A password will be e-mailed to you.

için arama sonuçları

Film

Takip edilmesi gereken 10 yönetmen

Geçtiğimiz sezon, ilk filmlerini çeken pek çok yeni ismi sinemaya kazandırdığı gibi uzun zamandır çıkış yakalamak üzere olan genç kuşak yönetmenlerin de nihayet parladığı bir sezondu. İşte size bu yönetmenlerden 10 tanesi. Bu isimler kesinlikle takip edilmeli!

article placeholder

Ankara’da polisten bankamatikte dayak

Sanatatak okuru Nur Binerbay, Ankara'da yaşadıklarını aktardı. Binerbay, binlerce genç insanın "Her Yer Taksim, Her Yer Direniş" sloganıyla Güven parkında, Kızılay'da, Tunalı'da nasıl direndiğini anlatıyor:

"İlk gün Kuğulu parktaydık. Çok güzel barış içinde bir atmosfer vardı. Şarkılar, türküler söylüyorduk. Çöp konteynerlerini ters çevirerek ve onlara vurarak yapılan müzik şahaneydi. Çok mutluyduk. Tunalı'ya doğru yola çıktık. Kızılay'dan kötü haberler geliyordu. Tunus caddesinde biber gazı başladı. Yoldan geri döndük... Ertesi gün bu kez Güven parkına gitmek üzere üst geçitten inerken büyük arbede yaşandı. Polisler geçidin çıkışına barikat kurmuş köprüdekilerin panikleyip sıkımasını sağlıyordu. Hep böyle yapıyorlardı. Nereye gitmek istediğimizi  biliyor bizi sokak aralarında biber gazı silahlarıyla karşılıyorlardı. Sakarya caddesinden bombadan kaçan bir grup bankamatiklerin içine sığındı. Polis onları takip etti. Bankamatiğin camını kırdı. Bu cam kırıkları içerideki iki kızın yüzünü çizdi. Polis bununla yetinmedi. Onları dövmeye başladı. Hastanelik etti. Şikayet edin dedim ama korkuyorlar. Bu kadar hain bir polis filmlerde bile görmedim."

“Kayıp Umutlar”

Can Dostum ile 16 yıl önce başlayan ve Gerry ile devam eden Matt Damon-Gus Van Sant işbirliği sürüyor. İkilinin yeni filmi Kayıp Umutlar [Promised Land], nisan ayında düzenlenen 32. İstanbul Film Festivali’nin ardından vizyona da konuk oluyor!

Politik olarak sanat yapmak

Ünlü sanatçı Thomas Hirschorn'un politik sanat yapmak üzerine 2008 yılında kaleme aldığı metni, içinden geçtiğimiz şu günlerde sanatın siyasetle ilişkisi açısından değerli, yol gösterici olmakla birlikte tartışmaya açık.

article placeholder

İKSV’den yeni bir açıklama

İKSV'nin Kamusal Simya oturumlarında yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamayı yayınlıyoruz:

"13. İstanbul Bienali kapsamında düzenlenen Kamusal Simya açık oturumlarının ilk gün, Taksim’deki The Marmara otelinde, Vermeir & Heiremans sanatçı ikilisinin sunum ve performansı ile başlayan 13. İstanbul Bienali “Kamusal Sermaye” konulu etkinliği, bir grup protestocunun pankart açması ve yere yatıp bu pankartlarla üstlerini örtmesiyle belirli aralıklarla bölündü. Program ve performansın devam edebilmesi için protestocular bienalin prodüksiyon ekibi tarafından salonun dışına çıkarıldı. Bir saatten fazla süren performans boyunca izleyiciler arasında bulunan Niyazi Selçuk da özellikle Fulya Erdemci’yi ve yanında oturan eş küratörü, İstanbul Bienali Direktörü ve bir konuklarını kesintisiz olarak kamera ile filme aldı. Fulya Erdemci performansın sonunda Niyazi Selçuk’tan kişisel görüntü kayıtlarını izni olmadan kullanmamasını istedi. Bunu bir tehdit olarak algıladığını belirten Niyazi Selçuk bu görüntüleri istediği şekilde kullanabileceğini söyledi. Kişisel haklarının ihlal edildiğini belirten Fulya Erdemci ve konuğu bu görüntülerin izinsiz kullanılmaması için şikayette bulunacaklarını ifade ettiklerinde, Niyazi Selçuk kendisinin de dava açmak istediğini söyledi. Her iki tarafın da birbirinden şikayetçi olması nedeniyle, hukuki işlem başlatıldı. Performansı kesintiye uğratmalarına rağmen protestocular hakkında herhangi bir şikayette bulunulmadı. Bu bize neler düşündürdü? Sanat ve sermaye ilişkisini sorgulayan bu sanat performansına müdahale eden protestocuların eylemleri tartışmaya açılabilir, vandalizme varmadığı ve şiddet içermediği sürece sanat ve aktivizm ilişkisi içerisinde değerlendirilebilir. Ama Niyazi Selçuk’un ısrarlı ve kesintisiz bir biçimde Fulya Erdemci ve yanında oturanları bir saati aşkın bir süre boyunca filme alması protesto ya da aktivizm olarak görülebilir mi? Bu bir protesto biçimi olarak kabul edildiğinde bu protestonun amacı nedir? Psikolojik baskı, taciz ve kişisel hakların ihlaliyle politik bir mesele gündeme getirilebilir mi? Protesto bir araç olmaktan çok kendi başına bir amaç haline geldiğinde neyi hedeflemektedir? Aktivizm, vandalizm ve oportünizm arasındaki sınırları siyasi düşünce ve hareket nasıl tanımlayabilir, böyle bir eyleme nasıl yanıt verebilir? Bienal ve Kamusal Program, tüm farklı seslere, hatta birbiriyle çatışan düşüncelere açık, insanların korkmadan ve birbirlerini engellemeden konuşabildiği gerçek bir kamusal alan düşüncesini açmayı amaçlamaktadır. Bu tür platformların gerçekleşmesine izin vermemek ifade özgürlüğünü engelleyen yöntemleri tekrar etmekten ibarettir. Konuşma, dinleme ve birbirini anlamaya yönelik bu yöntemin, sosyal, politik ve sanatsal değişime imkan tanıyacak yegane yol olduğunu düşünüyoruz."

2025-05-12 03:02:14