A password will be e-mailed to you.

Rüçhan Şahinoğlu, 5 Haziran’a kadar Ankara Galeri Siyah Beyaz’da sergileyeceği “Dışarda” sergisiyle önceki dönem çalışmalarında kendine yolladığı kartpostal çalışmalarının evrilmiş bir adımı olarak; modernleşmenin uzantısı; standartlaşma sürecinin getirisi olan; şehrin tekdüzeliğine, metalik görünümlerine, yalnızlığına ve kimliksiz yapılarına yer vermekte.

 

Önceki dönem kartpostal çalışmalarıyla karşımıza çıkan Rüçhan Şahinoğlu, sanatının kişinin yalnızlığını dindirici özelliğine dikkat çekerken, bir diğer yandan, ironik olarak yalnızlığını kendi kendine kart atarak perçinlemiştir. Hüsamettin Koçan, Özşahin’in posta sanatı çalışmalarını “Bu yöneliş yapıtların iki boyutlu kurgusundan bir kentsel öyküye sıçramasına, yalnızlıkların damgalanıp pullanmasına, posta trafiği içinde bir sürece katılmasına neden olur.”  diyerek yalnızlık kavramına dikkat çekmektedir.

Gönderen ve alıcının aynı kişi olarak kurgulandığı bu süreçte, postalama eylemi eserin anlamını pekiştiren öğedir ve yabancılaşmayı, iletişimsizliği, metropol yalnızlığını, resmen izleyicinin yüzüne vurmaktadır.  Kartpostalların fiziksel olarak oluşturduğu  nostaljik ve romantik atmosferin ardından, son dönem çalışmalarında yeniden şehri ele alarak; kentin ışıkları etrafında dolaşarak, yapay ışığa yakınlaşıp onları ışıksız bir çizgiye dönüştürmektedir.

Kıvrımlar duygusaldır

Gökyüzünün sonsuz boşluğunda zaman ve mekânın belirsiz görünümü sergiye adını veren “Dışarıda” olanın ışığını kapatmaktadır.  Bu şekilde ortaya çıkan ışık, önceki dönem yapmış olduğu çalışmalarına gönderme yapar nitelikte olan kartpostal çerçeveleriyle sınırlandırılmıştır. Işık konusunu ele alan sanatçı yansıma yapmayan, tüm tuvali aynı nitelikte tutan düz bir aydınlıktır. Kimliksiz binalar, yersiz aidiyetsiz kent görünümlerinin arasından sıyrılan kendi halindeki sokak ışıklarını ikonografik bir unsur haline getirerek, tellere ve direklere çizgisel nitelikler kazandırarak “Dışarıda”kini gösterir. Sanatçı, tuvalinde yer vermiş olduğu bina ve sokak detaylarını yatay ve dikeylikler ekseninde geliştirerek; Modrian’ın      “kıvrımlar duygusaldır” sözünü desteklercesine bizlere soğuk yüzeysel görünümleri aktarmakta ve izleyicilere kentin metaforik alt anlamlarını tanıtmaktadır.

Kentin başka manzaraları

Şahinoğlu’nun beyaz, tek renk ve açık tonlarla ifade edilen binaları ve kentsel kütleleri, ilk olarak Le Corbusier ile karşımıza çıkan mimari biçeminin en temel ayrıcı özelliği olan pürüzsüz beyaz yüzeyler ve bu yüzeylerin içine pervasız şekilde yerleştirilmiş metal pencereleri akla getirmekte. Bu mükemmellik ve geometrik düzen, sıradan yaşam tecrübeleri içinde farklı bilgilere ve yorumlanabilme potansiyeline sahip nesneler, çoğu zaman bilgi içerikli olmakta ve günlük yaşam deneyimlerini içermektedir. Fakat aynı nesneler, sanatçı için: sanatçı özne-nesne-izleyici özne birlikteliğinde sıradan olandan koparak, düşünce ve ardındaki bilinç derinliklerine inerek, tekrar ve taklidin önüne geçer ve sanatçıdan doğan yeni ve özgür bir yorumla yeni bir düzeni temsil eden metaforlara dönüşür. Bu metaforlarsa bizlere kentin başka manzaralarını sunmaktadır. Umberto Eco, metaforu düşüncenin biçimle açıklanması olarak görür. Böylece biçimin bir düşünceye karşılık gelmesiyle sanatçı tarafından seçilen nesneler, göstergebilimsel bir çözümle ele alındığında, sanat eserini salt bir estetik nesne olmaktan çıkarıp, zihinsel bir sürecin biçimine dönüştürür.

Sanatçı kentli bireyin hikayelerine metafor olarak seçtiği sokak ışıkları ve elektrik direkleri de ait oldukları yerde değildir. Kentin tüm çokluğundan arındırılarak yeniden kurgulanan bu elektrik yüklü metal nesneler taşıdıkları gerilimi orada bırakarak tuvalde yer alırlar.

“Dışarda”, resim estetik değerleri önüne geçilerek artık nesnelerin görülmeyen; görülemeyen anlamları izleyiciye göstermekte, dönüşen ve değişen kentte çoğalan yalnızlığı, fotoğrafik görünümü temel alarak, çizgi ve renklerin durağan ritmiyle tuvalde “an” kılar.

Daha fazla yazı yok
2024-04-30 01:02:35