A password will be e-mailed to you.

Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’ın ikinci ortak projesi olan “Seni endişelendiren ne?” adlı video işinde, bedensel enerji ve denge danışmanı Zeynep Sevil Güven, Mareşal Tito’nun nükleer sığınağının mimari planından yola çıkarak mekânın holografik enerji taramasını gerçekleştiriyor.

Josip Broz Tito, Hırvat bir baba ile Sloven bir annenin yedinci çocuğu olarak, bugünkü Hırvatistan-Slovenya sınırının hemen üzerinde yer alan Kumrovec köyünde dünyaya gelmişti (1892). Elli bir yaşındayken Yugoslavya’nın ilk ve tek mareşali olan Tito, 1980 yılında yaşamını yitirene dek, sınırları içinde yirmiyi aşkın etnik grubu barındıran Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ne yirmi yedi yıl boyunca başkanlık etmişti.

Mareşal Tito, ölümünün ardından baş gösteren siyasal çalkantılara göğüs geremeyecek ülkesinin, 1990’ların başında yaşanan şiddetli çatışmaların ardından yedi ayrı devlete bölünebileceğini öngörmüş müydü bilinmez; ancak olası bir nükleer saldırıdan fazlasıyla endişelenmiş olmalı ki nükleer bir sığınak inşa edilmesini emretmişti.

Bir nükleer saldırı durumunda, Mareşal Tito’yla birlikte eşi Jovanka Tito ve üç yüz elli üst düzey devlet görevlisine daha barınak olması tasarlanan D-0 ARK [Atomska Ratna Komanda/Atomik Savaş Komutası] adındaki sığınağın inşasına –Tito’nun da devlet başkanı olduğu–1953 yılında başlanmıştı. Bugünkü Bosna-Hersek Devleti’nin başkenti olan Saraybosna’ya 40 kilometre uzaklıktaki Konjic kasabası yakınlarındaki bir yerin 280 metre altında, 6500 metrekarelik bir alana yayılmış olan U şeklindeki tesisin tamamlanması yirmi altı yıl sürecek ve 4,6 milyon dolara mal olacaktı.[1]

Kod adı İstanbul olan ve yıllar sonra Tito’nun Nükleer Sığınağı olarak bilinecek D-0 ARK, Bosna-Hersek’in 1992 yılında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından başlayan ve 1995’e kadar sürecek savaş sırasında keşfedilmişti. O zamandan beri kullanılmayan ve idaresi Bosna-Hersek Savunma Bakanlığı’nda olan sığınağın kaderiyse Edo Hozić adındaki Boşnak bir sanatçının girişimiyle değişecekti.

Sığınağın hem bir askeri tarih hem de bir çağdaş sanat müzesi olarak değerlendirilebileceği yönünde yetkilileri ikna etmeyi başaran Edo Hozić ile Sandra Miljević Hozić, yöneticiliklerini üstlendikleri uluslararası bir bienal olan Project Biennial D-0 ARK Underground’un ilk edisyonunu, 2011 yılında Tito’nun Nükleer Sığınağı’nda yaşama geçirdi. Küratörlüğünü Branislav Dimitrijević ve Petar Ćuković’in birlikte üstlendikleri bienal, 1. Zaman Makinesi Çağdaş Sanat Bienali adı altında, “No Network!” [“Ağ Yok!”] temasıyla gerçekleştirildi.[2]

Bienalin ikinci edisyonu ise Başak Şenova ve Branco Franceschi’nin eş-küratörlüğünde 2013 yılında gerçekleştirildi. Zaman Küpü [Time Cube] ve Şato [The Castle] temaları kapsamında, 19 ülkeden 35 sanat projesinin sergilendiği bienaldeki işlerden biri de, bugünlerde Rodeo’nun konuk ettiği,  Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’ın ortak işleri olan Seni endişelendiren ne? adlı, 35 dakikalık tek kanallı videoydu.[3]

19 Nisan’a kadar Rodeo’da görülebilecek bu video işinde, bedensel enerji ve denge danışmanı olan Zeynep Sevil Güven, Tito’nun nükleer sığınağının mimari planından yola çıkarak, mekânın holografik enerji taramasını gerçekleştirirken görülüyor. Psikolog Jean Adrienne tarafından geliştirilmiş bir yaşam enerjisi arındırma yöntemi olan InnerSpeak* protokolüne ek olarak kendine ait ZSG protokolünü de kullanan Güven, sığınağa ait plan üzerinden, mekânın geçmişine ve bugününe ait enerjilerin titreşimsel kayıtlarını okuyarak mekânda mevcut olan enerji tıkanıkları ve dengesizliklerine çözüm önerileri getiriyor.**

İzleyici –ilk bakışta öyle görünmese de– belirli bir senaryonun izlenmediği ve kurgudan olabildiğince kaçınıldığı videoda[4], enerji dengeleme eğitmeni Zeynep Sevil Güven’in deneyimlediği sürecin doğrudan belgelenmiş olduğu bir kayda tanıklık ediyor.   

Seni endişelendiren ne? adlı video işiyle (2013) gözler önüne serilen sağaltım sürecinin bir benzeri de 2010 yılında ARTER’de gerçekleştirilen ve “merkezinde sanatın bulunduğu geniş bir çerçevede kurum ve kurumsallaşma kavramları etrafında kurgulanan”[5] İkinci Sergi’de yer alan Evrensel Çöplüğe Gönderiyoruz… adlı video işiyle kayıt altına alınmıştı. Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’ın ortaklaşa gerçekleştirdikleri ilk çalışma olan bu projede, bedensel enerji ve denge danışmanı Zeynep Sevil Güven, Alman fizikçi Ernst Lecher tarafından yerküredeki gerilimleri ölçmek için geliştirilen ve Dr. René Naccachian tarafından ACMOS*** yöntemi için güncellenen ACMOS Lecher Anteni yardımıyla bu kez ARTER’deki enerji tıkanıklıklarını tespit etmeye ve onları dengelemeye çalışmıştı.

ACMOS Lecher Anteni’ni, ARTER’in ofislerinde ve sergileme alanlarında dolaştıran Güven, kurumun geçmişindeki çeşitli sorunlardan ya da bugünündeki bazı sıkıntılardan kaynaklanan enerji dengesizlikleri ve tıkanıklarını yine InnerSpeak ve ZSG protokolleriyle aşarak mekânı rahatlatma yolları arıyordu. 36 dakikalık tek kanallı bir videoyla belgelenen bu süreç üzerinden, sanat kurumunun ayrıksı, dahası alışılmadık bir çözümlemesi ortaya konulmuştu.[6]

Bir sanat kurumunun, ilerleyen yıllarda konuk edeceği diğer sergilerle pekiştireceği karakterinin ilk kez ortaya konulduğu ve kavramsal arka planı “kurumsal eleştiriden” beslenen bir sergide, sanat kurumuna sanat-dışı bir yöntemle yaklaşan Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’ın, ancak böylesi bir yaklaşımla görünür kılınabilecek bir çözümlemeyi belgelemiş olduklarının altını çizmek gerek. Burada söz konusu olan, bir sanat kurumuna yönelik çözümlemeyi, o kurumun mimari yapısından, dahası o mimari yapının enerji alanları üzerinden yapmak.

Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’ın bu süreçteki rolleri, daha önce hiçbir sanat mekânına yönelik böylesi bir enerji taramasında bulunmamış Zeynep Sevil Güven’in hem ARTER hem de D-0 ARK için bu süreci gerçekleştirmesine önayak olmak, söz konusu süreçlere ilk elden tanıklık etmek ve onları belgelemekten oluşuyor.

Her iki videoda da belgelenen sürecin “kurumsal eleştiriden” ziyade, “alternatif” bir kurumsal çözümleme olduğunu söylemek olanaklı. Mekânın kendisinden ya da mimari planından hareketle girişilen bu çözümlemede sorulan sorularsa, eleştiri ile çözümleme arasındaki ayrımı belirsizleştirici nitelikte. Söz konusu soruların yanıtlarını da yine mekanın kendisinin verdiği iddia ediliyor. Dahası, bu yanıtların ışığında yapılan yorumlar ve protokoller aracılığıyla mekânda mevcut olduğu tespit edilen sıkıntılara, tıkanıklıklara ve dengesizliklere yine o protokoller kapsamında çözüm üretiliyor.

Zeynep Sevil Güven’in mekânın titreşimsel kayıtlarını okuduğu, Yasemin Özcan’ın 2007’de, Banu Cennetoğlu’nun ise 2009’da deneyimlediği ACMOS yöntemine ve bu yöntemin ardındaki kuramsal arka plana yabancı izleyiciler için böylesi bir süreç, gerçekten çok kurguya yakın olmalı. Bir mekânda olmadan da o mekânın enerjisini taranabilmesi, sorulan sorulara verilen yanıtları gösteren anten ya da parmak hareketlerinin ne ölçüde kendiliğinden ne ölçüde kasıtlı olduğu, mevcut sorunların belirlenmesinin ardından bu sorunlara yönelik çözüm önerilerin ne kadar etkili olabileceği, benim de içinde bulunduğum izleyici grubu için karanlıkta kalan alanlar. Böylesi alanların varlığı da kişiye –ister istemez– “Bu süreç, bir senaryonun izlendiği ve enerji dengeleme eğitmeni Zeynep Sevil Güven’in rol aldığı bir kurgu mu?” sorusunu sorduruyor.

Sanatçıların bu soruya yanıtı, videoyla belgelenen sürecin her hangi bir senaryoyu izlemediği ve söz konusu sürecin izleyiciye aktarılması sırasında kurgudan (montaj) olabildiğince kaçınıldığı yönünde.[7] Diğer bir ifadeyle izleyiciler, Güven’in bizzat deneyimlediği bir sürece tanıklık ediyorlar.

Zeynep Sevil Güven ise Seni endişelendiren ne? adlı videonun sonlarına doğru, söz konusu sürecin deneyimlenmesinin her zaman bu kadar pürüzsüz olmayabileceğini ve son kararı verenin yine mekan olduğunu vurguluyor:

“Mekân izin vermezse, benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Zannetmeyin ki cinler konuşuyor, mekânın titreşimi konuşuyor. Yapılabilecek bir şey yok yani sen ona ne yaparsan yap, o izin vermediği sürece… Bir de seni çarpar atar yani!”[8] 

Kurgu ve gerçek arasında izleyiciyi ikircikli bir durumda bırakan ve alternatif bir mekan çözümlemesi öneren Seni endişelendiren ne?, 19 Nisan’a kadar Rodeo’da izlenebilir.   

 ykemaliz@gmail.com

 

[1] Bakınız Güncellenmiş Destekçi, “Tito’nun Atom Sığınağı Tesis D-0”

[2] http://2011.bijenale.ba/

[3] http://www.bijenale.ba/

* InnerSpeak: Psikolog Jean Adrienne tarafından geliştirilmiş, 144 dosyadan oluşan yaşam enerjisi arındırma yöntemi (Bakınız Güncellenmiş Destekçi).

** Güncellenmiş Destekçi: Seni endişelendiren ne? başlıklı videoya ek olarak Rodeo’da, 22 maddeden oluşan bir tür sözlük olarak düşünülmüş, Güncellenmiş Destekçi adındaki basılı malzemelerin yer aldığı bir bölüm yer alıyor. Videoyla kayıt altına alınan süreçte kullanılan yöntem ve protokollere, yapıtın kavramsal arka planını oluşturan kişi ve kurumlara ilişkin kısa notların yer aldığı basılı malzemeyi incelemekte yarar var.

[4] İlkay Baliç’in, Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’la İkinci Sergi kapsamında gerçekleştirmiş olduğu röportajdan. İkinci Sergi Kitap 2/2, ARTER, 2010, ss. 126-135

[5] Emre Baykal, “Mücadele İçin Alan”, İkinci Sergi Kitap1/2 içinde, ARTER, 2010, s. 8

***ACMOS: Dr. René Naccachian tarafından geliştirilmiş bütüncül bir tedavi yöntemi. Bu yöntem aracılığıyla organizmayı oluşturan ve çevreleyen maddelerin uyumluluğu çözümleniyor (Bakınız Güncellenmiş Destekçi). 

[6] Emre Baykal, “Mücadele İçin Alan”, İkinci Sergi Kitap1/2 içinde, ARTER, 2010, ss. 78-82

[7] İlkay Baliç’in, Banu Cennetoğlu ve Yasemin Özcan’la İkinci Sergi kapsamında gerçekleştirmiş olduğu röportajdan. İkinci Sergi Kitap 2/2, ARTER, 2010, ss. 126-135

[8] Seni endişelendiren ne? 30’55’’

Daha fazla yazı yok
2024-04-26 08:46:41