A password will be e-mailed to you.

10 Mayıs-10 Haziran 2024 tarihlerinde gerçekleşecek olan Mardin Bienali’nin 6. Edisyonunun kavramsal çerçevesi, düzenlenen bir toplantıda edisyonun küratörü olan Ali Akay tarafından sunuldu.

Cihangir Defterdar Yokuşu üzerinde, toplantının gerçekleşeceği yere ulaştığımda tüm gün süren sağanak yeterince ıslatmıştı hepimizi. Mekâna gelenler, bir süre kurumak için mesai harcadılar. Bu anlarda Bienal hazırlık ekibinin ilgisi hayli yüksek, utandırıyor. Sıcak-samimi bir ortam… Yağmur sesi ve görselliği eşliğinde Cihangir’de bir salon buluşması… Herkes yeterince kurulandıktan, mekâna alıştıktan, birbirine yakınlaşıp birer kadehle ısındıktan sonra toplantı Ali Akay’ın çerçeve sunumuyla başlıyor.  

Baktığımız Her Yerde Sağcılaşma

Bienal’in başlığı “Daha Uzaklara”… 2024 Mardin Bieanal’i, bu başlık altında; politik, toplumsal, kültürel sorunların ötesine geçmeye odaklanıyor. Akay, öncelikle ötesine geçilecek güncel durumlara dair geniş bir girizgahla başlıyor. Akay tarafından fotoğrafı çekilen sorunlar öyle derin, fazla ve yaygın ki: Mülteci krizi, bu krize karşı insanların giderek karşı-duyarlı olmaya başlaması, bu tavrın denk düştüğü politik zeminin inşa ettiği sağcı yeni Avrupa ve bu idealin dünyasallaşması, kentlerdeki nüfus patlaması, neoliberalizmin politikaları, iklim krizi, yatırım yapmadan kazanan sermayenin yönelimleri… Ali Akay’ın sunumunda aşırı sağ vurgusu var, sağın hem dünyada hem de özel olarak kültür dünyasında etkili olması üzerinden. Üstelik bu sağcılaşma fenomeni baktığımız hemen her yerde… Venedik Bienali yönetimindeki değişim herkesin malumu…

“Aşırı Sağın Entellektüel Bir Kuvveti Yok” 

 ‘Yeni oluşan öznelliklerin bastırılması’na doğru uzanıyor konuşma… Akay’a göre bir yandan özgürlükler azalırken, öte yandan kimlik meselesine de geri dönülüyor. Öte yanda sömürge problemi de neokolonyal dünyada derinleşmeye devam ediyor. Ama şunu da not ediyor Ali Akay: Her ne kadar entelektüel dünya sağa kayıyorsa da aşırı sağa kaymıyor ve aşırı sağın ve popülist yöneticilerin arkasında herhangi bir entelektüel kuvvet yok. Akay’a göre, siyasi olarak normal olanlar, aşırı sağ olmayanlar, hatta neoliberal olanlar dahi “eline testere alan” aşırı sağcıyla aynı yerde değil. ‘Daha Uzaklara’ bakarken böyle görünüyorsa da yakından bakınca karşımızdaki sağ spektrum sahiden böyle parçalı ve ilişkisiz mi emin değilim. Ütopyanın yok olup olmadığı uzun yıllardır konuşulagelen bir sorunken, bienal belli ki o ütopyanın yok olmadığını dile dökecek. 

“Daha Uzaklara, Rahatlama İmkanı Olabilir”

Konuşma şöyle devam ediyor: “Ütopik bir kavram olarak ‘Daha Uzaklara’ Bienal’in başlığı olacak. ‘Daha Uzaklara’; bu fikirlerin ötesine nasıl geçebiliriz, geçebilir miyiz yahut sorusu… Çünkü bir reçete yok, çare bulmak da kolay değil. Ama en azından bir rahatlama imkânı olabilir mi sorusunu sormak, bunun ötesine geçebilir miyiz sorusunu sormak; ‘Daha Uzaklara’yı aynı zamanda kafamda Mezopotamya ile birleştiriyor. Çünkü yukarıdan baktığınız zaman Mardin’den, bütün bu sergi alanlarından aşağıya doğru baktığımızda gördüğümüz yer çok uzak… O kadar yakın olduğu halde çok uzak… Geceleyin bakıldığı zaman neredeyse karanın bir denize dönüştüğünü hissedecek olan bir coğrafyanın içindeyiz.” 

Uzakları Hayal Etme

Akay’a göre sürreal ve subreal bir şekilde ovayı da deniz gibi görebiliriz ve ovanın bu şekilde gözükmesi, Mardin’i Mardin Ovasından kopartıp başka bir yere çekebiliyor. Bienalin gerçekleşeceği 7 mekân üzerinden ovaya ve Mardin’e bu şekilde bakabilme arzusu Bienalin kavramsal çerçevesine içkin. Bienalin tanıtım metninde de “uzakları hayal etme”ye yer verilmiş: “Hiçbirini yadsımadan ve sürekli bir şekilde bunlarla mücadeleyi sürdürerek bu sorunların üzerinden, nasıl bıkmadan ve mücadeleyi bırakmadan geçerek, bunları aşabiliriz ve daha “uzakları” hayal etmeyi öngörebiliriz?”.

Teorisizleşme Karşısında Teoriye Yönelme

Akay’ın toplantıda üzerinde durduğu bir başka mesele ise teorisizleşme… 1991’de Toplumbilim dergisini çıkarırken, bugün tam da bu teori sorununa dikkat çekmek için Teorik Bakış ismiyle bir dergi çıkardıklarını söyleyen Akay, teorik tıkanmanın ötesine geçmek için teoriye duyulan ihtiyaca yer veriyor. ‘Daha uzaklara’ kavramının bir ifadesi de bu, yani teoriye yönelme. Zira çağrıdaki gibi ötesine bakmazsak eğer içerisinde boğulacağız. 

“Romantik değil, Sürreal Bir Plan”

Paylaşılan sunum videosuna gelen eleştirilere de konuşmasında yanıt veren Akay, Mardin’e romantik bakmak yerine Mardin’i alıp havaya kaldıracak, sürreal bir plan ortaya koyduklarının altını çiziyor.  

Normalde pek rastlanmaz ama Akay Bienalde işleri yer alacak sanatçıların bir kısmını açıkladı: Sarkis, Nil Yalter, Ayşe Erkmen, İnci Eviner, Ali Kazma, Seza Paker, Ahmet Öğüt, Güneş Terkol, Aslı Çavuşoğlu, Yüksel Arslan, İrem Günaydın, Serkan Özkaya, Claude Closky, Allan Sekula, Yıldız Moran, Mika Rottenberg, Ugo Rondinone, Güçlü Öztekin, Ulay gibi isimler yer alıyor. Ama o kadar hızlı okudu ki, tamamını not alabilmek pek mümkün olmadı. Bienal’in Mardin’e veya Türkiye’ye odaklı olmaktan çok, dünyasal bir bakışa sahip olacağını söyleyen Akay, 10-11 Mayıs’ta açılışların yapılacağını, performansların gerçekleşeceğini, 12-13 Mayıs’ta ise aralarında Pierre Montebello, David Lapoujade, Nilüfer Göle gibi isimlerin de olduğu konuşmaların olacağının bilgisini veriyor.  

Toplantı bitiminde paylaşılan metin şu cümlelerle sona eriyor:

“6. Mardin Bienali sanatsal olarak gözlemleme, düşünme ve yaratma önerisi olarak bu sorunlar üzerinde duracak. Adım adım yürünecek topraklarda daha uzakları hedefleyerek bu sorunların üzerinden geçmeyi ve yaşamakta olduğumuz dönemi aşmayı nasıl düşünebiliriz?”

Bienal’in Mezopotamya ile Mesafesi

Soruya verilecek cevaplar Bienal boyunca tartışılacak, ki eminim öncesinde ve sonrasında da gündemimizde olmaya devam edecek. Ancak bu soruları çoğaltma veya yeni yanıtlar bulma çabasının ifadeler ve üretimler arasında nasıl bir diyalog kuracağı, bu diyalogun Mardin’le, coğrafyayla, Mezopotamya ile nasıl bulaşacağı, çok kimlikli bir kentin çok dilliliği içerisinde nasıl bir pozisyon alacağı, yıllardır ciddi baskılar altında üretimlerini sürdürmeye çalışan Kürt sanatçılarla nasıl konuşacağı ise merak konusu… 

Toplantı orada sona eriyor. Dışarda yağmur hızını kesmeden sürdürüyor. Tam kurumuş ve ısınmışken, yine sokakta buluveriyoruz kendimizi. Varılacak sıcak ev, güneşli akşam üstleri, ılık havalar… ‘Daha Uzakta’. Şimdi yeniden sırılsıklam olma vakti… 

Daha fazla yazı yok
2024-04-28 20:43:39