Marslı’nın bir ‘uzay filmi’ olmasını bir kenara bırakıp onu sadece bir ‘hayatta kalma filmi’ olarak okumaya çalıştığımızda da maalesef filmin karakter çalışmasındaki eksiklik daha da belirginleşiyor.
Bana göre Yeni Türkiye Sineması’nı başlatan film Demirkubuz’un Masumiyet (1997) filmidir. Masumiyet daha önce sinemamızda çok görünmeyen yeni bir dili ve mahalleyi göstermişti.
“TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori” başlıklı 14. İstanbul Bienali’nin parçası olarak İstanbul Modern'de bir film programı gerçekleştiriliyor.
"Sanatın hakikatle hiçbir ilgisi yoktur. Hakikat şeyler arasındadır. Nesnel olmak isteyen kişi tek taraflıdır; tek taraflı olan kişi aşırı detaycı ve sıkıcıdır." Asger Jorn’un kardeşi Jörgen Nash’in ihraç edilmesiyle Hollanda, Alman ve İskandinav bölümleri olarak ikinci bir Durumcu Hareket oluşturanların metinleri ilk kez ortaya çıkıyor.
Şu günlerde Londra Royal Academy of Arts'da dev bir sergiye imza atan ve 1319 halktan destekçinin katkısıyla Çin'den gelen ağaç enstalasyonunu da kurumun bahçesine yerleştiren Ai Weiwei:
"Politik işadamı ya da politik hemşire diye bir tanımlama var mı? İki tip sanatçı mı var dünyada sadece? Bence politik sanatçı bir meslektaşları kaybolduğu zaman en azından nereye gittiğini sorandır. Bu politiktir, öyle değil mi? Ben kaybolduğumda sadece bir avuç sanatçı bana ne olduğunu merak etti."
Suriye devrimi çok sayıda sanatçıyı, yazarı, ressamı, fotoğrafçıyı etkiledi. Sonuç, sadece acı çeken ve mücadele eden Suriyelilere değil, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamak isteyen birçok insan için de umut ve esin kaynağı olan bir dizi şaşırtıcı sanat eseri oldu.
Açıkekran Yeni Medya Sanatları Galerisi'nde küratörlüğünü Ali Akay'ın yaptığı Ulay'ın Erken Dönem İşleri: Kimliksizleşme ve Dönüşme sergisinde 10 Ekim'e kadar Ulay'ın performanslarını görebilirsiniz. Daha ilk cümlemde sözünü ettiğim “Sanatın kriminal bir yönü var” performansını henüz görmediyseniz ya da haberdar değilseniz mutlaka görmelisiniz.
Fransızların entelektüel dinamizmlerini yitirmesinin ardındaki tartışmasız en büyük etken, hem maddi anlamda hem de kültürel bakımdan Fransızların global ölçekte güçlerini büyük oranda yitirdiklerine ilişkin giderek kuvvetlenen düşünce.