A password will be e-mailed to you.

İçinde yaşadığımız kâbus dolu günlerin ortasına cuk diye oturan bir sergiyle karşı karşıyayız: Nerden Geldik Buraya.

Ne çok hatırlanıp ne çok unutulan bir zaman dilimidir geçmiş. Çok iyi hatırladığınızı zannettiğiniz anların, olayların en can alıcı noktalarını tamamen unutmanız zihnin oyunlarından biridir belki de. Bir de ne kadar zaman geçerse geçsin aklınıza kazınan, hiç çıkmayan görüntüler, sesler, izler vardır. Hiç beklemediğiniz anda karşınıza çıkan, birbirini kovalayan, peşinizi bırakmayan o görüntüler eşliğinde yazılır yeni zaman.

İçinde yaşadığımız kâbus dolu günlerin ortasına cuk diye oturan bir sergiyle karşı karşıyayız: Nerden Geldik Buraya. 1980, 12 Eylül darbesinden 1994’e dek uzanan zamanı toplumsal hareketler ve popüler kültür öğeleri ekseninde şekillendiren sergi, yakın geçmiş üzerine ciddi bir hafıza tazeleme gerçekleştiriyor. İstanbul merkezli kurguda, 12 Eylül askerî darbesiyle birlikte dozu artan devlet şiddetinin izleri zamanın yayın organları aracılığıyla aktarılıyor. Sonrasındaki ANAP dönemi ve paralelinde gelişen sivil toplum hareketleri ve çeşitli aktivistlerin gösterileri, protestoları da öyle.

Yaklaşık 300 danışmanı olan, 500 kişiyle görüşülen ve hazırlanması iki yılı bulan sergi, 1970’den ‘80’e devlet politikasındaki değişimden, ‘93 sonrasında nelerin farklılaştığını ya da nelerin çok başka bir yöne gittiğini, yeni çıkan noktaları görmemizi sağlıyor. On üç yıllık dönem feministler, anti militaristler, çevreciler, insan hakları ve eşcinsel hakları savunucuları ve akademisyenlerin hem ortak hareket ettikleri noktaları hem de yeni metotları ön plana çıkarıyor. Yürüyüşlerin, konserlerin, imza kampanyalarının hız kazandığı dönemler Sokak dergisinin ya da Güneş gazetesinin sayfalarından yansıyor. Dönemin yayımlanan tüm dergilerini bir arada görünce o dönemde bu kadar çok derginin çıktığını görmek ayrı bir şaşkınlık vesilesi oluyor.

Zamanın ruhunu yansıtan görüntüler arasında Ajda Pekkan’ın Eurovision’a katılışı, Naim Süleymanov’un altın madalya alışı, Nesrin Topkapı’nın yılbaşı gecesi TRT’de ekrana çıkışı, Turgut Özal, Necdet Calp ve Turgut Sunalp’ın CNN Türk televizyonundaki açık oturumda tartışmaları da var. Basından yansıyan fotoğraflar arasında “Siyahlı Kadınlar” ve “Papatyalar” yan yana dururken , “İnsan Hakları Yarın Değil Şimdi” basın toplantısı, 1984’te kaleme alınan “Aydınlar Dilekçesi”, “Bilinç Yükseltme Toplantıları”, açlık grevleri hafızalarımızdaki karelerde tekrar yerlerini buluyor. Ayrıca reklam kampanyaları, Anayurt Oteli, Hakkari’de Bir Mevsim, Ah Belinda gibi Türk sinemasından örnekler, videolar da o yılların atmosferini, kadın sorununu tekrar hatırlamamızı sağlıyor.

“Nerden Geldik Buraya”ya eserleriyle katılan Halil Altındere’nin faili meçhulleri hatırlatan “Kayıplar Ülkesine Hoşgeldiniz”i, Aslı Çavuşoğlu’nun TRT’nin zamanında yasakladığı 205 kelimeye atıfta bulunduğu “191/205”i, Serdar Ateşer’in şehir içindeki değişim ve çevre eylemlerini yansıtan “Yavaş Feribot” ve “Aliğa Termik Santrali protestosuna gidiş ve dönüş” adlı videoları, Barış Doğrusöz’ün terk edilen şehir ve topraklar üzerine videoları “Paris vakti: Harita ve topraklar” ve “Paris vakti: Ayrılık”ı, Ayşe Erkmen’in konut sorununu, Tarlabaşı’ndaki değişimi yansıttığı “Taklit/Tarif”i, Esra Ersen’in ironik Türkiye güzellemesi “Veliahta Öğütler”i, Hale Tenger’in eşyanın tanıklığında sunduğu “Sandık Odası” geçmiş yılların ve bugünün güncelliğini yitirmeyen başlıkları etrafında buluşturuyor izleyeni.

Duygu Asena’nın Kadının Adı Yok’undan Jacques Seguela’nın Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin…’ine kadar o yıllar içinde en çok okunan kitaplar ve evlerin değişmez ‘kültür hazinesi’ ansiklopediler de serginin raflarında yerlerini bulmuş durumda. “Nerden Geldik Buraya” sergisi yakın geçmişe dönüp bakmamızı sağlarken Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sunan kişileri, kurumları, kadın ve insan hakları savunucularını tekrar hatırlamamıza vesile oluyor. Bir yandan da tüm zorluklara, anti demokratik ve insanlık dışı uygulamalara rağmen o yıllarda gerçekten de eylem ve gazetecilik yapılabildiğini kanıtlıyor.

Böylece o melun soru akla takılıp kalıyor. Nereye gidiyoruz? “Nerden Geldik Buraya”/ Salt Beyoğlu – Galata/ www.saltonline.org/ 29 Kasım’a dek sürüyor.

Daha fazla yazı yok
2024-05-14 11:39:39