A password will be e-mailed to you.

Banu Birecikligil’den kendine ait mitolojik bir dünya

Banu Birecikligil, Kedili Kadın, 2020Banu Birecikligil, Bildiri, 2020Banu Birecikligil, Yeni Çağ, 2020Banu Birecikligil, Kertenkelenin Rüyası, 2020Banu Birecikligil, Eğrelti Otu Bahçesi, 2020Banu Birecikligil, Sirenin Ölümü, 2020Banu Birecikligil, Gece Yürüyüşü, 2020

Banu Birecikligil’in yedinci kişisel sergisi “Lathyrus’un Sabahı”, The Empire Project iş birliği ile 14 Kasım’a dek Art Sümer’de. “Herkesin resmi kendi gibi” diyen ressamın, tohumları 2018’e uzanan işlerinden oluşan sergi bu haftaki kültür sanat etkinliği tavsiyemiz…

Sergiye adını veren “Lathyrus’un Sabahı” ressamın en son, “Ağaç Perilerinin Evi” ise ilk çalışması. Banu Birecikligil iki yıldır Gümüşlük’te yaşıyor. “Ağaç Perilerinin Evi” doğa ile iletişim kurma çabasının yansıması gibi. “Ne kadar İstanbul hayranı olsam da çocukken doğada olmayı çok severdim. Çocuk masallarının da etkisi olacak ki Ağaç Perileri buradan çıkıyor” diyor.

Resimler mitolojiden aşina geliyor. Ancak mitolojideki anlamları ilişkilendirmekte zorlandığını söyleyen Birecikligil, imgelerinin kendinin oluşturduğu yeni bir mitoloji dünyası geliştirmiş belli ki. Klasik Yunan öncesi mitolojiler, halk masalları çözümlemeleri, arketipler, bunların toplumun değişimini nasıl yansıttığı resimlerinde okunuyor. Christa Wolf’un Kassandra’sının etkilerini görmek mümkün. “Büyücü Kirke’nin Kolları” isimli resminde de tarihte kadın erkek egemenliği açısından bir bakış açısı mevcut.

“Resimlerdeki benim”

Kertenkelenin Rüyası” ve “Sirenin Ölümü” ressamın iki rüyasının ürünleri. “Siren’in Ölümü” insan olarak bizim kırılganlığımızı hatırlatan nitelikte. Güzel olarak algıladığımız ‘ideal’ bedeni kolayca kabul ederken, çirkin, sakat ya da yaşlanmış bedeni kabul etmemiz o kadar kolay olmuyor. Ölüm anının kaçınılmazlığını, hüznünü yaşayan kuş-kadının o hali çok dokunaklı ve aynı zamanda grotesk. Ölümlülüğümüzün, kendi bedenimize karşı yabancılaşma duygumuzun bir yorumu gibi. “Kertenkelenin Rüyası” ise adeta kutsal bir aura ile ışıldayan kent gökdelenleriyle kurtarıcıdan çok irkiltici bir distopyaya benziyor.

Rüyalar ve mitolojinin yanı sıra Banu Birecikligil’in resimleri kişiliğindeki renkliliği de ortaya koyuyor aslında. Ona kimlerden esinlendiği sorulduğunda resimlerdeki kadınların kendisinin yüz farklı hali olduğunu itiraf ediyor: “Resmen merkezine koyduğum figürle duygusal bir bağım olduğu zaman yaptığım resmi teknik olarak da daha iyi yaptığımı fark ettim.”

 

İLGİLİ HABERLER

“Bir Kutu İçinde Yaşayıp Gidiyoruz”

“Gaipten Sesler” geliyor

Daha fazla yazı yok
2024-04-27 21:05:33