A password will be e-mailed to you.

"….İstanbul artık sessizdi. Sıkılıyordum. Melankoli gibi bir şey. Bu işlere alışık olmamama rağmen sensizlik koydu bana…"  Suzan Avcı tarafından terk edilen yönetmen işte bu satırları yazıyor ve mektubunu ilginç bir şekilde sonlandırıyordu. 

35. Uluslararası İstanbul Film festivalinde Onur Ödülü’ne layık görülen Yeşilçam’ın unutulmaz yıldızı Suzan Avcı, 13 yaşındayken Metin Erksan’ın filmi için bir oyuncu aradığını Yıldız Mecmuası’nda okudu ve hemen dergiye bir mektup yazdı. Ona ulaşmaları için mahalle bakkallarının telefonunu verdi. Suzan Avcı’yı arayan film ekibi, ona ‘‘Annenin izni var mı’’ diye soracak o da ‘‘Tabii ki var’’ diyerek yalan söyleyecekti. Zira annesi bu yalanını ortaya çıkarıp filmde oynamasına engel olsa da Metin Erksan’la bir aşk yaşamasını önleyemeyecekti.  

Agah Özgüç’ün Yeşilçam Aşkları kitabına göre, "Suzan Avcı-Metin Erksan ilişkisini çoğu insan bilmez" çünkü çoktan unutulmuştur. Ama elde bu ilişkiye dair çok özel bir mektup var.

Metin Erksan tarafından Suzan Avcı’nın onu terk edişinden sonra kaleme alınan mektup şöyle:

"Suzan, sevgilim… Dur bakalım. Önce seni şöyle bir öpelim. Tatlıymışsın, güzelmişsin, eşsizmişsin. Hadi şimdi konuşalım. Ayrıldığımız gecenin sabahı gitmiştin. İstanbul artık sessizdi. Sıkılıyordum. Melankoli gibi bir şey. Bu işlere alışık olmamama rağmen sensizlik koydu bana…"

Mektup sonrasında Erksan’ın Birleşmiş Milletler Ana sözleşmesinin ilk üç maddesiyle sona eriyor.

İlginç ve son derece ‘yeni dalgasal’ bir şekilde…

Öyle değil mi?

Daha fazla yazı yok
2024-06-01 03:04:52