A password will be e-mailed to you.

Geçtiğimiz günlerde Depo’da sona eren Rezzan Gümgüm’ün “Dağdaki Keçi, Gökteki Ay, Sudaki Balık” sergisi, Dersim coğrafyasının doğal ve kültürel unsurlarını derinlemesine inceliyor. Sanat aracılığıyla toplumsal ve çevresel konulara değinen etkileyici bir sanat deneyimi yaşatan bu sergi, izleyiciyi Dersim coğrafyasında doğa ve insan ilişkisini irdeleyen videolar ve yerleştirmeler ile doğanın kutsallığına ve bu kutsal doğaya devlet eliyle yapılan müdahalelere odaklanıyor. Bu bağlamda bu müdahalelerden muzdarip canlı-cansız varlıklara, ekosisteme ve kültürel mirasa yeniden işaret ediyor.

Rezzan Gümgüm, Kızıltaş, 2023, fotoğraf yerleştirme.

Altında yaşadığımız gök, üzerinde yaşadığımız bu topraklarda maruz kaldığımız siyasi diskurlar, öldürmek-yaşatmak olarak adlandırılan karşıtlığın gerilimi türlü üretimlerin yapılmasına sebep oluyor. Güç-iktidar ilişkilerine karşı kör-sağırlıkları ya da etrafımızda olup bitenleri anlamada önemli bir araç olan sanata her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu açık! Kültürel bellek, politika ve iktidar ilişkilerini mütevazi bir dille tartışmak, yitirilen şeylere tekrar tekrar bakıp hatırlamak gerek. Ama bundan önce iktidarın nasıl kavramsallaştığını Spinoza’nın potestas ile potentia tanımlarıyla ele alalım.

Spinozaya göre potentia (power to do), bir kişinin bir şeyi yapabilme gücünü ve yeteneğine vurgu yaparken, potestas (power over), güçlü olanın başka biri(leri) üzerinde uyguladığı baskı ve zorlamayı vurgular. Potentia, iktidarın kişiye yüklediği olumlu, özgürleştirici yapabilme-eyleyebilme gücü ile açıklanırken; potestas bir kişinin ya da birilerinin ötekiler üzerinde güç ve baskı uygulaması ile açıklanır. Böylece iktidar kavramı, bir Janus başı olarak betimlenir. Bir yanında olumlu-iyi ve özgürleştirici özellikleriyle potentia, öteki tarafta olumsuz-kötü ve köleleştirici özelikleriyle potestas (Spinoza, 1958) ve yine potesta, bütün potansiyelini her zaman potentianın üzerinde kara bir gölge olmaktan yana kullanır. Bireysel ve kolektif olarak bir şeyler yapabilme, yaptıklarımızı koruyabilme kabiliyetimiz her zaman iktidar mekanizmalarının tahakküm kurmasıyla (potestas) şeytanlaştırılır ve unutturulmaya çalışılır. Çok uluslu şirketlerin, küresel sermayenin ve merkezileşmiş iktidarların ortaklığı ekolojik yıkımı kamçılar.

Sanatçılar özellikle son yıllarda ekoloji ve biyoçeşitililik konularını farklı biçimlerde ele alıyor. Organik bağlara sahip politika, ekoloji, kimlik, cinsiyet ve sanat; kolektif bellekte yer alan hangi tür yaşam-yaşantı varsa bu bağlar arasında kendini var etmeye yönelik çaba gösteriyor. Bunları en görünür kılan, bu konuda ciddi mesai yapan, emek veren sanatçılar kayıplara tekrar ulaşma arzusunu hep içinde barındırıyor ve bir aktarıcı olma görevi üstleniyor. Tütün Deposu’nda sanat katılımcısı ile buluşan Rezzan Gümgüm’ün “Dağdaki Keçi, Gökteki Ay, Sudaki Balık” sergisi de böyle bir işlevi üstlenmiş görünüyor.

Sergi, Dersim coğrafyasında Mizur/Munzur Nehri, kırmızı benekli alabalıklar, dağ keçileri, bitkiler, dağ – taş, su – toprak, güneş ve ay gibi doğal varlıklara atfedilen kutsiyeti ve yerel halkın ritüellerini merkeze alırken, bu varlıkları tehdit eden barajlara, HES’lere, dağ keçisi avlama ihalelerine ve madencilik projeleri gibi insan müdahalelerine dikkat çekiyor. Sergide kendinizi, bu müdahalelerin doğayı ve kültürü nasıl etkilediğini, ritüellerin yapıldığı kutsal mekanları, kolektif belleğe ne kadar çok zarar verildiğini düşünürken buluyorsunuz.

Gümgüm’ün sergideki işlerinin güçlü görsel dili ve dert edindiğini ifade biçimiyle sanat katılımcısını kültürel bellek adına kaybedilen ne varsa tekrar ulaşma arzusu içine sokuyor. Sergide yer alan videolar ve yerleştirmeler, Dersim’deki günlük yaşamın kültürel ve biyolojik çeşitliliğine odaklanırken, erk sahibinin doğa üzerindeki yıkıcı etkisine işaret ediyor. Öyle ki  ‘Dağdaki Keçi” videosu ‘Xızır’ın davarı’ diye adlandırılan dağ keçilerinin avlanabilmesi için yakın zamanda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açılan 17 yaban keçisinin katledilmesi ihalesine dolayısyıla iktidar eliyle biyo-kültürel çeşitliliğe verilen zarara vurgu yapıyor. Dünya ile kurulan ilişkinin epistemolojik köklerini yeniden sorgulama fırsatı sunuyor. Dağdaki Keçi videosu, potestasın egemenliğini, bu coğrafyada gündelik hayattaki kutsal olanı ayrıştırması/yok saymasına dikkat çekiyor.

Dağdaki Keçi, Gökteki Ay, Sudaki Balık sergi mekânından fotoğraf, 2023. (Fotoğraf: Zeynep Fırat)

Dağdaki Keçi videosunda bir konuşmacı dağdaki keçilerin avlanmasının büyük bir günah olduğunu, bu günahın bedelini de katilin değilse bile katilin soyunu devam ettirenlerin ödeyeceğini söyler. Anlaşılacağı üzere keçiler, Dersim’in kutsal dünyasının bir parçası. Kuşaklar arası bir bedel aktarımını hatırlatan bu video, cezasız kalmış insanlık suçlarının adaletle buluşmasını sağlamak için kuşaktan kuşağa aktarılan bir politik mücadeleyi de içine alıyor. Bu bedellerin günümüzdeki yansımaları, miras olarak alınan bu cezasızlıkların üzerine kişinin kendi maruz kaldığı şiddetle de beraber kolektif bir akla eklemleniyor. Böylece kutsallığın canlı tutulması istemi, otoritenin kendi varlık nedenini ve kurduğu tahakküm ilişkileri sarsıyor dolayısıyla otorite çeşitli yollarla saldırıya geçiyor ya da farklı formlarda doğayı ve kültürü şekillendirmeye çalışıyor.

Rezzan Gümgüm, Driftwood, 2023. Üç kanallı videodan detay. (Fotoğraf: Zeynep Fırat)

Sergide yer alan video yerleştirmelerde yeryüzü ile gökyüzünün, dağ ile taşın, su ile toprağın birbirine bu kadar saygı ile dokunduğu, ritüellerin ve tabiat ananın buluştuğu sonsuz peyzajın belleğinin engin derinliklerinde ilerlerken, izleyiciyi oraya ait olma hissiyle buluşturduğuna tanık oluyorsunuz. Huzurlu bir yolculuğa devam ederken iki yaşlı kadının yer aldığı üç kanallı video yerleştirmede (Driftwood) Zarife hanımın sesine kulak verdim. İnsan ne konuştuklarını merak ediyor, altyazısız olan bu video altyazıya bile ihtiyaç duymadan kendini hüzünlü, sinirli, az biraz isyankâr mimiklere bırakıyor. Zarife isminin yaygın kadın adı olduğu, nüfusa kayıt zamanında nüfus memurunun müdahalesi sonucu değiştirildiğini, orijinalinin aslında Zerê olduğu ve Zerif – Zarife’ye dönüştüğünü Rezzan Gümgüm ile sohbetimiz sırasında öğreniyorum. Bu video çalışması ile dil meselesine değinen Gümgüm, Zarife hanımın belleği ve tanıklığını vurgularken yanı sıra cansız varlıkların tanıklıklarını aynı çalışmada bir araya getiriyor.

Rezzan Gümgüm, Kavram Haritası, Beyaz defter, yerleştirme 2023. (Fotoğraf: Zeynep Fırat)

Dersim coğrafyasında kutsal olan dağdaki keçi, gökteki ay, sudaki balık aslında aidiyet kavramına da vurgu yapıyor. Gündelik yaşamın parçası olan ritüeller, inanç pratiklerinin en önemli unsuru bu coğrafyada. Sergide sanatçının, “rızalık almak”, “güneşin doğuşunda dua etmek”, “çerağ yapmak” ve sonrasında “çerağ yakmak”, “su içmek” gibi video çalışmalarında bu ritüelleri deneyimlerken, yerel halkın mitolojilerinden yola çıktığı anlaşılıyor. Sergide farklı antropolog ve yazarların kitaplarının da yer aldığı masada, bu projenin saha araştırması sırasında yapılan performans fotoğrafları ve fotoğrafların yer aldığı kutsal-doğa adlı bir kitap bulunuyor. Bu kitaplar sergide yer alan çalışmaların kaynakçasını oluştururken sanat katılımcısını aktif kılmaya, araştırmaya ve meraka sevk ediyor. Masanın hemen arkasındaki duvara yerleştirilen video (Dersimin idari yönetimine), beyaz defter ise sözlü kültüre işaret edilirken, araştırma haritası ile insan ve doğası arasındaki ilişkiye kavramlar aracılığıyla seyahat etmek mümkün.

Sanatçı, Dersim’de (Tunceli)  Kureyşan Ocağı’nın arkasında yer alan, 1990’larda tahrip edilmiş mezarlığın mezar taşlarının üzerinde, Dersim’in köylerinde eski evlerin taşıyıcı ahşap direklerinde ve birçok yerde gördüğü stilize geometrik güneş sembollerini Tütün Deposu binasının da en belirgin yapısal malzemelerinden olan direklerin üzerine taşıyor.

Bir taştan rıza almak nedir peki? Gümgüm, coğrafyanın uğradığı şiddeti ve bu şiddetin görünmezliğini gösterme çabasını, “rızalık almak” videosunda, bahsi geçen mezarlık çevresinde taş toplama eyleminde “ben seni aldım razı mısın?” sözüyle fark ettiriyor. Bu sözün yankılandığı odada, bölgeden toplanmış otları görüyoruz. Daire şeklindeki bir kaidenin etrafında yer alan kanser otu, kantaron çiçeği, ölmez otu ve bunların ortasındaki alanda bölgeden toplanmış taşlar, bir keçi boynuzu ve ağaç parçası yer alıyor. Her biri “acil durum battaniyeleri” olarak bilinen sentetik ısı koruyucu malzeme ile sanatçının tığ işiyle örüp içine aldığı koruyucu dokuların içinde yer alıyor.

Rezzan Gümgüm, ritm cemi ve ritm bahçesi yerleştirme, 2023. (Fotoğraf: Zeynep Fırat)

Bu bölümde sergilenen taşlar ve otların, yanı sıra bir diğer kutsal varlığın, Munzur Suyu’nun kırmızı benekli alabalıklarının birbirlerini bir daire izleği üzerinde, sonsuz döngüde takip eden animasyon videosuna (Ritm Cemi) üç telli dede sazının ezgisi eşlik ediyor. İnanışa göre her Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece cem yapan bu balıklar kutsaldır. Sergide yer alan bir diğer videoda da bu balıkların ne yazık ki kutsal olmasına rağmen son kuşak gençler tarafından avlanıp yemeye teşebbüs ettiğine işaret ediliyor.

Bu işlerin tam ortasında kalan direk sergi mekanındaki diğer direklerin aksine siyah. Kutsal mekanların ortak özelliğine işaret ediyor: Sürekli yakılan mumların yaydığı isten karardıkça kararması, hiç sönmeyen bir ateşin varlığını göstermesi ve tıpkı ölmez otu (immortal herb) gibi bu kültürün direngenliğine ve sonsuzluğuna işaret ediyor.

Gümgüm ele aldığı işlerde, öznel ve kolektif hikayeler, Dersim’in yerel kültürünün izlerini görünür hale getiriyor, aynı zamanda izleyiciyi evrensel bir anlatıya çekiyor. Sergide bahsi geçen her ritüel ve her eylem, Dersim coğrafyasında farklı zamanlarda farklı politik, kültürel ve etnik toplulukların tarihine vurgu yapıyor. Çağdaş sanatın ise bu tarihe ve topluluklara olan yaklaşımı, onlarla kurduğu iletişim potestas tarafından kabul görmese de sanatın onu yine yeniden işlevsiz bırakma gücüne sahip olduğunu Rezzan Gümgüm’ün çalışmaları aracılığıyla bir kez daha fark ediyoruz.

 

  1. Benedict de Spinoza, Tractatus Politicus in Benedict de Spinoza, The Political Works (Oxford: Clarendon Press, 1958 [1677]), p. 273.
  2. https://www.depoistanbul.net/event/rezzan-gumgum-dagdaki-keci-gokteki-ay-sudaki-balik/
  3. Görseller: https://www.behance.net/gallery/172546367/Goat-on-the-Mountain-Moon-in-the-Sky-Fish-in-the-Water
Daha fazla yazı yok
2024-04-29 22:05:06