerinden oluşan “Korona Günlükleri Karnavalı“na ilk tepki sanatçı Ekin Saçlıoğlu‘ndan geldi. Sanatatak’ın ulaştığı Saçlıoğlu’nun sergiye dair tepkisini “En yakının ölmüş diyelim, biri de çıkmış diyor ki bu bir metafor anan baban ölmedi metafor o!” sözleriyle değerlendirdi.

“Biri de çıkmış diyor ki bu bir metafor, anan baban ölmedi”

Saçlıoğlu’nun açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Dünyada şimdilik Covid-19‘dan dolayı 1,5 milyondan fazla ölüm oldu. Ama hastalığın asla bir hastalık olmadığını ama metafor olduğunu biliyormuşuz. Hastalık metafor da olabilir elbet ama şimdi işin en sıcak zamanında en yakının ölmüş diyelim, biri de çıkmış diyor ki bu bir metafor, anan baban ölmedi, metafor o!

“Hadi bunu geçtik. “İnsan bilinci oranında direniyor. Arkasından gücümüz oranında direndik” diyor. Bilinci bilemem ama gücümüz oranında direnmek doğrudur. Kimi işsiz kaldı, kimi işsiz kalmamak için işe gitti hasta oldu, kimi öldü, kimi iyi beslendi, kimi beslemedi. Kimi hastanenin bir katını kapattı kimi yer bulamadı… Bu kısım sonsuz zaten. Herkesin bu dönemde bilincine rağmen gücünün nelere yettiği ile söyleyecek bir sözü vardır.

“Kimimiz sanatı evlerimizde, çekildiğimiz kıyı kentlerinde, gizli atölyelerimizde, hiç olmazsa içimizde bile üretemedik. Üretenler elbette oldu, olacak tabii, çalışan üreten arkadaşlara değil elbette sözüm, sergide yer alanlara da değil üzerlerine alınmasınlar, ama şimdi onlar ötekini zorunlu olarak gereksinen, sivil, çoğulcu, katılımcı, kuralları, sınırları aşan bir karnaval duygusuyla bir şenlikte bir araya geliyorlarmış(!)

“Birincisi şu peş peşe sıralanan “çoğulcu”, “katılımcı” kelimelerine söyleyecek söz bulamıyorum. İkincisi de ne karnavalı ne şenliği? Her şey bitti de biz mi bilmiyoruz yahu? El insaf ya! Bir şey daha yazasım geliyor son söze istinaden ama direnememiş delirmiş derler. Zaten bunu yazdım diye bile diyecek vardır ya neyse…”

“Hastalığın asla bir hastalık olmadığını, metafor olduğunu biliyoruz”

Akbank Sanat‘ın tartışmaya neden olan sergiye dair sunuşu ise aşağıda:

“Hastalığın asla bir hastalık olmadığını, metafor olduğunu biliyoruz. Pandemiler, epidemiler de öyle. Orta çağdan beri devam eden en önemli toplumsal gerçeklerden biri bu: salgın hastalıklar.

“Modernleşme biraz da salgın hastalıkların sonunda ortaya çıktı. Modernliğin bu konuda aldığı önlemlerin hayatımız üstünde olumlu yanları da var olumsuz boyutları da. Hastanelerin, koruma önlemlerinin, kaçınma yöntemlerinin hayatımıza kısıtlamalar, onları uygulamanın da sıkı düzenler getirdiği bir gerçek.

“Geride bıraktığımız 20. yüzyıl dahi büyük salgınlara tanıklık etti. 21. yüzyılda tıp bilimlerinin bunca ilerlediği bir çağda bir salgın hastalığı itiraf edelim ki beklemiyorduk. Ama geldi ve çok sert bir şekilde hayatımızı ikiye böldü. Bazı toplumlarda 10 aydan fazla süredir, bizde ise 7 aydır bambaşka bir dünyanın içinde yaşıyoruz.

“Dahası var: koruma yöntemleri devleti soyut bir varlık olmaktan çıkardı. Devlet bir kere daha tüm hegemonyasıyla yaşantımızı denetlemeye başladı. İnsan ilişkileri koptu. Toplum pandemiye bağlı olarak yeni sorunlar yaşıyor ve eski sorunların büsbütün ağırlaşmasını gözlemliyor.

“Ama bir de direniş var. İnsan direnen bir varlık. Direnmek bir bilinç gerçeği. İnsan bilinci oranında direniyor. Biz de korona günlerinde gücümüz ölçüsünde direndik.

“Baştan beri biliyoruz ki, sanat bir direnme aracı ve yöntemidir. İnsanlık binlerce yıldır sanat üreterek direniyor. Bu defa da öyle oldu. Hepimiz kapanmış, hatta kendimize de kapalı hayatımızda sanat üreterek direndik. Direnerek var oluşumuzu doğruladık.

“Sanatı evlerimizde, çekildiğimiz kıyı kentlerinde, gizli atölyelerimizde, hiç olmazsa içimizde ürettik. Şimdi onları ötekini zorunlu olarak gereksinen, sivil, çoğulcu, katılımcı, kuralları, sınırları aşan bir karnaval duygusuyla bir şenlikte bir araya getiriyoruz.

“Neşenin, sevincin en güçlü direnme aracı olduğunu bilerek.

“Sanat daima Diyonizos’un çocuğudur!..”

 

İLGİLİ HABERLER

15. Contemporary Istanbul çevrim içi başlıyor

Refik Anadol Sanatatak’a Açıkladı: “Herkese saygıyı prensip edindim”

Daha fazla yazı yok
2024-04-27 02:14:01