A password will be e-mailed to you.

Suriye devrimi çok sayıda sanatçıyı, yazarı, ressamı, fotoğrafçıyı etkiledi. Sonuç, sadece acı çeken ve mücadele eden Suriyelilere değil, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamak isteyen birçok insan için de umut ve esin kaynağı olan bir dizi şaşırtıcı sanat eseri oldu.

Derleme/Çeviri: Billur C. Yılmazyiğit

Tammam Azzam

Cephesine Gustav Klimt’in Öpüşme adlı resminin çizildiği, Suriye’deki savaşta yıkılmış bir binayı gösteren fotoğraf meşhur oluverdi. Ancak bu Şam’daki gerçek bir duvara yapılmış gerçek bir graffiti değil, devrimin başlamasından bu yana geçen iki yılı aşkın süre içinde harap olmuş bir bina fotoğrafı üzerine, sanatın en simgesel öpüşmelerinden birinin photoshopla eklenmiş haliydi.

Çekilen görüntü dünya çapında manşetlere çıktığında, Suriyeli sanatçı Tammam Azzam alkışlandı. Aslında bir adım daha öteye gitmeye, Öpüşme resmini ülkesindeki bir duvara gerçekten boyamaya kararlı olduğunu ama bunu şimdi yapmayacağını söylüyor. Nedenini “Böyle yerlerde insanlar ölüp giderken sanata zaman ayırmanın zamanı değil” diye açıklıyor.

Özgürlük Graffitisi Suriye müzesi serilerinin sadece bir kısmı. Aynı kavramı kullanarak yakılıp yıkılmış veya kurşunlarla delik deşik edilmiş binalar üzerine Mona Lisa, Picasso veya Matisse’in resimleri photoshoplayarak başka çalışmalar da yarattı. Normalde bir araya gelemeyecek olan iki görüntü, insanların hem yaratıcı hem de yıkıcı potansiyeline dikkati çekiyor.

Eserlerin çoğu dijital medyaya dayalı ve Arap Baharı’ndan bu yana bütün Orta Doğu’da muazzam derecede gelişerek yayılan sokak sanatına da birer referans.

Sergi salonunun sonunda Suriye usulü olimpiyat var, fon gri renkte ve soyut bir görünüme sahip. Resmin altında, koşuya hazırlanıyorlarmış gibi duran ve üç farklı pozisyonda gösterilen üç keskin nişancı, şablonla duvara boyanmış. Sol tarafta keskin nişancılardan kaçan atletler var ve üstte Olimpiyat daireleri birbirinin içine geçmiş. Resim uluslararası toplumun tepkisizliğine ve Suriye’de durumun kötüleşmesi karşısında yardım anlamında yaptıklarına veya yardımcı olmamalarına, yerinde bir gönderme yapıyor.

Azzam “Üzerinden 3 yılı aşkın bir zaman geçtikten sonra, bütün dünyanın Suriye’deki duruma dahil olmak istemediğini artık her Suriyeli biliyor. Suriyeliler rejime karşı ve şimdi de cihatcı gruplara ve Rusya’ya karşı, İran’a karşı, Hizbulah’a karşı ve herkese karşı durarak kendi devrimlerini gerçekleştiriyorlar” diyor.

Bu konuda sanat eseri üretmek duyarsız bir toplumu değiştirmeye yarayabilir mi? Azzam “Aradan üç yıl geçti, Suriye’de bir şeyler değişime uğradı mı, hayır. Aksine giderek daha da kötüleşiyor” diyor.Sanatın insanların ölmesini durduramayacağına inandığını söylüyor. “Sanat veya medya bu durumu değiştirmek için ne yapabillir ki?” diye soruyor Azzam.

Azzam’ın eserleri politik bir eğilime sahipmiş gibi görünmesine rağmen, o politik bir sanatçı olmadığını ve günde on saat çalıştığını, kendi sanatıyla ve devrimci sanat arasında bir farklılık yaratmaya çalıştığını iddia ediyor. “Durum nedeniyle politik bir alt yapıyla sanat eserleri üreten bir sanatçıyım ben, Suriyeli olduğum için ülkemde olan bitenleri katılmak zorundayım” diyor.

On ay önce arkadaşlarından birinde gördüğü çiçeklerin resminden söz ederek “Bunu yapmak zorunda çünkü paraya ihtiyacı var” diye açıklıyor Azzam, “Ama nasıl uzakta durabilirsiniz, birçok sanatçının yaptığı gibi, ülkenizde olan bitenlerden nasıl olur da uzakta durabilirsiniz?”

Daha sonra, kendi sanatını politik sanattan ayırma konusuna dikkati çekmek için “Amacım politik posterler yaratmak değil, sanat için sanat yapmak. Ve belki de bunun için politik bir temel bulacağız. Rejimi taktığım falan yok, rejime karşı savaştığım falan da yok. Ben bir asker değilim. Sadece halka destek olmak amacıyla savaşıyorum ki bu benim için farklı olmak demektir” diyor.

İnsanlar evlerini terk ettikten sonra geriye kalan çamaşırların belleği üzerine hazırladığı ve Çamaşır Serisi adını verdiği ‘Terketmeye ve insanların kendi anılarını nasıl geride bıraktıklarına dair’ bir dizi eser üzerine çalıştığını açıklıyor: Devrimden önce politik konuların sanata asla katılmadığına inanıyor. “Asla. Çünkü o rejimin elli yıllık bir geçmişi vardı, dolayısıyla kimse politika konusunda konuşamazdı. Suriye’de yaşıyorsanız politikadan söz etmeniz veya politik bir şeyler yapmanız imkansız bir şeydi.” Ancak radikal bir dönüşüme uğrayan sadece sanatsal faaliyetler değil. “Ondan sonra her yer değişti, sadece sanat değil, müzik, yazın, Suriye’de olup biten herhangi bir konuya dair fikir beyan etmek, tarih, modern tarih, her şey değişti. Yeni biri gibi olduğumu düşünüyorum” diyor.

Wissam Al Jazayri

Wissam, eserlerini sadece blog ve Facebook kullanarak paylaşan 1990 doğumlu genç bir grafik tasarımcısı. Ülkesinden kaçtıktan sonra bir süre gizlenmek zorunda kalıyor. Şimdi Antalya’da yaşıyor.

Al Jazayri’nin resimleri kendi insanları için acı çeken, sürekli olarak baskı altında yaşayan, marjinalleşen ve ülkesini terketmek zorunda kalan insanları anlatıyor.

“Özgür, bağımsız ve demokratik bir Suriye hayali kuruyorum, yönetimin temelinin vatandaşlık ve adalet olmasını, konuşulan dilin sadece barış olmasını istiyorum”diyor.

“Sanatımın devrim başladıktan sonra anlam kazandığını düşünüyorum, mesajlarının barışcıl araçlarla bütün dünya tarafından duyulmasına yardımcı olmak için resim yapıyorum” Al Jazayri, Amerika, Mısır, İngiltere, Lübnan Türkiye, Almanya ve İtalya’da sergiler açtı ve yarattığı eserlerin bir kısmı ülkesinde şablonlarla sokağa aktarılıyor.

Yara Al Najem

1990 doğumlu grafik sanatçısı Najem, 2012 yılında ülkesini terketmek zorunda kalıyor. Hakkında fazla bilgi yok ancak çalışmaları sosyal medyada ve ülkesindeki sokak sanatında tanınıyor.

Daha fazla yazı yok
2024-05-08 20:17:44