A password will be e-mailed to you.

Hayata veda edeli bu sene tam 500 yıl olan Leonardo da Vinci’yi neden hâlâ hatırlıyor, hakkında yazılar yazmaya, konuşmaya; kendisini ve eserlerini günümüz dizilerinde, bir kahve kupasının yahut bir çantanın baskısında görmeye devam ediyoruz? Üstelik kendisinin Raphael ve Michelangelo gibi bazı çağdaşları tarafından gölgelendiğini, Fransa’da bilinmezlik içinde öldüğünü; en ünlü eserlerinden Last Supper’ın 16. yüzyılın yarısına gelindiğinde neredeyse tamamen tahribata uğradığını ve Mona Lisa’nın (La Gioconda) Fontainebleau sarayında, uzun yıllar gözlerden uzak bir duvarda asılı olduğunu hesaba katınca, Da Vinci’nin bir Rönesans pop ikonu olarak anılması kulağa daha da garip geliyor.

Leonardo da Vinci’nin bu kadar ünlü olması ve tarihe meydan okumasının sebebi sadece üretken ve yetenekli elleriyle kıvrak zekası değildi. Ölümsüzlüğünün sırrının arkasında aslında somut gelişmeler de yatıyordu: Teknolojik ilerlemeler ile İtalya ve Fransa’da yaşanan politik dalgalanmalar

Leonardo’yu yaşatan eser Son Yemek nasıl ünlendi?

Last Supper (Son Yemek)

Yüzyıllar içinde hakkında pek çok şey söylenmiş ve söylenmekte olan, ilginçliğini hiç kaybetmeyerek Batı sanatının en çok tanınan resimlerinden biri haline gelen Last Supper’ı (Son Yemek) ele alalım. Aslında onun fânilikten kurtulmasına yardım eden şey gravür baskı tekniğiydi. Eserde optik illüzyona yer verilmemesi ve detayların çok kullanılmaması, Last Supper’ı gravürle çoğaltılabilecek ideal bir eser haline getirmişti. Sonuç olarak eser, çoğaltılmaya uygun olması sebebiyle Avrupa’da geniş çapta yayılan ilk eserlerden biri olmuş; böylelikle de tanınırlığı, dolayısıyla da ömrü artmıştı.   

Leonardo’nun Medicilerle bağlantısı ne kadar gerçek?

Leonardo’nun şanını artıran ve çoğu zaman hakkında mitik söylemlere sebep olan bir diğer unsur, hayatını etkileyen iki ülkede, İtalya ve Fransa’da yaşanan politik gelişmelerdi. Şu bir gerçek ki Leonardo, otokratik yöneticilerin yönetimlerini meşru kılmak için kullanabilecekleri uygun bir isimdi. Leonardo’nun Lorenzo de Medici tarafından Milan’a, Sforza sarayına gönderildiği hikâyesi tanıdık gelebilir. Floransa’da seçimle başa gelen yöneticileri devirip yerine otokratik bir sistem kuran Mediciler, burjuva kesimin tepkisini çekmişti. Bunun üzerine Dük Cosimo, Medicilerin sanatseverliğini vurgulamak ve onları İtalyan Rönesans’ının mimarı olarak tanıtmak ve böylelikle tepkileri azaltmak için Leonardo’nun Medicilerin himayesinde Milan’a gönderildiği hikâyesini uydurmuştu. Medicilerin yandaşları Bernardo Vecchietti ve Giorgio Vasari de günümüze kadar gelen bu efsaneyi yaymışlardı.

Oysaki Leonardo hiçbir zaman Medicilerin himayesinden yararlanamamıştı. Bir kere eğitim almamıştı, dönemine göre cahil sayılıyordu, Latince okuyup yazmayı bilmiyordu. Üstüne üstlük eşcinsel ilişkinin idamla cezalandırıldığı bir yerde, 17 yaşında genç bir erkekle birlikte olmakla suçlanıyordu. Yani sahip olduğu kötü nam bu himayeden yararlanmasını imkânsız kılmıştı. Ancak yaşanan politik gelişmeler sonucunda Mediciler, bütün bunları görmezden gelmiş ve yararlarına olacağını düşündükleri bu miti yaymışlardı.

Fransa’daki kaos Leonardo’ya şans getirdi

Leonardo’nun eserleri 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar sürekli kopyalanmıştı ancak 18. yüzyılda, özellikle İtalyan sanatının durağanlaşmasıyla birlikte Leonardo neredeyse unutulabilirdi. İşte tam bu sırada XVI. Louis yardımına koştu. Fransız Sarayı, Last Supper dışında Leonardo’nun üç diğer önemli eserine ev sahipliği yapıyordu. XVI. Louis, Fransız Devrimi’nin başlangıcından kısa bir süre önce Last Supper’ın bir rekonstrüksiyonunun yapılması için emir vermişti. XVI. Louis aynı zamanda koleksiyonun, daha sonra Louvre olarak anılacak milli müzede sergilenmesi fikrini ortaya atmıştı.

1815’te Napolyon devrildikten sonra Fransa’ya politik kaos hakim olmuş ve sonunda monarşinin geri gelmesinde karar kılınmıştı. Monarşinin gerekliliğini kanıtlamak ve vurgulamak üzere Leonardo’nun ismi yine anılır olmuştu. Kraliyet komisyonu; bazı sanatçılardan, sanat ve edebiyatta ilerlemeyi destekleyerek Rönesans’ın Fransa’da yayılmasında büyük bir teşvikçi olmuş I. François’nın kollarında Leonardo’yu ölürken betimlerini istemişti. Tabii ki bu sahnenin gerçekle hiçbir bağlantısı yoktu; Leonardo hayata veda ettiğinde François, Germain-en-Laye’de idi.

Sonuç olarak Leonardo da Vinci’nin unutulan onlarca mahir elin arasından sıyrılıp üne kavuşmasını ve günümüzde Rönesans ikonu olarak hatırlanabilmesini sosyal ve politik sebeplerle yüklü tarihsel akışın da belirlediğini anlıyoruz. Sanatçıya dair bu bilgiler Jean-Pierre Isbouts’un The Da Vinci Legacy kitabından yer alıyor. Isbouts, kitabında yalnızca Leonardo’nun nasıl ünlü olduğunu ve hakkındaki mitleri açıklamakla kalmıyor; aynı zamanda Leonardo’nun öğrencilerine ve onların işlerine, Da Vinci’nin taklit edilen buluşlarıyla bilim ve anatomi üzerine yazdıklarına ve bu yazıların kaderlerine de değiniyor. 

 

İLGİLİ HABERLER

YEPYENİ BİR LEONARDO DA VINCI!

LEONARDO’nun ilk kez gün ışığına çıkan yeni portresi

Daha fazla yazı yok
2024-04-28 19:09:47