A password will be e-mailed to you.

Günümüzün önemli mimarlık etkinliklerinden olan 18. Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergileri, 20 Mayıs’ta başlıyor. Bienalin İKSV koordinasyonluğundaki Türkiye Pavyonu’nda bu yıl, küratörlüğünü Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın üstlendiği “Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” adlı proje yer alacak.

İlhamını Ursula K. Le Guin’den alan Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, binalarla ilgili kanıksanmış imgeleri ve yaklaşımları sorgulayarak, daha gösterişli, başarılı örneklere odaklanmak yerine terk edilmiş binaların hikâyelerini dinlemeyi ve anlamayı öneriyor. Proje, “geleceğin laboratuvarı” olarak ele alınabilecek bu yapıları yıkmak ya da kaderine terk etmek yerine nasıl dönüştürülebileceğine dair araştırmalarla geleceğe dair umut verecek önerileri ortaya çıkarmayı amaçlıyor.

Projenin ayrıntıları, Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın sunumuyla, 5 Nisan’da İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) Florya kampüsünde yer alan Havuz alanında bir toplantıyla paylaşıldı. Toplantıda konuşan İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, “Türkiye’de mimarlık alanında ufuk açıcı, heyecan verici çalışmalar yürüten yaratıcı profesyonellere bu etkinlikte alan açabilmek bize mutluluk veriyor” dedi.

Toplantının yapıldığı “Havuz”, Sevince Bayrak ve Oral Göktaş tarafından yürütülen bir projeyle yıkmadan dönüştürülerek, 2022 yılında bir kamusal etkinlik alanı olarak yeniden kullanıma açıldı. Geçmiş dönemde özel havuz olarak kullanılan ancak alanın tamamı İPA kampüs olarak değerlendirilirken atıl kalan 850 metrekarelik yüzme havuzu, kamuya açık geniş katılımlı etkinliklerin düzenlendiği bir konferans ve sergi alana dönüştürüldü. Yapı, “Havuz” adıyla kullanılmaya devam ediyor. Havuz, aynı zamanda Mimarlığın Çuval Teorisi’nin de çıkış noktasını oluşturuyor.

Mimarlığın Çuval Teorisi

Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, Le Guin’in kurgusunun mimarlıktaki izlerini sürüyor. Hikâyede sadece alet değişiyor, silah yerini çuvala bırakıyor. Ancak bu değişim neredeyse tüm sahnenin değişmesi anlamına geliyor; anlatı, yok etmek üzerine kurulu bir kahramanlık masalından, ortaklaşa sürdürülen bir hayat hikâyesine dönüşüyor. Bu değişim edebiyattan mimarlığa tüm kültürel üretimleri etkiliyor. Miras edindiğimiz imgeleri sorgulamayı, o imgeler kadar güçlü olmasalar da yeni imgelere yer açmayı, bunu da kahraman yapıların başarı hikâyeleri yerine terk edilmiş yapıları dinleyerek yapmayı öneriyor.

Projenin çıkış noktasının, kullanılmayan yapıları açığa çıkarmak ve yenilerini inşa etmek yerine bu yapıları canlandırmak için gerekenleri tartışmak olduğunu aktaran Bayrak ve Göktaş, ortak açıklamalarında aşağıdaki cümlelere yer verdiler:

Bir yandan, bolluk döneminde inşa edilen ve artık kullanılmayan bir yüzme havuzunu kamusal bir etkinlik salonuna dönüştürdüğümüz esnada ortaya çıkan Mimarlığın Çuval Teorisi’ni geliştirirken, diğer yandan Türkiye’deki kullanılmayan yapı stokunu kolektif olarak belgelemek ve bu herkesi ilgilendiren tartışmayı olabildiğince fazla kişiye ulaştırmak için bir açık çağrı yaptık. Türkiye’nin dört bir yanından açık çağrımıza gelen yanıtlar sayesinde, kolektif bir arşiv oluşturmaya başladık. Ancak biz sergiyi hazırlarken, 6 Şubat günü başlayan yıkıcı depremler, ne yazık ki çok daha kritik bir senaryoyu açığa çıkardı. Kasım ayında projemizi ilk kez duyururken, Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi ile her şeye rağmen griler arasından umut dolu bir sergi çıkarmak için çabalayacağımızı söylemiştik. Bugün, neredeyse her şey ne yazık ki rengini yitirmişken, umut dolu bir sergi yapmak çok daha zor, ama bir o kadar da gerekli.”

Küratörler hakkında

İTÜ Mimarlık Bölümü mezunu olan Sevince Bayrak ve Oral Göktaş, 2007’de SO? Mimarlık ve Fikriyat’ı kurdular. 2013’te MoMA tarafından düzenlenen Yeni Mimarlık Programı’nı kazanarak İstanbul Modern için Göğe Bakma Durağı’nı tasarladılar. Proje, MoMA ve MAXXI’de de sergilendi. Havai Bahçe isimli projeleri 2018’de Saraybosna Mimarlık Günleri’nde, Sınırdaki Barınak projeleri 2019’da Bükreş Trienali’nde gösterildi. İstanbul Depremi için afet sonrası barınma senaryoları üzerine Boğaziçi Üniversitesi ve MEF Üniversitesi işbirliğiyle yaptıkları disiplinler arası proje Sudaki Umut ise, 4. İstanbul Tasarım Bienali’nde, Royal Academy of Arts’da, MAXXI’de, Danimarka Tasarım Müzesi’nde, Z33 ve Luma Arles’da sergilendi. MAXXI, Yüzen Ev ve Kayıp Bariyer projelerini kalıcı koleksiyonuna dahil etti.

Bayrak ve Göktaş’ın çalışmaları uluslararası mecralarda yayımlandı, Mies ve Ağa Han Ödülleri’ne aday gösterildi ve pek çok ulusal ve uluslararası yarışmada ödül aldı. Proje ve araştırmalarını aralarında Delft Teknik Üniversitesi, Bordeaux Mimarlık Fakültesi, Ljubljana Modern Sanat Müzesi, Recyclart Brüksel ve Kraliyet Sanat Akademisi’nin olduğu kurumlarda sundular.

Bayrak 2015’ten beri MEF Üniversitesi’nde öğretim üyesi. İstanbul’da kamusal alanın dönüşümü üzerine yazdığı doktora tezinden uyarladığı Bir Meydan Öyküsü Beyazıt adlı kitabı 2019’da İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlandı. Göktaş ise 2019’dan beri MEF Üniversitesi’nde Alternatif Mimarlık Pratikleri programındaki lisansüstü tasarım stüdyosunu yürütüyor.

Daha fazla yazı yok
2024-04-29 16:57:30