A password will be e-mailed to you.

Yıl 2006, aylardan Ekim…

Genç yaşta birbirleriyle tanışan ve birlikte birden fazla cinayet işleyen Yiğit Bekçe ve Mehmet Karahasan, basında “Türkiye’nin Otoban Katilleri” olarak tanıtılmıştı.

Kiraladıkları ya da çaldıkları arabalarla çıktıkları otoban yolculukları 3 gün sürecek ve işledikleri cinayet zincirini 6 farklı şehirde 7 kişiyi öldürerek tamamlayacaklardı. O dönem ülkenin gündemini fazlasıyla meşgul eden bu iki katilden sıklıkla “seri katil” olarak bahsediliyordu ama işledikleri cinayetlere bakıldığında onları Spree Killers” olarak tanımlamak daha doğru olacaktı.

Spree Killer, Türkçede tam karşılığı bulunmasa da birden fazla yerde, iki veya daha fazla kurbanı öldürenlere verilen bir isim. Onları seri katillerden ayıran özellik ise işledikleri cinayetlerin arka arkaya olması, aralarında “soğuma süresi”nin bulunmaması.

Yönetmen Tolga Kadıoğlu yaşanan bu olaydan yola çıkarak “Otoban Katilleri” filminin senaryosunu kaleme aldı ve film, geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Görüntü yönetmenliğini Mustafa Kemal Dolaşır’ın yaptığı filmin kadrosunda Korkut Çözer, Muhammet Mustafa KarademirSerdar Çakmak, Cemalettin Çekmece, Barış Hacıhan, Tuncay Köncü, Komeil Vaez, Alihan Demirbilek yer alıyor.

52 Saat, 6 Şehir, 7 Ölü

En baştan itibaren düşük bütçeli bir yapım olduğunu görebildiğimiz Otoban Katilleri, konusu itibarıyla merak uyandırsa da gişe filmleri için handikap sayılabilecek bir tercihte bulunmuş; başrolleri paylaşan  Korkut Çözer ve Muhammet Mustafa Karademir isimlerine aşina olunan oyuncular değiller. Tam da burada “İyi ki değiller” dedirtiyor, çünkü filmin ilk ve en büyük artısı bu. Çok sayıda psikopat katil filmi izlemiş olsak da ‘no name’ isimlerin can verdiği karakterler, zaten gerçek olan olay örgüsünü daha da gerçek kılıyor ve yaşananların dehşetini sinema perdesinden koltuktaki seyirciye aktarmada başarılı oluyor. Oyunculuk performansı açısından -Korkut Çözer biraz daha fazla olsa da- her iki oyuncu da rollerinin hakkını vermiş.

Korkut Çözer ve Muhammet Mustafa Karademir “Otoban Katilleri” filminde

Üretim fazlası veren cinli filmlerimizden biri olan “Mircin”in kadrosunda ve bir tv dizisinin 3 bölümünde yer alan Korkut Çözer’in oyunculuk dışında “Cânn” isimli korku filminin görüntü yönetmenliğini de yaptığını not düşmek isterim.

Muhammet Mustafa Karademir ise yönetmenliğini yine Tolga Kadıoğlu’nun yaptığı kısa film “Ölüme Uyananlar”da yer aldıktan sonra ilk kez başrolde seyirci karşına çıkıyor.

Kullandıkları maddelerin etkisiyle ve kiraladıkları arabayla yolculuğa çıkan, 52 saat içerisinde 6 farklı şehirde karşılaştıkları kişileri ve dükkânları soyup, 7 kişiyi canice öldüren iki katilin hikâyesi, sadece sinema perdesinde sert durmuyor.  Filmi izlerken ve filmden sonra bile yaşanılan bu dehşet anları için işin temeline dair sorularla baş başa kalıyorsunuz.

Tolga Kadıoğlu’nun karakter betimlemesi ve kamerası olabildiğince objektif bir yerden bakarak sordurtuyor bu soruları. Elbette katilden yana değil, onaylamıyor ancak seyirci olarak ana karakter(ler)le özdeşlik kurabildiğimiz (kurmak da isteriz) filmleri daha çok sevdiğimiz için film adına yine handikap sayılabilecek bir durumu lehine çevirmeyi başarıyor.

“Nedensiz Şiddet Olur Mu? Katillik İnsanın Doğasında Olan, Doğuştan Gelen Bir Güdü Mü?”

“Bu gerçek olay şimdiye dek filme alınmamış mı?” diye ufak bir araştırma yaptığımda Çolpan İlhan – Sadri Alışık Tiyatrosu’nun 2015 yılında sahnelediği “Market” isimli oyununa denk geldim. [1]  Bu oyunu kaleme alan ve aynı zamanda oyunun yönetmeni de olan Gökhan Erarslan, “Otoban Katilleri” filmini izlerken de zihnimize düşen “Nedensiz şiddet olur mu? Katillik insanın doğasında olan, doğuştan gelen bir güdü mü?” sorularına cevap aramış.

“Bir Bebekten Bir Katil Yaratan Karanlık”

Sorular bunlarla sınırlı değil elbette, en azından benim için;  özellikle her genç katil haberinde Rakel Dink’in, eşi Hrant Dink‘i uğurlarken okuduğu ‘Sevgiliye Mektup’undaki o cümleleri anımsarım ben: “Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim!”

Filme konu olan cinayetlerin ideolojik bir gerekçesi yok tabii, daha doğrusu Dink cinayeti gibi ırkçılıktan beslenen salt bir ideolojik gerekçesi yok ama film, düşük gelirli alt sınıfın maddi açmazlarına ve paraya ulaşmak için suça olan meyline dikkat çektiği unsurlarla politik bir tavır takınıyor. Hatta kırmızı ceketli katiline kurdurttuğu şu cümleyle yapılanı haklı kılmasa da ana sorunun altını çiziyor: “Parasızlıktan daha büyük günah mı var?”

Yönetmen Kadıoğlu da “bir bebekten bir katil yaratan” bu karanlığın izini sürmüş ve cevabını da vermiş. Gerçek hayattaki katillerin de yollarının kesişmesine sebep olan madde kullanımına bilhassa dikkat çekmiş; uyaran / uyuşturan tüm maddeleri göstermekten, kadrajına almaktan imtina etmemiş. Sarmasından burnuna çekişine kadar… Ancak bazı planların epey sakil kaldığını söylemek gerek.

Finale doğru jandarma aracı ile kaçma-kovalamacaya giriştikleri sekans görece iyi çekilmiş olsa da film bütünüyle teknik olarak çok zayıf kalıyor.

Filmin genel anlamda zayıf bir rejisi var, bazı anlarda epey amatörce kaldığını da söylemek durumundayım. Prodüksiyonun zayıf olmasından kaynaklı olduğunu düşündüğüm katliam anlarını kadraj dışında bırakması en doğru karar olmuş. Plastik makyaj kullanılabilseydi sahneler görsel anlamda daha zenginleşebilirdi diyeceğim ama gözünden vurulan bir gence yapılan makyajı gördükten sonra “İyi ki yapılmamış” dedirtti.

Tolga Kadıoğlu’nun önceki filmlerinde de (Ölüme Uyananlar, Çetrefilli)  ölüm, terör, soygun, suç, gerilim temalarını ele almış olduğunu gördüm. Temenni olarak belirtmek isterim ki kendisi bu filmi ileride bir gün çok daha iyi imkânlarla yeniden çekebilsin ve bu temaları, daha derinlikli ele aldığı senaryolarla filme çekmeye devam edebilsin.

“Otoban Katilleri” her şeyden önce zamanlaması açısından takdir edilesi. Filmi,  Türkiye gündemiyle paralel giden madde kullanımı ve buna bağlı olarak artan suç oranına dikkat çekmesi açısından önemli buluyor, vizyondayken es geçilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

İyi seyirler.

[1]  Kaynak:  (https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/otoban-katilleri-tiyatro-sahnesi-nde-28060074)

Daha fazla yazı yok
2024-05-03 03:29:09