A password will be e-mailed to you.

Mimarlık yazarlarımız Yağmur Yıldırım ve Yelta Köm, mimarlık açısından 2014’ü değerlendirdiler. Ve şüphesiz ortaya sarkastik ama optimist bir mimarlık yılı dökümü çıktı.

1-Belediye Seçimleri

2014’te bir yerel seçim atlattık, peki yerel seçimler ile mimarlığın ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz. Göbekten bağlılar diye cevabı vermek mümkün, “projecilik”in ayyuka çıktığı bugünlerde üretilen mimarlık görsellerinin haddi hesabı yok. Belediye başkanlarının seçmene sunmak için yaptırdıkları onlarca konsept proje, kimi zaman sadece görsel tam bu seçim zamanlarında artış gösteriyor. Ülkemizin her yerinde sadece görsel olarak ortaya çıkan bu aday projelerin belli bir tipolojisi de olmuyor. Kimi yerde kültür merkezi olan bina, başka bir açı ve peyzaj ile hastane olarak da karşımıza çıkabiliyor. Ya da başka proje görselleri bir anda o şehre o ilçeye ışınlanıyor. 2009 yılında Çeşme’nin belediye başkanlarından biri sahil boyunu dünyadan çeşitli yüksek binalarla kolajlayıp başlatmıştı seçim kampanyasını. Bu arada ölçeğine bakmadan söylemek gerek bu projelerin hepsi MEGA PROJE.

 

2-Boğaçhan Dündaralp’in Metni

Uzun zamandır mimarlık ortamında böyle çıkışlara rastlamıyorduk. Boğaçhan Dündaralp’in Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nde yaptığı konuşmanın metniHepimiz aynı şeyleri mi konuşuyoruz, başka bir mesele yok mu derken hızır gibi yetişti denilebilir. Mimarlık pratiği içerisinden yazılmış olan bu cesur metin, ortamda aynı heyecanı ve geri dönüşü yaratmadı ne yazık ki. Dündaralp’ın sorduğu sorular dost meclislerinde konuşulup, ne kadar öteye gitti soru işareti. Ama bu çorak mimarlık düşüncesi ortamında özlenen seslerden olduğu da yadsınamaz bir gerçekti. Manifestosal bir çıkış olsa da manifestoya dönüşmeden tartışma yaratan böyle bir metinlere özellikle mimarlık camiasında çok ihtiyaç var.

 

3-Shigeru Ban ve Pritzker Ödülü

Bu yılki Pritzker Ödülü’nün sahibinin Japon mimar Shigeru Ban oluşuna sevindik, ama şaşırmadık. “Geçici ya da kalıcı; bir binayı bina yapan malzemesi değil, sevilmesidir” sözlerinin sahibi Shigeru Ban’ın ödül alışı, -Chipperfield’ın bir önceki “Common Ground” Venedik Bienali de düşünüldüğünde- sokağa dönmekte olan günümüz mimarlarının ve son yılların sosyal/hümanist mimari anlayışının meşrulaşmasına alamet. Öte yandan, ödüllerin Kazuyo Sejima & Ryue Nishizawa, Wang Shu, Toyo Ito’nun ardından Shigeru Ban ile devam edişi, Uzakdoğu mimarları ve mimarlığının son yıllarda küresel sahnedeki konumu açısından da dikkate şayan.

 

4-Guggenheim Helsinki Müzesi mimari proje yarışması ve yapılan 1715 başvuru

Gülsek mi, ağlasak mı? Adeta bir çağdaş mimarlık dersi niteliğindeki 1715 (bin yedi yüz on beş) proje başvurusu gösteri mimarlığına ve yeni dalga Bilbao etkisine dair (şimdiden “Helsinki etkisi” terimi etrafta yazılmaya başladı) naiflikten uzak bir seçki sunarken, parametrik tasarım sevdamızı da kitsch toleransımızı da yeniden gözden geçirmemizi sağladı. Listeler bir bir açıklanırken Twitter jürileri Aurora Borealis paradoksundan sumo eklektisizmine tasarımları didik didik etti. İlginç olansa liman bölgesi olan proje alanında, kentlilerin anıtsal bir müze binasına karşı çıkıyor oluşu. Halka kulak vermede Fin yönetiminin tutumu nasıl olacak, göreceğiz.


5-Ak-Saray ve Ankara Mimarlar Odası’nın yapıyı “tuvalet taşına” benzetmesi

Mimarı Şefik Birkiye’nin deyişi ile “Türk motiflerinden esinlenilip, modernleştirilip, kendi stillerine uydurulup, bir senfoni gibi her tarafa yayılan” Ak-Saray, gündemde gerçek bir senfoni yarattı. Altın varakları, bardakları, mermerleri, eklektik mimarisi, AOÇ arazisine yapılmış oluşu, yürütmeyi durdurma kararları, iptal kararları, iptal söylemleri derken Yeni Cumhurbaşkanlığı Binası’na başlandı, bitti, papa çayını bile içti. Papa’ya yapıyı meşrulaştırmamak adına ziyaretini iptal etme ricasında bulunan Ankara Mimarlar Odası’nın yöneticileri proje için “tuvalet taşına benzediği” açıklamasını yaptı, maliyetine ilişkin yönelttikleri soruyu ise Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, "ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar vereceği" gerekçesiyle cevaplamadı.


6-Damien Hirst’ün emlak işine girmesi ve projenin mecliste onaylanması

Pırlantadan kafatasları ve dondurulmuş hayvanların ardından gayrimenkule soyunan Damien Hirst’ün geliştirdiği ABD’nin North Devon eyaletindeki dev “eko-köy” projesi, şehir meclisinde onaylandı. “Kişiliksiz, cansız evlerden dehşete kapıldığını” söyleyen Hirst, bölgeyi “canlandırmak” için, “kendisinin de içinde yaşamak isteyeceği” ve "makul" fiyatlı evler inşa ettirmeye karar verdiğini belirtiyor. 750 konut, dükkânlar, sağlık merkezleri, spor alanları, hobi amaçlı bahçeler ve bir ilkokuldan oluşan projeye, bölge sakinleri “konutların yalnızca yüzde onunun makul sayılabilecek fiyatlı olduğu” ve “ulaşım ve iş imkânlarının yetersiz olduğu” iddiaları ile karşı çıkıyor. Oldu mu, oldu: sanat ve yatırımcı ilişkisine yeni ve tek perspektif.

 

7-Basamaklar

2014 Mimarlık ortamına dair olup biten her şey sadece İstanbul’da olmuyor. Ankara’da yer alan TSMD (Türk Serbest Mimarlar Derneği) Mimarlık Merkezi bu sene Ankara’daki 7 üniversite ile işbirliği yaparak, ortak bir sergi gerçekleştirdi. Atılım Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, TED Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin yer aldığı sergide mimarlık öğrencilerinin ürettiği projeler sergilendi. Günümüzün bulaşıcı hastalığı hantallaşan kurumlara karşı, yedi ayrı kurumun bir araya gelip bir sergi gerçekleştirmesi önemliydi.

 

8-İzmir Mimarlık Merkezi Mimarlar Odası

İzmir Şubesi’nin geçtiğimiz yıl aldığı karar ile Konak’ta bulunan eski bir Tekel binasının dönüşümü ile hayata geçmiş bir proje. İzmir’de varolan mekânsızlığa yeni bir soluk getiren merkez, hem mimarlık ortamının gelişmesine katkı koyuyor, hem de kent kültürünün çoğalıp yayılması için aracı bir görev üstleniyor. İçerisinde Mimarlar Odası İzmir Şubesi de bulunan merkez, bu işlevinin yanı sıra çeşitli sergiler, etkinlikler, film gösterimleri ve söyleşiler düzenliyor. Merkez kendi etkinleri dışında kentin yaratıcı ortamına katkı koyan diğer projelere de ev sahipliği yapmakta, bunların arasında Cenk Dereli’nin düzenlediği Pecha Kucha Night İzmir etkinliği de yer alıyor. Böyle mekânların, araştırma, üretme merkezlerinin çoğalması adına 2014’ün heyecan verici girişimlerinden birisi olarak adının anılması gerekiyor.

 

9-Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu

Uzun yıllar sonra Türkiye, Venedik Mimarlık Bienali’nde İKSV’nin çabası ile bir sergi mekânına sahip oldu. 2014 senesi, Türkiye’de Venedik Mimarlık Bienali’nin en çok konuşulduğu yıl oldu büyük olasılıkla. Küratorü Murat Tabanlıoğlu olan serginin koordinasyonu Pelin Derviş tarafından yürütüldü. Katılımcıları ise Alper Derinboğaz, Ali Taptık, Candaş Şişman, Metehan Özcan ve Serkan Taycan’dı. Hafıza Mekânları adlı sergi, Tabanlıoğlu’nun hafızasından İstanbul’a dair kesitler sunuyordu, sanatçılar da bu yaklaşımı o mekânlar üzerinden yorumladı. Venedik Bienali’ne katılmak o kadar önemli bir durumdu ki, sergiye ülke olarak katılmak herkes için daha öncelikli gibiydi. Türkiye mimarlığının tek bir sergide çözüleceğine dair olan batıl inançların yanı sıra, sergiye çok büyük anlamlar yüklemeler de beraberinde geldi. Bienal açıldığı günden itibaren sergiyi tartıştı herkes, gideni ile gitmeyeni; bu anlamda başarıya ulaştığı söylenebilir. Ama yine de Uğur Tanyeli’nin Arredamento Mimarlık’ın Venedik Mimarlık Bienali üzerine olan 282. sayısında söylediğini de eklemek gerekiyor ; “galiba kimse katılmış olmaktan fazlasını beklemiyordu”.

 

10-Yıldız ve Öfkeli: Frank Gehry

2014 her ne kadar bir “sarkastik iyi”ler yılıysa da, en sarkastik-iyinin Frank Gehry olduğu, kabul edilebilir bir iddia. “Sana bir şey söylememe izin ver. Şu dünyada, bugün inşa edilmiş ve tasarlanmış şeylerin yüzde doksan sekizi tam bir b.k. Ne bir tasarım duygusu, ne de insanlığa ya da başka herhangi bir şeye saygı var. Sadece lanet olası binalar, o kadar.” (sessizlik) İspanya’nın prestijli Asturias Prensi Sanat Ödülleri’nin basın toplantısında önce bu sözleri söyleyip, ardından sağ elinin orta parmağını havada arz-ı endam ettirişiyle Gehry deyim yerinde ise kıyameti kopardı. Louis Vuitton binasının açıldığı, Avustralya’da ilk yapısının tamamlandığı, hatta Gagosian Galeri’de bir kişisel sergisinin düzenlendiği bu yılda kendisini hangi yüzdelik kısımda konumlandırıyor olduğu akıllarda bir soru işareti bıraksa da, “starchitect”tir, ne yapsa yeridir.

Daha fazla yazı yok
2024-05-03 10:02:00