A password will be e-mailed to you.

"Her manifestoda en az bir kaç metafor kullanılmalıdır. Bu metaforların belli uzmanlıklar gerektiren alanlardan seçilmesi, olası anlaşılma risklerini ortadan kaldıracağı gibi, sanat dışı disiplinlere hakim olunduğu izlenimi vererek saygınlığını besleyecektir." Barış Mengütay, çağdaş sanat üzerine mizah dolu yazılarına bir yenisini ekliyor.

 

Telefonunuz çalıyor; arayan galericiniz. Serginize bir hafta kaldığını, işlerinizin hazır olup olmadığını soruyor. Kapıya gelmiş yumurtanın basıncını tüm benliğinizle hissedip uykusuz geçecek 3-4 güne tevekkül ediyorsunuz ama asla çaktırmıyorsunuz. "İşler çoktan hazır ve yerlerine asılacakları günü dört gözle bekliyorlar" tadında dinamik, enerjik laflar ediyorsunuz. "Haaaydii, görüşürüüz" faslına geldiğinizi sanıp rahatlamak üzereyken bir darbe daha alıyorsunuz. Bu seferki soru, kapıyı zorlayan yumurtanın aslında çift sarılı olduğunu gözler önüne seriyor: "Manifestonu yazdıracaktın, o da hazır mı? Katalog, broşür, duvar vs. için acilen lâzım…"

Sağlı sollu yediğiniz tokatların tesiriyle yüzünüze hücum eden kanın şırıltısını bile duyabileceğiniz kısa bir sessizlikten sonra yutkunup "Ta..tabii, bu akşam mail yoluyla iletirim" deyip telefonu kapatıyor ve uykunuza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.

Eee, şimdi ne olacak? Küratöre, galericiye yıkmak dururken manifesto yazım işini ultra süper derin sanat tarihçisi arkadaşınıza yaptıracağınız taahhüdüyle koca altı ayı yediniz. Gerçi arkadaşınızın bu işten haberi olalı 15 gün oluyor. Ulaşmaya çalıştığınız her an da öyle bir yoğunluk yakınması bombardımanıyla karşılaşıyorsunuz ki, karşınızdakinin tüm evrendeki sanat sepet olaylarından sorumlu sanat tanrısı olduğu izlenimine kapılıyorsunuz. Şansınızı son bir kez deniyorsunuz. Uzun uzun çaldırdığınız telefona cevap verilmiyor.

E peki şimdi ne olacak? Akşama kadar bu metnin hazır olması gerekli!

Hiç endişe etmeyin. Bir yolu var. Kendiniz yazacaksınız!

Az sonra aktaracağım birkaç ilkeyi dikkate alarak ultra süper derin arkadaşınızınkinden hiç de geri kalmayacak bir manifesto kaleme alabilirsiniz. Öyle bir manifesto ki, zamanın ve çağdaş sanat evreninin ruhuna birebir uyumlu, insanların işlerinizle kuracağı o imkânsız ilişkiye katalizör…

 O halde başlıyoruz…

 1. Nicelik

Her bir cümleniz, olabildiğince çok özne ve olabildiğince çok nesne içeren ve bu özne ve nesnelerin karmaşık biçimde ilişkilendirildiği ve okuma süresinde ortalama bir insan zekâsının asla çözümleyemeyeceği bir kavramsal matris biçiminde olmalı. Çağdaş sanatın doğası ve yerleşik trendler gereği, kendi içinde tutarlılık ve anlam bütünlüğü gibi gereksiz şeylerle elinizi korkak alıştırmayın. Böyle bir matris içeren cümlenin muhtemel uzunluğu da, sonuna gelindiğinde başına dair pek bir şey hatırlanmamasını garanti edeceği için işinizi kolaylaştıracaktır.

 2. Kavramlar

Emekli hanımların kermes-sergi etkinliklerinde bolca rastlanan at kafası ya da çiçek demeti tadında resimler yapmış olsanız bile, manifestonun içerdiği kavramlar her şeyi kurtarabilir. Bir at kafasını pekâlâ ötekileştirme kavramından mamul sihirli değnekle çağdaş sanat eseri haline dönüştürebileceğinizi unutmayın. Cep telefonunuzla çektiğiniz yaşlı dilenci fotoğrafından uyarlama resminizi kimlik ya da alt kimlik kavramıyla ilişkilendirdiğinizde yabancı art dealer’ların işi izleme süresinin otomatikman ikiye katlandığını göreceksiniz. 

Anahtar kelimeler: Kimlik, öteki, göç, modernite, birey, yerellik, sınır, özerk vs. 

Bir de riskli kavramlar var. İşinizi ve geleceğinizi zora sokar. Onları da siz bulun.

3. Metafor/Analoji

Her manifestoda en az bir kaç metafor kullanılmalıdır. Bu metaforların belli uzmanlıklar gerektiren alanlardan seçilmesi, olası anlaşılma risklerini ortadan kaldıracağı gibi, sanat dışı disiplinlere hakim olunduğu izlenimi vererek saygınlığınızı besleyecektir. Örneğin kuantum fiziğine dair bir metaforun kullanılması, anlaşılma riskini kesinkes bertaraf edebilir. Zira her niyete yenen muz misali, her şeyin bir kuantum versiyonu türetilmiş olsa da, gerçekte bu kavramı anlayabilmiş olanlar ihmal edilebilecek kadar azdır.

Misal: "Kuantum fiziğine özgü görelilik ve süreçlerin "an"da aldıkları değerlerin hiçliği, parçacıkların bütünle ilişkisindeki özel durumlar, sanatçının eserinde kullandığı düzgün kenarlı leke bölgelerinin dışlarıyla karşılıklı konumlanış ve etkileşimleriyle bir zıtlık taşımaktadır ve bu sanatçının gerçeklikle kurduğu özel iletişimin bir dışavurumudur."

Misalimizi yazarken uydurdum ve itiraf ediyorum, en ufak bir anlam içermiyor. Hattâ, kendiyle çelişen şeylerle silme dolu. Ama kimin umurunda ki? Dikkat buyurursanız cümle ilerlerken kuantum’lu kısımla sanatçının işi arasında doğru dürüst bir bağ kurulamayınca sonunda zıtlık denmiş ve işin içinden çıkılmış. Sanatçının photoshop cutout filtresiyle şipşak yaptığı işteki posterize renk bölgelerinin basitliği, altına kuantumdan mamul bir kavramsal kaide konularak aşılmış ve bizi bir başyapıtla yüz yüze getirmiş! 

Anahtar kavramlar: Akışkanlar mekaniği, enerji kuramları, sismik jeoloji, optik, freudyen psikoloji vs…

4. Alıntı/Atıf/Gönderme

Sanat, felsefe, sosyoloji ya da bilim ulularının bir kaçından alıntılar serpiştirdiğiniz bir manifesto, sırtını sağlama dayamış manifestodur. Mümkünse bu uluların pek kolay anlaşılamayacak cümlelerini seçiniz. Türkçeye kötü çevrilmiş olması ya da ulumuzun trans halinde yazmış olması anlaşılmasını zorlaştıracak ve yazımızla ilişkilendirme konusunda ortaya çıkabilecek soru işaretlerini bertaraf edecektir. Alıntıyı öyle yerleştirmelisiniz ki, "zırvaladıklarıma dayanak arıyorum" gibi değil, "Duchamp bu sözleriyle benim vardığım noktaya varmaya çalışmış" gibi anlaşılmalı.

Deneyin, işe yarayacaktır. Bitmesi akşamı bile bulmaz. Kolay gele…

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-04-27 19:52:04