A password will be e-mailed to you.

Multidisipliner sanatçı Tracey Emin’in yeni sergisi ‘Lovers Grave’, New York’taki White Cube isimli galeri mekânında izleyicilerle buluşmaya başladı.

Tracey Emin’in yeni sergisi; otobiyografik detaylardan, insan kalıntılarının kazıldığı ve birbirine sarılmış, sonsuz bir sevgi dolu kucaklaşmaya kilitlenmiş gibi görünen arkeolojik mezar alanlarının görüntülerinden, iki insan arasındaki sonsuz bağlılık fikrinden, derinlikli bir sevgi arayışının hayatın temeli olmasından yola çıkıyor. Sergi boyunca aşkın, Emin’in tarifiyle küllerinden doğan anka kuşu gibi kendisine yeni formlar keşfedebileceği üzerinde de duruluyor. Sergiye ismini veren ‘Lovers Grave’, insan bedeninin ölümlülüğü karşısında aşkın ve sevginin sonsuzca kucaklamalara imkan sağladığını düşündürüyor. Davetsizce resimlerde yer bulan hayalet varlıklar tutkunun, aşkın, arzunun hayat gibi geçici olduğu bilgisini de yumuşatıyor. 

Sonsuza kadar birlikte

Lovers Grave, White Cube

Emin’e göre tutkulu bir aşk ilişkisi güzel olmasının yanında biraz da trajik. Sanat eleştirmeni Jerry Saltz ile yaptığı röportajda resimlerini bir araya getirdiği ‘Lovers Grave’ isminin sonsuza kadar birlikte olma fikrinden kaynaklandığını, aynı zamanda bir sonraki dünyaya ait de bir söz olduğunu söylüyor. Baş ettiği hastalığın ardından kendisi için bu konunun daha fazla önemli hale geldiğini de ekleyerek. Tracey Emin sergideki resimleri için şöyle söylüyor: “Bazen onlara dokunmaktan korkuyorum -sanki kendi hayatları, nefes alma ve yaşama şekli varmış gibi.” Emin’in resimleri kadınların ve çocukların maruz kaldığı cinsel şiddet başta olmak üzere pek çok şiddet biçimine karşı tavır almaya da davet ediyor. Bu konulardaki kararlı ve ısrarcı duruşunun çoğu zaman onu yalnızlaştırdığını da söyleyen Emin, Me Too hareketi gibi hareketlenmelerden güç aldığını da ekliyor. 

“Munch benim akraba ruhum gibi”

Sanat anlayışının ve çizimlerinin şekillenmesinde Edvard Munch’tan erken yaşlarında etkilenmesinin payı olduğunu söyleyen Tracey Emin’e göre: “Munch sadece kadınların resmini yapmıyordu; kendi duygularını, suçluluk duygusunu, başarısızlıklarını ve her şeyi kabullenişini de bu esere yansıtıyordu.” Paylaştığı bir anekdotta, çizdiği figürler dolayısıyla Emin’in Matisse’ten etkilendiğini söyleyen bir sanat tarihçisine itirazını da aynı yerden kuruyor. Şöyle söylüyor röportaj yapan kişiye: “Bu benim bedenim. Bir Matisse figürü gibi yalan söylediğim için mi Matisse’den etkilendiğimi söylüyorsun? Bana kendi bedenime sahip olmadığımı ve kontrol etmediğimi mi söylüyorsun?”. Emin, tıpkı Munch gibi resimlerinde kendisine, kendi duygularına, korkularına ve öfkelerine yer veriyor. Munch’la yakınlığını şöyle ifade ediyor: “Erkeklerin duygularını ifade etmediği bir zamanda, kimsenin duygularını ifade etmediği bir zamanda duygularını gerçekten ifade ediyor. Munch benim akraba ruhum gibi.” 

Tracey Emin’in yeniden inşa ettiği sanat anlayışının izlerini de gösteren sergi, 13 Ocak’a kadar izleyicilerle buluşabilecek.

Sergide yer alan kimi görseller:

Dreaming of Another World (Başka Dünyayı Düşlemek), 2022
There was nothing wrong with Loving you (Seni Sevmenin yanlış hiçbir şeyi yoktu), 2022
We died Again (Yeniden öldük), 2023
The Dark Side of the Moon (Ayın Karanlık Yüzü), 2023
Burial Ground (Gömü Yeri), 2022
The End of Her (Onun Sonu), 2023
Away From The Cross (Çarmıhtan Öte), 2023
Daha fazla yazı yok
2024-04-27 21:24:59