A password will be e-mailed to you.

7-17 Mart tarihleri arasında düzenlenecek olan 26. Selanik Uluslararası Belgesel Festivali programında 112 tanesi prömiyer olan 250 film yer alıyor.

Çeyrek yüzyıl önce kurulan, prestiji git gide artan SUBF bu yıl dünya ve Avrupa prömiyeri ya da uluslararası prömiyer olan 112 film birden göstererek başarısını perçinliyor. Berlin Film Festivali’nde belgesellerin hem sinematik hem politik iklimi değiştirmesinin ardından SUBF de şehrin limanındaki sinemaları, Olympion ve Makedonikon salonlarını dolduran filmler de zamanın ruhunu yansıtacak.

33 filmden oluşan Citizen Queer toplu gösterisi festivalin en çarpıcı bölümü. Sinema tarihinin queer belgesellerinden bir seçkinin yanı sıra yan etkinliklerle zenginleşen Citizen Queer festivalde ilginin merkezinde yer alacak. Yönetmen, yazar ve çevirmen Panayotis Evangelidis, ülkedeki LGBTi+ nüfusun görünürlüğünü sağlayan isimlerden biri olarak festivalin Onur Ödülü Altın İskender’i alacak. Evangelidis’in filmlerinden oluşan bir toplu gösteri yapılacak.

Yunan sineması 35’i uluslararası programa seçilen 67 yapımla Selanik’te ağırlığını koruyor. Yunanistan’da demokrasinin yeniden tesisinin 50. yıldönümünü kutlamak için dört film gösterilecek.

Afiş, Film ve Sergiyle Papaioannou

Yunanistan’ın önde gelen koreograflarından, tiyatro ve film yönetmeni, çizgi romancı, görsel sanatçı Dimitris Papaioannou festivalin her yerinde.

(Dimitris Papaioannou)

2004 Atina Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreninin yönetmeni olarak belleklerde yer eden Papaioannou festivalin afişini de yaptı. Papaioannou’nun dans tiyatrosu Transverse Orientations’ın 2021 Avrupa turnesinin Eva Stefani tarafından çekilen belgeseli Bull’s Heart’ın özel gösterimi yapılacak. Papaioannou’nun iki kısa filmi Nowhere ve Primal Matter programda izlenecek. Video enstalasyonu Inside ve aynı adlı eserinin yapım belgeseli Backside MOMus-Deneysel Sanat Merkezi’nde gösterilecek.

Açılış ve Kapanış Piyanist Portreleriyle

26. SUBF, 7 Mart Perşembe akşamı İspanyol  yönetmen Fernando Trueba’nın They Shot the Piano Player (Piyanisti Vurdular) adlı filminin gösterimiyle açılış yapacak. Festivalin Onur Ödülü Altın İskender’e de değer görülen Trueba, 1994 yılında yönettiği Belle Epoque adlı filmiyle Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı kazanmıştı. Trueba, canlandırma dramatik belgesel They Shot the Piano Player’ı Javier Mariscal ile birlikte yönetti. Film, Jeff Goldblum’un seslendirdiği bir Amerikalı müzik muhabirinin 1976 yılında Arjantin’deki diktatörlük tarafından “kaybedilen” Brezilyalı piyanist Francisco Tenório Júnior hakkında araştırma yapmasını temel alıyor. Tenório Júnior, Buenos Aires’te verdiği bir konser sonrasında ortadan kaybolmuştu.

(Tenório Júnior)

Henüz 34 yaşında olan ve kuşağının en iyi piyanistlerinden biri sayılan Tenório Júnior, o dönemde hem Arjantin’de hem ülkesi Brezilya’da hüküm süren askeri diktatörlüklerin kurbanı oldu. Yıllar içinde yapılan araştırmalar her iki ülkenin istihbarat ajanları tarafından sorgulanırken işkence gördüğünü bulguladı. Dört çocuk babası Tenório Júnior’un beşinci çocuğu ölümünden sonra dünyaya geldi. 50. Telluride Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan, Toronto Film Festivali’nde gösterilen They Shot the Piano Player, o dönemde bütün dünyada popüler olan Bossa Nova ve yorumcularından müzik ziyafeti de çekiyor.

Festivalin 17 Mart akşamı gösterilecek olan kapanış filmi ise bir Yunanlı piyanistin, müzik kariyerinin başında Paris’te ünlü şarkıcılar Serge Gainsbourg, Béatrice Arnac ve Juliette Gréco’ya piyanist olarak eşlik eden Yannis Spanos’un yaşamöyküsünü anlatıyor. Aris Dorizas imzalı Yannis Spanos: A Life Behind the Marquee adlı film Hacıdakis ve Theodorakis kadar ünlü olmayan, ama Fransa’da önemli yönetmenlerin filmlerine yaptığı müziklerle tanınan besteciyi etraflıca tanıtıyor. Spanos özellikle Louis Malle’ın 1962 yapımı Gizli Hayat / Vie privée adlı filminde Brigitte Bardot’nun söylediği Sidonie adlı şarkıyla anımsanır.

Programdan Seçmeler

Geride bıraktığımız yılın en önemi belgesellerinden neredeyse tamamını bir araya getiren festival programında tek bir Türkiye yapımı olmaması şaşırtıcı değilse de üzücü. Sadece birkaç örnek vermek bile programın gücünü hissettiriyor:

Rusya Devlet Başkanı Putin yönetimine muhalefetiyle öne çıkan Aleksey Navalny 16 Şubat’ta hapis bulunduğu cezaevinde öldü. Mesleği avukatlık olan, Yolsuzlukla Mücadele Fonu kurucusu Navalny’nin adını taşıyan film 2023 En İyi Belgesel Oscar’ı kazanalı bir yıl oldu… Kanadalı yönetmen Daniel Roher’in filmi 2020 yılında zehirlenen Navalny’nin mücadelesini beyazperdeye taşıdı. Selanik Belgesel Festivali’nin en çok ilgi görecek filmi olmaya aday Navalny.

Zamanımızın en başarılı yönetmenlerinden Steve McQueen eşi Bianca Stigter’in Nazi işgali altındaki Amsterdam’ın haritasını çıkardığı tarih kitabı Atlas of an Occupied City: Amsterdam 1940-1945’i temel aldığı belgesel Occupied City (İşgal Altındaki Şehir), 2023 Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptı. Yahudi nüfusunun yüzde 75’inin öldürüldüğü, 60 bin kişinin kamplara gönderildiği Amsterdam’ın bu dönemini merak eden Stigter “Kitap kısmen harita, kısmen zaman makinesi,” diyor. McQueen, günümüz Amsterdam’ını kaydederken geçmişin izlerini süren filminin çekimlerine 2020’de başladı, araya giren pandemi sürecinde devam etti, Filistin lehine protestolara dek uzandı.

Norveçli Silje Evensmo Jacobsen’in A New Kind of Wilderness adlı filmi bu yıla Sundance Film Festivali Dünya Sineması – Belgesel bölümünde Jüri Büyük Ödülü kazanarak başladı. Şimdi de Altın İskender için yarışıyor. Çocuklarını doğanın kucağında yetiştiren Nik ve Maria, ormanda uyum içinde yaşar. Ancak Maria’nın ani ölümünden sonra Nik ve çocuklar şehir hayatına dönmek zorunda kalınca huzurları kaçar. Norveç’in Oscar aday adayı, Margreth Olin imzalı Songs of Earth de hem ülkesinin doğal güzelliklerini mükemmel biçimde yakalayan bir yapım hem de kişisel bir aile öyküsü.

Çin’in insan gücüne dayalı endüstrisini uzun belgeselleriyle yıllardır kaydetmekte olan Wang Bing’in geçen yıl Cannes’da yarışan Youth (Spring) adlı 212 dakikalık yeni filmi tekstil işçilerinin hayatın odaklanıyor.  Hasan Oswald’ın New York’un belgesel festivali Doc NYC’de  gösterilen filmi Mediha, IŞİD’in Yezidi soykırımını ele alan bir belgesel. Türkiye, Suriye, Irak arasında çekildi.

Daha fazla yazı yok
2024-04-27 12:50:27