A password will be e-mailed to you.

Berkay Ateş’e 25. Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü getiren Hakikat Elbet Bir Gün oyunu, Serkan Salihoğlu rejisiyle, D22’nin iddialı projelerinden biri olarak tiyatro seyircisiyle buluşuyor.

Bir çağrışımlar oyunu olarak niteleyebileceğimiz Hakikat Elbet Bir Gün’de, “uzak” bir ülkenin çocuklarının kuşaklar boyunca çektikleri, 5 çocuğun oyunlarıyla anlatılıyor. Seyrederken, kendinizi bazen “Gezi”yi düşünürken buluyorsunuz, bazen 60’ların idealizmine savruluyorsunuz, yıkılan evlere ve hayatlara yas tutarken, “yağ satarım, bal satarım” la istemsiz gülümsüyor, köklerinden koparılan ağaçlara yardıma koşarken, Ali İsmail Korkmaz’ın annesini görür gibi oluyorsunuz.

Ayçiçeklerini öldüremezsiniz

Distopik “uzak” bir ülkeyi anlattığını iddia eden oyun, belleğin derinlerinde yorgun yatan, varlığı unutulmaya, etkisi görmezden gelinmeye alışılmış, çok tanıdık bir dünyadan bahsediyor olabilir mi? Dolaylı olarak anlatılan bizim hikâyemiz mi yoksa? Bilinmeyen, meçhul ya da malumda aranan o “uzak” ülke, yanı başımızda duruyor olmasın?

Her sahnesi hüzünlü bir şiirin kıtaları gibi yazılmış olan oyunda, bir gece vakti “kargalar” tarafından yaralanan “sarı” çocuğun cebinden çıkan ve üç tekerlekli bisikletle gelen postacının “İşte karnındaki sırdaşın, alınmış dayaklarla içeri” sözleriyle acılı bir anneye verdiği son mektubunu okuyoruz soluksuz.
Deli dediğin gerçeği çalınandır, gerçeği çalan sizsiniz, Katilsiniz!

“Ağaçlara tutunarak ilerleyebiliyordum ve saat 03:14 olmuştu. Mukadder öğretmenin sözlerini, söğüdün gölgesini, şairin dizelerini, kargaları, damlaları, yorgun mahalleliyi, bir aşkın son dizelerini, her şeyi ve herkesi, ardımda koskoca bir gölge gibi bırakarak yürüyordum kara bir ormanın içinde.” yazmıştır çocuk mektubunun sonlarında. Tam da o anda Sezen Aksu’nun “Hani herkes arkadaş, hani oyunlar sürerken…eskidendi…çok eskiden…” diyen şarkısını beklerken, başka bir an, başka bir şarkısıyla karşılaşıp; “Kız seni yerler, yerler…” şaşırıp gülümsüyoruz.

Bu, bizim distopyamız

Berkay Ateş’in kalemi, Türkiye tiyatrolarında hevesle sahnelenen dünya yazarlarıyla yarışacak kadar kuvvetli, üstelik anlattıkları bize ait. Şiirinin kıtaları birbiriyle yarışan Berkay Ateş’in oyuncu olarak “Balıkçı” sahnesinde anlattığı “Prenses Balığı” hikâyesi ve sorgu altında aranan oğlunu unutmuş görünen baba, oyunun en can alıcı yerleri dersek, Gizem Erdem’in canlandırdığı köpek ve Seda Türkmen’in çerçevedeki sevgili sahnelerine haksızlık etmiş oluruz.

Oyunun başında sahneye bırakılan objeler ve oyuncuların hep beraber söyledikleri anlamsız sözcüklerle sınanan seyirci, hikâye katman katman açıldıkça her şeyin bir yap-boz parçası gibi yerli yerine oturduğuna şahit oluyor. Hakikat Elbet Bir Gün, güçlü hayvan imgeleri, zengin metafor kullanımı ile şairane bir anlatım sunarken, balonlar, konfetiler ve maskelerle hayal dünyamızı doğrudan hedef alıyor.

Cem Yılmazer’in dekor ve ışık tasarımı, İlayda Çeşmecioğlu’nun maske uygulaması, Gizem Erdem, Seda Türkmen, Emir Çubukçu, Can Kulan ve Berkay Ateş’in kusursuz oyunculukları, Serkan Salihoğlu’nun rejisiyle, hepimizin cebinden çıkması muhtemel o son mektubu, soluksuz okumamızı sağlıyor.

Sezonun son temsillerini kaçırmamak için; bugün Zorlu PSM veya 22 Mayıs Baba Sahne’den biletlerinizi alabilirsiniz.

 

İLGİLİ HABERLER

E-MAIL İLE BAŞLAYAN BİR AYRILIK HİKÂYESİ!

MOSKOVALI HAMLET: Ivanov

Daha fazla yazı yok
2024-05-02 14:36:06