A password will be e-mailed to you.

Birleşik Krallığın Avrupa Birliğinden ayrılmasının kültür profesyonellerinin gündelik hayatları üzerinde ne gibi sonuçları olabilir? 

Konuyu sinema, müzik ve çağdaş sanat alanında inceleyen Liberation’da Marie-Calorine Cabut imzalı yazıyı Selman Akıl çevirdi.

 

24 Haziranda Birleşik Krallığın terk etme kararı "zaferinden" sonra, ülkenin Avrupa Birliğinden çıkmasının Britanya kültür endüstrisi için ağır sonuçları olabilir. Örneğin, her ne kadar Game of Thrones dizisinin çekimlerinin bundan böyle de Kuzey İrlanda’da devam edeceği kararlaştırıldıysa da Amerikan HBO kanalı tarafından, sinema ve müzik sektörleri hatta sanat piyasası için sorunlar ortaya çıkabilir.

Sinema 

Hollywood Reporter sitesinde 21 Haziranda yayımlanan bir makalede Britanyalı yapımcılar (David Puttnam, Matthew Vaughn, Barbara Broccoli- en son James Bond filminde görevde olanlar) AB’de kalmak yönünde fikir bildiriyorlardı. Bunun için argümanları arasında 2007 ve 2015 aralığında 130 milyon Euro’yu bulan Avrupa Birliği finansmanlarının (özel olarak da MEDIA programı) ve önemli sayıda sinematografik yapımın sürdürülmesine katkı sağlayan hibelerin önemi de yer alıyordu.

MEDIA programının ise Europa Cinemas ağı aracılığıyla Avrupa filmlerinin tüm Avrupa’da dağıtımını gerçekleştirmek gibi başka bir işlevi var. 53 Britanya sinema salonu izleyicilerine Cowboys, Tales of Tales ya da Bang Gang gibi filmleri sunabilmek için böylece operasyon ve finans desteğinden faydalanıyorlar. Eğer bu dağıtım yardımı kaybolursa, Avrupa filmlerinin Büyük Britanya’nın kenar salonlarında arz edilmesinde bir azalma bekleyebiliriz. Yani sonuçta böylece Birleşik Krallık’taki sinema programlarının Britanya ve Amerikan gösterimlerine indirgenmesini görürüz.

Üzücü bir bakış açısı Mache’ın diğer tarafındaki sinefiller için, bu durumda bir kaç pazar kaybedecek Avrupa sineması üreticileri için olduğu kadar. Britanya, filmlerinin Avrupa salonlarında çıkma oranı 20%, Fransa’dan sonra en hâkim ikinci sırada. 2015’te Her şeyin Teorisi, Amy belgeseli ya da Koyun Shaun gibi uzun metrajlar "iyi iş çıkardı" diye açıklıyor Europa Cinemas’ın genel direktörü Claude-Eric Poiroux ve Birleşik Krallığın Avrupa Birliğinden çıkmasından endişe duyuyor:

"Ken Loach ya da Stephen Frears’ın artık Avrupalı yönetmenler olarak düşünülmemesi saçmalık olacak!"

Artık, Britanya uzun metrajlarının, programlarının, yarışma programlarının AB ülkelerinde dolaşımı için birtakım vergiler ya da kotalar söz konusu olabilecek. Sonuç itibariyle, Birleşik Krallık Avrupa Ekonomi Alanını(AEA) terk ederek vatandaşlarının, özellikle çalışanların özgür dolaşımlarını tartışmaya açmak zorunda kalacak.

Olası senaryo: Britanyalı yapım ekipleri, aktörler, sanatçılar ya da hatta senaristlerin Avrupa Birliği’nde film çekip üretebilmeleri için birer çalışma vizesi edinmeleri gerekecek. Ve aynı şekilde Avrupa’dan oraya gidişler için aynı şey söz konusu olacak. Bu Birleşik Krallık ve Avrupa’nın geri kalanı için ortak yapımları güçleştirecek bir durum. Altın Palmiye ödülünü alan Moi-Ben-, Daniel Blake örneğin, Fransız ve Belçika ortak çalışmasının meyvesi. Şimdi bilinmesi gereken Birleşik Krallık, Avrupa Ekonomi Alanına dahil olup Birliğe üye olmayan İzlanda ve Norveç’in yolunu izleyebilecek ve böylece MEDİA programı ve ürünlerin özgür-dolaşımından faydalanabilecek mi?

Müzik 

2015’te Britanya müzik piyasası geçen on yılın kötü gidişatına oranla gözle görünür bir sıçrama gerçekleştirdi. Özellikle Adele, Coldplay ya da Elie Goulding elde ettikleri başarılar sayesinde. Britanyalı müzisyenler Avrupa’nın altı büyük piyasasında (Birleşik Krallık’tan sonra Almanya, Fransa, İsviçre, İtalya, İspanya ve Hollanda) 17% satış gerçekleştiriyorlar.

Buna karşın, Brexit’ten sonra artık bu çemberi sağlayanlar Avrupa’nın geri kalanında sanatçılarının dağıtımında daha çok güçlüklerle karşılaşabilecekler. "Değişimler özü itibariyle idari olabilirler" diye açıklıyor booker’ı Florent Descorder, Peter Doherty, Band of Skulls, Kasabian hatta Razorlight gibi isimlerin Fransa turnelerinin tarihlerini yöneten isim. Ve ekliyor:

"Turneler daha pahalıya patlayacak, büyük gruplar daha büyük kaşeler isteyebilirler ve böylece Euro cinsinden daha fazla ödenmek. Eğer yarın, Britanyalı sanatçılar Avrupa’da verecekleri konserler için Schengen’e ihtiyaç duyacak olurlarsa, kendilerini büyük miktarda vergi ödeyip böylece Avrupa’ya gelip çalmakta zor durumla karşılaşan Avustralyalı sanatçıların kaldıkları durumla karşı karşıya bulacaklar."

Küçük sanatçıları zora sokacak bir diğer durumu da "Schengen vizesi alabilmek için seyahat için yeterli fonu gösterecek çek ya da banka hesabı olarak bir belge sunmak gerekli." diye Pitchfork’a açıklıyor sanatçı menejeri İsla Angus.

Britanyalı disk tüketicileri de aynı şekilde Brexit’ten etkilenebilirler. Pitchfork dosyasının açıkladığı şekilde gerçekten de Birleşik Krallık’ta satılan plakların çoğunluğu Avrupa fabrikalarında üretiliyor. Bunu da dolayısıyla üretim maliyetlerinde bir yükselme olarak okuyabiliriz… Aynı şekilde satış fiyatlarında da.

Sanat Piyasası

Her sene sanat piyasası üzerine bir rapor yayımlayan AGSV’a (Avrupa Güzel Sanatlar Vakfı) göre Büyük Britanya, 2015 yılında, sanat nesneleri ve antikaların açık artırma satışlarında 19% değere sahip. Bu onu Fransa’nın 5% ile takip ettiği Avrupa’nın en önemli parçası yapıyor. Avrupa sanat piyasası başkenti olan Londra’nın Avrupa Birliği’nden çıkmasıyla bu ünvanı tehlikeye düşmüş oluyor. New York Times’a göre çok sayıda uzman sterlingin çıkışıyla arzda bir azalma olacağını ön görüyor. "Borsa kâğıtlarının zayıf duruma düşmesiyle şimdi kimse hiç kimse çok satmayacak." diyor günlük bir gazeteye konuşan Blackstone grubu başkanı aynı zamanda Rönesans ve savaş sonrası eserler koleksiyoneri Amerikalı James Tomilson Hill.

"Arzda bir düşüş olacak özellikle ‘Eski Ustaların’ eserleri için. Yabancı alıcılar için bu aynı zamanda karlı olacak bir sonuç… Britanyalıların da zararına. Koleksiyonerlerimizin 10%’u İngiliz ya da İngiltere’de yaşıyor" diye açıklıyor, Londra’nın Shoreditch semti ve Paris’te bulunan W Galeri yöneticisi Eric Landau. 

"Herkes için bir sürpriz oldu. Sanırım aralarında bir çoğu ülkeyi terketmeyi ve Fransa ya da Belçika’ya yerleşmeyi düşünmekteler." Eric Landau’nun Londra’da yeni bir galeri açma planları vardı, ama Brexit taze kararı planlarını yeniden gözden geçirmesine sebep olmuş. "Herhalde, bu defa, bunun üzerine çok ciddi bir şekilde düşüneceğiz." Eserlerin fiyatlarının yükselişi kaçınılmaz görünüyor. Buna karşın, Brexit ile ya da değil, bazı önemli eserler için daima alıcılar olacak.

"Leave"in yankılarının sonuçları yaşayan sanatçılarının eserlerine sahip galeriler için kesin bir şekilde açık artırma kataloglarında Andy Warhol gibi sanatçıları sunan müzayede evlerinden daha fazla olacak. "Düşüncem şu ki sanat piyasası sıklıkla diğer ekonomik gerçekliklerden bağımsız kendi yolunu izler." diye bir fikir beyan ediyor Patrik Seguin diğer taraftan. Keith Haring’in The Last Rainforest’ının geçen 28 Haziranda 4,2 milyon’a Sotheby’s çağdaş sanatta satılma örneğini hatırlatarak…

Bundan sonra bakmamız gereken ticari anlaşma müzakerelerinin sanat dünyasını nasıl etkileyeceği.

Örneğin Avrupa Birliği’nden ithal edilen eserler, gümrük ücretleri ve KDV gibi diğer vergilere tabi olacaklar mı?

Gelecek ekimde Regent’s Park’ta gerçekleştirilecek LaFrieze Art Fair çağdaş sanat fuarının piyasanın durumunu daha net bir şekilde resmetmesi gerekecek.

 

Kaynak: http://next.liberation.fr/culture-next/2016/06/30/de-la-culture-post-brexit_1462615?xtor=rss-450&utm_source=Twitter&utm_medium=twitter&utm_campaign=Echobox#link_time=1467306488

Daha fazla yazı yok
2024-04-28 19:18:57