A password will be e-mailed to you.

Polonya’lı yönetmen Grzegorz Jarzyna, yazıp yönettiği "Nosferatu" ile 19. İstanbul Film Festivali’nde ikinci kez İstanbul seyircisinin karşısındaydı. Büşra Bayraktar, Sanatatak için izlenimlerini yazdı.

”Uyumama izin verme.” Lucy

”Medeniyet…Medeniyetle birlikte zührevi hastalıklar da hızla gelişiyor.” Abraham Van Helsing

”Her zaman uyuyorsunuz. Hiçbir şey görmüyorsunuz!” Renfield

”Ne senin bedeninden beden ne de senin kanından kanım. Ben benim!” Lucy

”400 senedir yaşıyorum ama hiçbir tanrının izine rastlamadım. Olmayan tanrı.” Nosferatu

”Ölüme rağmen hastalık devam ediyor.” Seward

 

Grzegorz Jarzyna’nın yazıp yönettiği Nosferatu’dan akılda kalan cümleler bunlar. Geçtiğimiz günlerde Ne Yaptıysak Nafile’deki yönetmenliğiyle kendine hayran bırakan Jarzyna’nın festivaldeki ikinci oyunu Bram Stoker’ın Dracula adlı romanından esinlenerek yazdığı Nosferatu.

Diyaloglar oldukça minimumda tutulmuş. Neredeyse hiç konuşulmadan aktarılan heyecan ve merakla ”izlenen” bir hikaye var karşımızda. Bedenden hayatın akışıyla birlikte varlığın sonsuza dek uzatılışının hikayesi…

Kan içen bir ”canavar” değil sahnede gösterilen, kendi varlığının ve ölümsüzlüğünün ağırlığı altında ezilen, insana ait olan hisleri ve duyguları arayan ve tatmak isteyen biri; Nosferatu…İnsan ölümsüzlüğün peşinde koşarken, onun insani olana dair arzusu anlaşılmaz gibi görünse de hiçbir zaman güneşi görmediğini söylerkenki hali salondaki bütün ”insan”ların içine dokundu eminim.

Hikayesine birçok kişinin yabancı olmadığı Nosferatu’yu tiyatro sahnesine aktarmak oldukça zor olsa gerek. Üzerine filmler yapılmış, bu kadar bilindik bir karakteri seyirciyle buluşturmak, izleyeni bu karakterin varlığına ”inandırmak” ve onu yaratılan dünyaya ”dahil etmek” için yönetmen görselliği ön planda tutuyor. Bu oyunda ışık ve sesin onun için en temel unsur olduğunu söylemesi de bunu kanıtlar nitelikte. Gece ve gündüz olarak sürekli değişen zaman kavramı kullanılan ışık teknikleriyle oldukça iyi veriliyor. Işık oyunlarıyla sahneyi hem olup biterken hem de bir yansıması olarak gölgelerinde izlemek oldukça keyifliydi.

Görselliğin bu kadar ön planda olduğu bir oyunda teknik sorun yaşamak herhalde korkulu bir rüya olsa gerek. Ne yazık ki bu rüya gerçek oldu. Oyun esnasında yukarıdan indirilmeye çalışılan dev siyah perde büyük bir gürültüyle sahneye düştü. Bu esnada tüm salon Renfield rolündeki oyuncunun ufak monoloğuna odaklanmışken bütün büyü bir anda kayboldu ne yazık ki. Düşmeyle ortaya çıkan gürültüye rağmen gözünün ucuyla bile ne olduğuna bakmayan oyuncu profesyonel tavrıyla beni kendine hayran bıraktı. Cümlesini bitirdi ve bekledi. Işığın üzerinden alınmasıyla birlikte sahneden kayboldu. Sonrasında yetkililerin teknik sorundan dolayı ara verildiğini duyurmasıyla seyirci yavaş yavaş dağıldı. Yaklaşık 15 dakika sonra teknik sorunun gerçekleştiği sahne baştan alınarak oyun devam etti. Yukarıdan indirilmek istenen tül perdenin ne işe yaradığı ise anlaşılamadı. Fakat oyun, seyirciyi tekrar yaratılan düşsel dünyanın içine aldı. Oyunun bitmesi ve selamlama için oyuncuların sahneye adım atmasıyla birlikte bütün salon büyük bir coşku içerisinde alkışladık, alkışladık… Bitmeyen alkışların üzerine sahneye gelen yönetmen Grzegorz Jarzyna da selama katıldı. Yaşanan talihsizliğe rağmen büyük bir profesyonellikle oyunu devam ettiren ve aldıkları alkışlarla sahneden yüzlerinde gülücüklerle ayrılan ekibi ve yönetmeni gönülden kutluyorum. 

Daha fazla yazı yok
2024-05-12 13:08:11