Uluslararası sol, neoliberalizme karşı direnmenin acı gerçeğiyle yüzleşmek yerine kendi imajını yarattı. Uluslararası solun postmodernizme inanmaya ihtiyacı yoktu çünkü o postmodernizmin ta kendisiydi...
David Bowie, resim yaptığı kadar topluyordu da... Çağdaş sanat takipçisi olduğu kadar Rönesans resmi meraklısıydı. Angst'ını gidermenin ve kimi zaman arttırmanın bir yolu olarak görüyordu bazen bir Tintoretto bazen bir Auerbach'ın karşısına geçip vakit geçirmeyi... 1998 tarihli Michael Kimmelman, David Bowie görüşmesini tekrar tekrar okuyalım o halde.
Sansür vakaları ne yazık ki yıl boyunca artan bir sıklıkla tekrar etti. Böyle bir listeye sığmayacak kadar sansürden sadece 10 tanesini durumun vahametini özetlemek için yan yana getirdik.
Bir önceki yüzyıl başını andıran şiddetinden sarsıldığımız 21. yüzyılın ilk on beş yılının şu son günlerinde geçtiğimiz yılın en iyilerini hatırlamak ve hatırlatmak iyi bir fikir olabilir.
Ara Güler’in geçen hafta sonu Erdoğan’ı fotoğraflaması çokça konuşuldu, tepki çekti. Bir söyleşi vererek durumu yorumladı, “Onu çekmeyip sizin gibi serserileri mi çekeceğim!” dedi... Usta fotoğrafçının Erdoğan fotoğrafının anlamı ne? Ecevit, Evren, Özal fotoğraflarıyla karşılaştırılabilir mi? Nasıl bir fotoğrafçıdır? Neden bu kadar tepki gördü? Ara Güler’in seçimi…
...dünyevi başarıları ve mutlu iş birliklerini hedeflerken mutlaka bunların içsel besleyici köklerini de göz önüne almanız ve bu doğrultuda iç dünyanızı da besleyebilmeniz gerekiyor. Bu yeniayın dolunayı 25 Aralık’ta Yengeç Burcu’nda gerçekleşecek. Bu tarihin yakınlarında gelişen olaylar ve sonuçlar zaten size hangi duygusal ihtiyaçlılık içinde olacağınızı gösterecektir...
Çınar Eslek'in son sergisinin adı "kontrolden çıkmış hayat" değil, sadece "hayat" olmalıymış diyor sanatatak yazarı Ahmet Ergenç ve nedenini bu yazıda açıklıyor.
“Bizzat Hallediniz” tarihin en eski halklarından birinin binlerce yıldır yaşadığı, ekip biçtiği, âşık olduğu, nefes aldığı, şarkı söylediği, taşını yonttuğu, bayram ettiği topraklardan nasıl koparıldığını anlatma gayretinde olan bir sergi.
Son dönem Türkiye sinemasında ilk filmi Tepenin Ardında ile heyecan uyandıran ve dikkatleri üzerine çeken Emin Alper’in ikinci filmi Abluka vizyona çıktı. Abluka merakla beklenen filmlerden biriydi; galasını yaptığı Venedik Film Festivali’nde ana yarışma bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü kazandı ve eleştirmenler filmden övgüyle bahsetti. Ülkemizde Adana Altın Koza Film Festivali’nde de en iyi film başta olmak üzere beş ödüle layık görüldü. Abluka; yoğun bir politik şiddet ortamında yıllar sonra bir araya gelen kardeşlerin, Ahmet ve hapisten şartlı tahliye edilen Kadir’in hikâyesine odaklanıyor. Paranoya ve komplo teorilerinin öne çıktığı film gerçekle hayal arasında ince bir çizgide ilerlediğinden filmi izlerken seyirciye çok iş düşüyor. Filmin başrollerinde Mehmet Özgür ve Berkay Ateş yer alıyor; onlara Tülin Özen, Müfit Kayacan ve Ozan Akbaba eşlik ediyor. Abluka'nın mimarı Emin Alper'e filmin anatomisini sorduk.