A password will be e-mailed to you.

OMM, Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca’nın doğup büyüdüğü şehir Eskişehir’e borcunun iadesi.  Müze açılışı, çok geniş katılımlı iş insanları, koleksiyonerler, küratörler, sanatçılar ve basından oluşan davetliler ile geçtiğimiz akşam,  yine Polimeks’in işlettiği Tasigo Otel’in geniş bahçesinde, havuzbaşında gerçekleşti. 

Eskiden özel uçak tutulurdu böyle davetlere, bu kez İstanbul’dan gidenlere özel hızlı tren seferleri  konuldu. Gayet düzgün ve hızlı işleyen bir organizasyonla birkaç saat içinde Eskişehir’e varıldı. OMM logolu turuncu dosyalarda, bavul etiketlerinden transfer fişlerine, gidiş dönüş biletlerinden kalacağımız otellerin oda anahtarına kadar herşey ince ince düşünülmüştü.

Odunpazarı , kentin güneyindeki tepelerde kurulan 18’inci yüzyıl sivil Anadolu Türk mimarisini yansıtan bitişik düzenli renkli cumbalı evleri, çıkmaz sokakları, kıvrılıp bükülen yolları ile tarihi bir semt, bir SİT alanı. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor. Bu evlerden Evliya Çelebi bile Seyahatname’de bahsetmiş.

Koleksiyoner Erol Tabanca Eskişehir’de işte böyle bir semtte müzesini kurdu. Kendisine 15 milyon dolara mal olan bu müze, dünyaca tanınan ve portfolyosunda  birçok dünya müzesi  tasarımı olan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates (KKAA) imzasını taşıyor.  Kengo Kuma, yalın Japon mimarisini 21’inci yüzyıla uyarlamasıyla tanınan bir mimar. İç ve dış mekanlar arasındaki geçişler, bu geçişler arasınaki hava ve ışık akımları, mevcut doğa ve ortam koşullarına uyum sağlayan yapılar onun mimari çizimlerindeki imzası. Kendisi de mimar olan Erol Tabanca, Kengo Kuma’yı Eskişehir’e davet etmiş, Odunpazarı’nı birlikte gezmişler, evlerin arasındaki araziyi görmüş, semtin tarihçesinden etkilenmiş, eskiden bu semtin gerçekten de odun pazarı olduğu bilgisini aklında tutarak 4 bin 500 metrekarelik bir çağdaş sanat alanı projesi  gerçekleştirmiş. 

Binanın fasadı birbirine paralel aralarından rahatça hava geçebilecek şekilde yerleştirilmiş Sibirya çamı profilleriyle kaplı. Kengo Kuma, bu malzemenin organik ve yaşayan bir malzeme olduğunu, eğer üzerine bakım yapılmazsa zamanla daha kararacağını söyledi. Doğal malzemeyse kararsın, bir sakınca yok. İçindeki sanat eserleri nasıl zamanla değişip dönüşüp zamana ayak uydurmayı planlıyorsa, binanın dışı da değişsin, dönüşsün,  yeter ki yaşasın, izleyenlerine, ziyaretçilerine, üniversite kenti  Eskişehir gençlerine, sanatçılarına soluk alabilecekleri, ufuklarını açabilecekleri  bir mekan yaratsın.

Dünyaca ünlü mimar Kengo Kuma imzalı

Odunpazarı Modern Müze, zeminin üzerine yükselen iki kat ve bir terastan oluşan, farklı büyüklükteki mekanlarla hareketlendirilmiş yalın ve modern bir müze. Açılış sergisininin küratörlüğünü yapan Haldun Dostoğlu, Erol Tabanca’nın 1100 eserden fazla koleksiyonundan 90 tane eseri seçtiğini ve bunları tematik olarak sergilememeyi seçtiğini  anlattı müzeyi birlikte gezerken. Haldun Dostoğlu 35 yıllık galericilik (Istanbul Nev Galeri’sinin sahibi) geçmişinde aldığı en ciddi sorumluluğun OMM Müzesi  kuruluş, açılış sergisi olduğunu söylüyor. Bina ile eserleri tanıştırmanın getirdiği sorumluluk…

Fotoğraf: Batuhan Keskiner

Uluslararası ünlü bir mimar, Kengo Kuma bir bina yapmış, bir koleksiyoner Erol Tabanca koleksiyonunu emanet etmiş, Dostoğlu’nun elinde 1100 parça iş var, duvarlar ve mekan sadece 90-100 tanesini alabiliyor, herkes birbiriyle yeni tanışıyor… Dostoğlu ve müze ekibi 3.5 ayda, tam  altı kez değiştirmişler eserlerin yerleştirilmesini. Vuslat böyle titizlikle gerçekleşmiş. O yüzden de Haldun Dostoğlu, “Eskişehir müzesine, koleksiyoner hayaline, eserler seyircisine kavuştu”  diyor. İşte Vuslat o yüzden ilk sergiye anlamlı bir başlık olmuş. Küratör, bina ve eserler ilk kez karşılaştığında Kengo Kuma’nın yarattığı farklı yükseklikler ve hacımlar  karşılarına dikilmiş.

Tanabe Chikuunsai IV imdada yetişti

Dostoğlu, tavana konulan kirişi İnci Eviner’in videosuyla, asansörün tepesindeki boşluğu Gülsün Karamustafa’nın  işiyle çözmüş. Ama zemin kattaki 10,5 metre yükseklikteki tavan çözülür gibi değilmiş. Kengo Kuma’nın birlikte daha öncede çalıştığı Japon bambu sanatçısı Tanabe Chikuunsai IV imdada yetişmiş. Tanabe ve dört kadın yardımcısını Eskişehir’e davet etmişler inşaat henüz tamamen bitmemişken. Ekip oniki gün orada kalmış, yemiş, içmiş, işçilerle, inşaatta çalışanlarla civar halkla bütünleşmiş. Her sabah otelden Tanabe siyah üstü desenli, asistan kızlar simsiyah iş elbisesi sayılan kimonolarıyla işe gelmişler, iş bitince otellerine gidip, blue jean’lerini çekip biralarını içmişler. Haldun Dostoğlu iş disiplinlerine hayran kalmış.

Tanabe Chikuunsai IV enstalasyonu, (Batuhan Keskiner)

Tanabe Chikuunsai üçüncü kuşak bambu ören bir aileden geliyor. Ama kendisi klasik bambu işçiliğini dünyaya açmak istediği için mekana özgü bambu heykeller yapmaya başlamış. Tanabe Chikuunsai yaptığı bambu yerleştirmeyi şöyle anlatıyor; “Kaplan bambu (alacalı bambu) kullanarak yaptığım bu yerleştirme yerden başlıyor, gökyüzüne kadar beş koldan uzanıyor. İlk dört kol ateş, su, toprak, hava yani dört element, beşincisi ise Eskişehir halkını temsil ediyor. Hepsi birbirine sarılı olarak evrene yayılıyor. “ OMM’nin bu ikonik dev işi Tanabe’nin hem artist hem de artizan olarak gücünü gösterdiği için gidenlerin en çok ilgisini çeken yapıt.  Sanatçı ve ekibi ilk geldiklerinde karşılaştıkları Türklerin yakın ilgisini, sarılıp öpüşmeleri biraz yadırgamışlar ama 12 gün sonra işlerini tamamlayıp ülkelerine geri dönerken bizimkilerle sarmaş dolaş olup gözyaşları içinde ayrılmışlar. Şunu da ilave etmek gerekir. Bu iş sadece bambudan oluşan elde örülen bir iş,  yüzde 90’ı geri dönüşümlü bambudan, üzerinde ne bir tutkal var ne de çivi.

Müzenin bir başka kanadında İngiliz Marshmallow Laser Feast kolektifinin  sanal gerçeklik (VR) işleri ‘Ağaca Övgü’ ve ‘Bir Hayvanın Gözlerinden’ sergileniyor. Bildiğimiz gibi gözlüklerle izliyorsunuz. Bu işin sipariş verilme öyküsü ise ilginç. Erol Tabanca’nın kızı, OMM’un Yönetim Lurulu Başkanı İdil Tabanca bir Londra seyahatinde bu kollektif ile tanışmış ve Marshmallow Laser Feast’in direktörlerinden Ersin Han Ersin’in Londra’da yerleşik bir Türk olduğunu, Eskişehir’de doğduğunu, hatta nüfus kağıdında doğum yerinin Odunpazarı yazdığını öğrenmiş. Ersin Han Ersin’i Eskişehir’e davet etmişler, Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen kendisine Eskişehirli olmanın ne demek olduğunu anlatmış ve Ersin Han Ersin yeni açılacak müzenin siparişini almış, Londra’ya geri dönmüş.

Tamamen Tabanca’nın sanatsal zevki

Koleksiyon tamamen Erol Tabanca’nın sanatsal zevkini yansıtıyor. Tabii danışmanları var ama tercih kendi tercihi. 1950’lerden günümüze Türkiye’den ve dünyadan beğendiği sanatçıların işlerini almış. Önce Hüsamettin Koçan, Erol Akyavaş, Tayfun Erdoğmuş, Ferruh Başağa gibi ressamlarla başlamış koleksiyonuna.  Zaman içersinde daha muhalif, daha genç sanatçıların işlerine yönelmiş. Bugün koleksiyonunda yer alan sanatçılar arasında Türkiye’den Abdurrahman Öztoprak, Burhan Doğançay, Canan Tolon, Azade Köker, Nejad Melih Devrim, Mübin Orhon, Haluk Akakçe, Taner Ceylan, Erdağ Aksel, İnci Eviner, Gülsün Karamustafa, Selma Gürbüz ve daha birçok sanatçının eseri yer alırken, yurt dışından da Marc Quinn, Julian Opie, Sarah Morris, Hans Op De Beeck,  Aron Demez ve  Seon Ghi Bahk  gibi isimler var. Koleksiyonun yüzde doksanı yerli sanatçılarımıza ait diyebiliriz.

Erol Akyavaş, (Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz)

OMM Yönetim Kurulu Başkanı İdil Tabanca, Erol Bey’in kızı. Müze Direktörü Defne Casaretto. Casaretto aynı zamanda Erol Tabanca’nın koleksiyon danışmanı idi. OMM logosunu tasarlayan Emine Tusavul. Sergi turumuz sırasında kırmızı üniformalı görevliler bizi karşılayıp uğurladı. Onların kostümü ise moda tasarımcısı Dilara Fındıkoğlu‘na ait.

Müze turumuzu sonlandırırken, Erol Tabanca bu müzenin statik değil çalışan bir müze olacağını, genç yerli yabancı sanatçılar için ‘residency’ programı yapılacağını, o nedenle müzenin yanındaki  eski  evleri de alıp restore ettiklerini ve 14 odalı bir otele (çok zevkli döşenmiş, sade şık bir otel) dönüştürdüklerini ve bir kafe ve restoran ilave ettiklerini anlattı.

Eskişehir hızlı trenle Ankara ve İstanbul’dan birkaç saat içinde ulaşılabilir bir üniversite kenti. Nüfus genç ve modern. OMM Odunpazarı Müzesi’nin, iç  ve dış turizme büyük katkısı olacağını düşünüyorum. Açılışta da tabii büyük çoğunluğu Japonya’dan gelen hatırı sayılır sayıda yabancı katılımcı ve yabancı basın vardı.

 

İLGİLİ HABERLER

Kengo Kuma’dan Eskişehir’e çağdaş sanat müzesi

Vasıf Kortun: Müzenin bir ideolojisi olmamalı

Daha fazla yazı yok
2024-04-28 22:46:00