A password will be e-mailed to you.

Arap, sanatçı ve Fransız kimliğiyle 2 Fik, Charlie Hebdo katliamıyla ilgili neler hissettiğini yazdı:

"En sonunda bir Arap ve bir sanatçı olarak cevabımı düşünmenin ardından içimdeki Fransız üzgündü. Üzgündü çünkü…"

 

Çarşamba sabahı masamın başında otururken Charlie Hebdo’ya karşı yapılan saldırıyı büyük bir şok ve korku içinde öğrendim. Bu anın beni üç kez şok ettiğini söylemeliyim. Çünkü benim 3 farklı toplumsal kimliğim var. Birincisi Arap olmam, ikincisi sanatçı olmam üçüncüsü de Fransız olmam. İçimdeki Arap şöyle dedi: “yine buradan yakın”.

12 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi saldırısının tam ertesi günü Paris’teydim ve bir müslüman olduğumun anlaşıldığı dış görünümümden insanların beni aşağılaması ve yargılamasına maruz kalmıştım. Aslında ben bir agnostiğim. Pek çok insan beni dış görünüşümden dolayı müslüman olarak algılayabilir. Çünkü Kuzey Afrika kökenli herkesi böyle algılar insanlar. İnsanlar gericilerle (arkaik inançlarından dolayı din adına öldürmeyi mübah sayan) müslümanlar (Tek Tanrılı bir dine inanan insanlar) arasında böyle bir ayrım yapabilseler harika olur.

Müslüman olmak gerici olmak demek değildir. Onlar inananlardır. Bütün müslümanların gerici olduğunu söylemek tüm yüksek topuklu ayakkabıların ayağınızı acıtacağını söylemekten farklı bir şey değildir. Bu ne yazık ki çok temel fakat hiçbir anlam ifade etmeyen bir bakış açısıdır. Kişileri inandıkları dinle değil, eylemleri, içinde yaşadıkları topluma karşı yansıttıkları sosyal içerikle düşünmek gerekir. İçimdeki sanatçı asla korkmayacağına söz veriyor. Bir Arap olarak tepkimi gösterdikten sonra bir sanatçı olarak tepkimi gösterdim.

Benim için sanatçının yaptığı sanat uğruna ölmesi onun başarısının en güzel ifadesidir. Burada benim drama ve tiyatroya duyduğum aşk yatar. Charb’ın “dizlerimin üstünde çömelmektense ölmeyi tercih ederim” sözleri kulaklarımda çınlıyor. Saat 11.15’te o günkü ilk gözyaşı gözümden dökülüverdi. Sonra birtakım ölüm tehditleri aldım. Favorim şuydu: “Seni takip edeceğiz, s.giz ve kafanı kopartacağız.”

Bu tehdit kendi resmimde kafamın uçurulduğu Microsoft destekli bir görselle birlikte gönderilmişti. Bu zavallı, photoshopu doğru düzgün kullanmasını bile bilmiyordu. Allah ıslah etsin! Soğuk terler döktüğüm böylesi anlara aslında hiç de yabancı değilimdir. Yine de “kendi kendime sanat yapmaya devam etmeli miyim” diye sordum. Sonra hemen birden içgüdüsel olarak s… et gitsin dedim.

İçimdeki Fransız, “Allah kahretsin başarısız olduk” dedi. En sonunda bir Arap ve bir sanatçı olarak cevabımı düşünmenin ardından içimdeki Fransız üzgündü. Bu adamlar Fransa’da doğduğu için ve Paris’in tam merkezinde radikalizmin içine düştükleri için üzgündüm çünkü pek çok aile sevdiklerini kaybetmişti. 

Üzgündüm çünkü Fransa burada doğmuş birinci kuşak Fransız göçmenlerin entegrasyonuna ilişkin koşulları sağlayamamıştı. Üzgünüm çünkü kızkardeşimin artık sokaklarda kendini güvensiz hissedeceğini düşünüyorum. Ve erkek kardeşimin de inandığı dini yaşamanın en iyi yolunun gizlice olduğu seçeneğini seçeceğini düşünüyorum. Bunlar Fransa’nın üzerine kurulmuş olduğu özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerinin tam da tersi.

Gericiler Fransa’yı acıtmak istediler. Bence çok daha fazlasını yaptılar. İşin ironik yanı neredeyse kapanmış olmanın eşiğine gelmiş bir gazetenin bu trajedinin ardından her zamankinden çok daha fazla okuyucu çok daha güçlü bir dayanışma Fransız onuruyla küllerinden doğacağı.

Editörün notu: 7 Ocak 2015’te Paris’te Charlie Hebdo’ya karşı gerçekleştirilen saldırıya ilişkin 2 FiK’in yanıtı.

 

Kaynak: http://hyperallergic.com/174036/a-response-to-the-charlie-hebdo-attack-from-an-arab-artist-and-frenchman/

Daha fazla yazı yok
2024-05-04 05:30:04