A password will be e-mailed to you.

Karantina sürecinde her hafta düzenli olarak verdiği ev konserleri ile dinleyicileri yalnız bırakmayan Gülsin Onay ülkemizin en iyi piyanistlerinden biri. Piyano eğitimine üç buçuk yaşında başlayan ve Üstün Yetenekli Çocuklar Kanunu kapsamında Paris Konservatuvarı’nda eğitim gören sanatçı 1987 yılında Devlet Sanatçısı unvanı, 1988 yılında Boğaziçi ve 2007 yılında ise Hacettepe Üniversiteleri tarafından Fahri Doktora ile onurlandırıldı. Ayrıca yurtiçi ve dışında pek çok yardım konseri verdiği için 2003 yılında da UNICEF Türkiye Milli Komitesi tarafından “İyi Niyet Elçisi” seçildi. Bugüne kadar dünyanın belli başlı tüm müzik merkezlerinde dinleyicilerle buluşan sanatçı Dresden Staatskapelle, İngiliz Kraliyet Filarmoni, Philharmonia Orkestrası, İngiliz Oda Orkestrası, Japon Filarmoni, Münih Radyo Senfoni, Saint Petersburg Filarmoni, Tokyo Senfoni, Varşova Filarmoni, Viyana Senfoni gibi önemli orkestralarla konserler verdi. Arjantin’den Japonya’ya uzanan bir coğrafyada 5 kıta 80 ülkeyi kapsayan konserlerinin Yunanistan ayağında kendisi ile çalma onuruna erişmiş olduğumu da söylemeden geçemeyeceğim. Onay sözleşmiş olduğumuz bir pazartesi öğleni, sosyal mesafe koşullarını koruyarak; çocukluk, karantina ve özgürlük sorularımızı cevapladı.

 

Bir zamanlar çocuktuk, çocukken sizi en çok üzen olay neydi?

Yan komşumun bana kötü davranması.

 

Yaşadığınız en mutlu an neydi?

Harika Çocuklar Kanunu’nu kazandığım zaman.

 

Yaptığınız en büyük hata neydi? Bir de tabii hatırlaması hoş olmasa da aldığınız en büyük ceza ne olmuştu?

Hoca değişikliği istemiştim. Hâlâ pişmanlık duyarım.

 

En sevdiğiniz erkek kimdi ve en sevdiğiniz kadın?

Babam. Annem.

 

Körebe mi? Saklambaç mı?

Saklambaç.

 

Favori çizgi kahramanınızı hatırlıyor musunuz?

Red Kit.

 

Gerçek hayatta kimi bir kahraman gibi görüyordunuz?

Chopin.

 

Ne dinlemeyi severdiniz? Hangi şarkı dilinizden düşmezdi?

Cliff Richard’ın bir şarkısını severdim.

 

En sevdiğiniz renk neydi?

Sarı.

 

Peki ilk okuduğunuz kitap?

İnce Memed.

 

Karantina kelimesinin sizde çağrıştırdığı ilk üç şey nedir?

Ev hayatı. Online konser. Yemek pişirmek.

“En çok farklı şehirlerde konser vermeyi özlüyorum”

En çok neyi özlüyorsunuz?

Farklı şehirlerde konser vermeyi özlüyorum.

 

Günleriniz nasıl geçiyor?

Güzel geçiyor aslında. Çalışarak geçiyor.

 

Biter bitmez ilk yapacağınız şey nedir?

Uçağa binmek.

 

Neticede özgürlüklerimiz kısıtlandı. O zaman biraz da özgürlük konuşalım. Özgürlüğünüz kısıtlandığında en çok neye üzülüyorsunuz?

Torunlarımı göremediğime üzülüyorum.

 

Kendinizi yaşarken en özgür hissettiğiniz yer neresi?

Her yer.

 

Resimlerinde özgürlük hissi aldığınız ressam kim?

Renoir.

 

Sizi en özgür hissettiren müzisyen?

En diyemem ama Ravel, Chopin, Mozart‘ı sayabilirim.

 

İstediğiniz kişinin hayatını bir gün yaşayabilirsiniz. Bu kim olurdu?

Eva Peron’u merak edebilirim.

 

Tüm çevrenizi seçme özgürlüğüne sahipsiniz. Nasıl özellikleri olan insanlar seçerdiniz?

Hepsinin müzisyen olmasını isterdim. Bir enstrüman çalmalarını.

 

Sizce özgürlüğün rengi nedir diye sorsam.

Yeşil.

 

…ve son olarak, tüm sloganlara izin verildi, sizinki ne olurdu?

Müzik yapalım.

 

İLGİLİ HABERLER

Karantina röportajları: Ayşe Tütüncü

Karantina Röportajları: Tilbe Saran

Daha fazla yazı yok
2024-04-28 15:42:21