A password will be e-mailed to you.

Adrian Villar Rojas

Şebnem İşigüzel’den yanıtı zor soru: Özgürlük Uğruna Ne Yapabilirsin?

Şebnem İşigüzel'in son romanı Gözyaşı Konağı'nın iki esin kaynağınden biri Büyükada'dan gitmesini hiç istemediğimiz Adrian Villar Rojas'ın Annelerin En Güzeli yerleştirmesi diğeri Sophia Coppola'nın Marie Antoinette'i... Kadınların birbirlerinin kurdu ve kuşu olduğu bu romanda tarih de adeta kahramanlardan biri. 19. yüzyıl sonu bu Ada hikayesinin, en güçlü tarafı şiddette sınır tanımamasıyken ilginçtir zaafı aşka sınırlar koymasında. Şebnem İşigüzel ile son romanını konuştuk:

"Zaten roman fikri ilk öyle bir görüntüyle geldi. Fowles da roman fikirlerinin hep bir anlık görüntülerle geldiğini anlatır. Hoca Ali Rıza’nın mehtabı seyreden dervişler tablosu filan hep zihnimin bir köşesinde ışıldamıştır. Abdullah Biraderler’in o dönem çektiği portreler. Sonra Bienal’deki Rojas’ın işi, Tüm Annelerin En Güzeli. Çağdaş sanatla bağımı hep canlı tuttum zaten. Takip ettim, izledim, katıldım. Yeri geldiğinde ilhamımı oradan alıyorum çünkü. Hakikaten çağdaş sanat, ruhumun derinliklerinde bir şeyleri uyandırıyor."

Annelerin En Güzeli’ne veda etmek zor olacak

14. İstanbul Bienali'nin en çok tüketilen, dikkat çeken ve eser önünde poz verdiren işi hiç şüphesiz Büyükada Troçki evinin önünde yer alan Adrian Villar Rojas'a ait Annelerin En Güzeli isimli heykel yerleştirmesiydi.

Bienal bitti. Peki Annelerin Güzeli'ne ne olacak?

Büyükada sakinleri ve severleri her ne kadar yerleştirmenin burada ebediyen kalacağına dair bir kanı geliştirseler de Rojas'ın heykellerinin Dubaili bir koleksiyonerin satın aldığı söylentiler arasında. Bienalin en pahalı prodüksiyonunun çok yakında Dubai'ye giderek Basra Körfezi sularında yerini almaya hazırlandığını sanatçının galericisi teyit etmedi.

Büyükadasever ve ada sakinlerinden mimarlık tarihçisi aktivist Korhan Gümüş ise bu gidişi ve adalıların bienal işleriyle ilgili beklentileri üzerine şöyle konuştu:

"Kafamı kurcalayan şey şu: Adrian Rojas Villar'ın yerleştirmesi (heykelleri) söküldüğünde Büyükada çok şey kaybedecek. Tıpkı Kızkulesi'nin bir gün yok olması gibi. Oysa bu yerleştirme, uzun bir yolculuktan sonra Büyakada'ya varış, sonra uzun bir yürüyüş ve dar bir patikadan geçilip varıldığı bir güzergahın tam bitiş noktasında, bizi karşılayan 29 hayvanla bir bütün. Bunlar olmadan, yerleştirme de anlamını kaybediyor. Yerleştirme olmadan yolculuk da, Büyükada da anlamını... Belki onu satın alacak kişi, akıllı olsaydı, yeriyle birlikte almalıydı? Rizzo Köşkü Ed Atkins'in yerleştirmesi olmadan çok hüzünlü. İkinci defa terk ediliyor. Acaba Büyükada'ya bu dokunuş kalıcı olamaz mıydı? Geçiciliği tanımlanmış bir etkinliğin ne anlama geldiğini biliyorum. Ama bu dokunuştan sonra, geri dönmek, terk edilmek niye? Ada neden bu hüzünü yaşıyor? İyi şeyler yaşamaya devam edemez mi?"

2024-05-12 09:19:31